Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

    Dava, ileri sürülüş biçimine göre İİK'nun 277 ve devamı madde hükümlerine, olmadığı takdirde de TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılmış muvazaalı olarak başlatılan icra takibinin iptali isteğine ilişkin bulunmaktadır. İhtiyati tedbir kararı, ancak dava konusu hakkında verilebilir. (HMK. m. 389/1). Diğer yandan, gerek 6098 sayılı TBK. m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davaları ve gerekse İİK. m.277 ve devamı hükümlerinde düzenlenen tasarrufun iptal davaları; tasarrufa konu şeyin aynı ile ilgili olmayıp; alacaklıya, alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikte bir dava türüdür. Tasarrufa konu mallar üzerine ihtiyati haciz konulabileceği ise, yasada ayrıca ve açıkça düzenlenmiştir. (İİK. m.281/2)....

    Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın tasarrufun iptali davası olduğu, davacının taşınmazla ilgili ayni hak iddiasında bulunmadığı, alacağını almak için cebri icra yetkisi istediği bu nedenle davacının davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptal edilip diğer davalı ... adına tescilini isteme hakkı bulunmadığı, davanın İİK'nun 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı iptal istemine ilişkindir. Bir dava da öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/338 esas sayılı dosyasındaki tasarrufun iptali davasına konu olan ve dava şartı olan takipteki alacağın kesinleştiği, kesinleşmiş alacağın varlığı kabul edilerek görülen tasarrufun iptali davasının kabul ile sonuçlanıp münderecattan geçerek kesinleştiği, davacının söz konusu tasarrufun iptali davasına 3. kişi olarak katılarak davanın tarafı olan davacının alacağın muvazaalı olduğunu ileri sürmediği, artık aynı alacak için muvazaa iddiasında bulunulamayacağı gözetilmeden yanılgılı gerekçeyle istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; haksız fiil her türlü delille ispatlanabileceğinden davanın çözümü için önem taşıyan konularda yemin deliline başvurulabilir ise de haksız fiil failine yemin teklif edilemez. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemece, davacının davalılara yemin teklif etmesi üzerine, davalı...'...

        İddianın içeriğine göre; davadaki istek miras bırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirdiği tasarrufun iptali ile ilgili olmayıp, hukuksal dayanağını Borçlar Kanununun 18. maddesi ve 01.04.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğidir. Davanın bu nitelendirilmesine göre taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesi bakımından yetkili mahkemenin tayininde HUMK.'nun 13. maddesi hükmünün uygulanacağı kuşkusuzdur. Bilindiği üzere; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili davaları taşınmazın aynına yönelik olup, taşınmazın fiilen bulunduğu yer mahkemesinde açılması ve görülmesi zorunludur. Bu yetki kuralı kesin olup kamu düzeniyle ilgili ve davanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekli bir usul kuralıdır. Hal böyle olunca, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'un aleyhine açılan boşanma ve edinilen mallardaki katkı payının tasfiyesine dair davalar sonucu hükmedilecek tazminatların tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 20.1.2009 tarihinde yakın arkadaşı davalı ...'a sattığını belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile tapunun eski hale getirilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili,dava konusu taşınmazın 2000 yılında müvekkili ......

            Muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar Dairece, ‘’...kadastro tespitine karşı açılan davanın 16.01.1997 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde eldeki davanın açılış tarihi olan 08.06.2011 tarihine kadar 3402 Sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığına ve bu gerekçe ile sonucu itibariyle doğru olan ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali davasına yönelik ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davacı vekilinin ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali davasına yönelik temyiz itirazı yerinde değildir.Reddine. Davacı vekilinin muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali davasına yönelik temyiz itirazlarına gelince;...mirasbırakan Eşe tarafından yapılan temlikin evlat edindiği davacı mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır....

              Dava İİK 277 ve devamı maddeleri ile BK‘nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine nedenine dayalı tasarrufun iptali istemidir. Alacaklının alacağına kavuşmayı hedeflediği bu türden taleplere dayalı açılan davalarda ister kanunda düzenlenen tasarrufun iptali sebeplerine isterse de muvazaa sebebine dayanılsın her iki davanın dinlenebilmesi için takip konusu borcun tasarruf tarihinden daha önceki bir tarihte doğmuş olması şarttır. Bunun ispatı da davacı tarafa aittir. Takibe konu çekin keşide tarihi 26/06/2015 iken dava konusu tasarruf işleminin tarihi 19/06/2015 tarihidir. Buna göre çekin ileri tarihli düzenlendiği ispatlanmadıkça borçun doğum tarihi, tasarruf işleminden önceki bir tarih olmaktadır. Ticari defterlere dayanılmadıkça çekin ileri tarihli düzenlendiği olgusunun kesin delillerle ispatlanması zorunludur(HMK 200 vd. maddeleri). Yazılı delil başlangıcı bulunması halinde tanık dinlenmesi caizdir....

              BK'nun 19.maddesine dayalı davalarda işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işleminde muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Yine Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanın kayden maliki olduğu 4 parça taşınmazı üvey annesi davalı ...'ya saklı payı zedelemek ve bir kısım mirasçılara mal kazandırma amacıyla devrettiğini, bu nedenle TMK 565. maddesine göre tenkis davası açmak zorunda kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapularının iptali ile murisin mirasçıları adlarına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, açılan davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil davası olduğu, taşınmazların muris tarafından davalıya bağışlandığı saptanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

                UYAP Entegrasyonu