Her ne kadar muvazaa nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davalarında zamanaşımı süresi bulunmamakta ise de, iyiniyetli taşınmaz sahibi açısından 10 yıl geçmekle tescil geçerli olacağı gibi, muvazaa iddiası zamanaşımı iddiasının önüne geçmek için gösterilmiş bir gerekçedir. Bu itibarla işlemden 10 yıl geçmiş olmakla tapu iptali ve tescil davası açısından zamanaşımı süreleri dolmuştur. Bu nedenle tapu iptali açısından zamanaşımı, tenkis açısından ise hak düşürücü süreler geçtiğinden davanın reddi gerekmektedir. Muvazaa nedeniyle açılacak olan tapu iptali ve tenkis davaları ile taşınmaz mülkiyetine ilişkin tüm davalar ile tapu iptalöi ve tescil davası, tapu kaydında taşınmazın mülkiyet hakkı sahibi olarak gözüken kişiye karşı açılır. Yine tenkis davası, kazandırma yapılan kişilere karşı açılabilir. Ancak tapu kayıtlarında da görüleceği gibi davalı T5 bu kişilerden biri olmadığından ona karşı husumet yönletilemeyecektir....
nin borcu karşılayacak miktarda malı bulunmadığından alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemlerin iptal edilebilir hükmünde olduğunun ihtar edildiğini, ancak bugüne kadar bir sonuç alınamadığını, ... ... adına olan Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Kurtuluş Mah., ... ada 5 parsel sayılı toplam 1.395m² arsa üzerindeki 1-2-3-5-7-9-11 ve 13 no’lu bağımsız bölümlerin henüz 3.kişilere devredilmediğini ancak bağımsız bölümlerin muvazaa nedeniyle tapu kayıdının iptali ile ... Proje Tasarım İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tapuda kayıt ve tesciline, tapu iptal edilmeksizin haciz ve satış yapılmasına, fazla hakların saklı tutulmasına yargılama giderlerinin ve avukat ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE Dava, iddianın sürülüş biçimine göre tasarrufun iptali davasıdır....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/686 esas sayılı dosyasındaki ortaklığın giderilmesi davası ile öğrendiklerini, ... ile eşi ... arasında olan satış işleminin muvazaalı olduğunu, satış bedelini gösterir herhangi bir banka dekontu da olmadığını, taşınmazın gerçek bedeli ile satış değeri arasında aşırı bir fark bulunduğunu, dava konusu taşınmazın satış bedelinin tapuda 6.000,00 TL olduğunu, söz konusu taşınmazın değerinin bunun çok üzerinde olduğunu, satış sözleşmesinin taraflarının amacının diğer paydaşları aldatmak olduğunu beyan etmiş, taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tescilini talep ve dava etmiştir.Davalı; davacıların işbu davayı açmaya hakkı olmadığını, davacı sıfatı taşıyanlar açısından dava konusu edilmeye uygun bir hakkın bulunması gerektiğini, davacıların ...'...
kapsaması gerektiğinin yazılı olduğunu, ilk derece mahkemesinin muvazaa nedenine dayalı dava hakkında, gerekçede yer alan "muvazaa yapıldığına dair deli bulunmadığı, davacı iddiasını ispatlayamadığından; birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur." ifadelerinin bir gerekçe sayılamayacağının açık olduğunu, ilk derece mahkemesinin, sundukları ve toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, çıkarılan sonuçlar hakkında hiç bir açıklama yapmadığını, gerekçenin olmaması, istinaf nedeninin de yazılmasını güçleştirdiğini, bu nedenle istinaf başvurularının kabulünü talep ettiklerini, muvazaa nedeniyle davalılar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine dair fesihnamelerin muvazaaya dayalı olduğu ve iptali gerektiği yönündeki davalarının sabit olduğunu ve davanın kabulü gerekirken reddi yönünde verilen kararın hatalı olduğunu, muvazaa, yani danışıklı işlem davalarında ispat vasıtalarının sınırlı olduğu...
Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan ...’in maliki olduğu 7 parça taşınmazdaki payları ile 1 parselin tamamını ölünceye kadar bakım akti yapmak suretiyle 1 parça taşınmazdaki payınıda satış suretiyle muvazaalı olarak kardeşinin damadı olan davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, ölünceye kadar bakım sözleşmesi ve satış sözleşmesinin iptali veya tenkis isteğinde bulunmuştur. Davalı, iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....
Ne var ki, görünüşteki satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesinin vasfı (niteliği) muvazaalı sözleşme ile değiştirilmekte, ayrıca gizli bir bağış sözleşmesi düzenlenmektedir. Görünüşteki sözleşmenin vasfı (niteliği) tamamen değiştirildiğinden, muris muvazaası aynı zamanda "tam muvazaa" özelliği de taşımaktadır. Muris muvazaasında gizli sözleşme daima bağış sözleşmesi şeklinde yapılmaktadır. O hâlde muris muvazaasında öteki mirasçılardan gizlenen, malın temliki değil, temlik sözleşmesinin niteliğidir. Gizli sözleşme bulunmadığı takdirde muris muvazaasından söz etme olanağı yoktur. Bu noktada; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli sözleşme de şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar resmî sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tespitini ve tapu kaydının iptalini isteyebilirler....
(HMK'nun madde 33)Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine göre dava hukuksal nitelikçe davalının ehliyetsizliği nedeniyle ve mal kaçırma amacıyla yaptığı taşınmaz devrine ilişkin işlemin iptali ile tapunun tekrar ... adına tescili istemine ilişkindir. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Oysa, dava dilekçesindeki talep yukarıda açıklandığı gibi terditli olup, ilk talep muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğuna göre öncelikle bu talebin incelenmesi gerekir....
Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Davacının önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacının satış sözleşmesinin tarafı olmaması sebebi ile bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak yüksek mahkemenin konu hakkındaki yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır....