Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre asıl dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi birleştirilen dava genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi davasının çözümlenmesi birleştirilen genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı asıl uyuşmazlığın çözümlenmesine bağlıdır. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 27.01.2017 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 17.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak gayrimenkul satış vadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedelin tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliği itibariyle durumun değerlendirilmesi görevi 14. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: 14. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 17.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Her ne kadar tapu iptal ve tescil talep edilmiş ise de tasarrufun iptali davaları mülkiyetin devri sonucunu doğurmaz, sadece alacaklıya alacağı ile sınırlı olmak üzere tasarruf konusu şey üzerinde haciz ve satış yetkisi verir. Bu bakımdan davanın tasarrufun iptali davası olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Tasarrufun iptali davaları da mutlak ya da nisbi ticari dava değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 2019/2053 Esas ve 2020/32 Karar sayılı ilamında tasarrufun iptali davalarının asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Nitekim istikrar bulmuş uygulama da bu yöndedir. Keza Hukuk Genel Kurulunun 2014/17-2389 Esas ve 2016/129 Karar sayılı kararında da aynı husus benimsenmiştir. Sonuç olarak; davacı, dava nedenini, dayandığı olayları bildirmekle yetinir....

        DELİLLER: İddia, savunma ve tüm dosya kapsamı, GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Talep ise mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir verilmesidir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....

        Dava TBK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve yetki itirazında ortak yetkili mahkemenin belirtilmemiş olması nedeni ile geçersiz olmasına, davanın kabulü halinde İİK'nun 283.maddesinin kıyasen uygulanarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmesinde isabetsizlik bulunmamasına, davalı üçüncü kişiye satışa rağmen aidatların borçlu şirket ortağı tarafından yapıldığının anlaşılmış bulunmasına göre davalılar vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir....

          Davalı T5 vekilinin 12/04/2021 tarihli ıslah edilen cevap dilekçisinde özetle; Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre; muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davaları bedele dönüşmeyeceğini, bu davalarda İİK.283/A11 maddesi uygulanmaz (üçüncü kişi tazminatla sorumlu tutulamaz.) hükmünün bulunduğunu, iptal davasının “bedele dönüşmesi” için üçüncü kişinin dava konusu taşınmazı devrettiği kişinin (dördüncü kişinin) iyi niyetli olması gerektiğini, İİK.283/1I. maddesi uyarınca, tasarrufun iptali davasının "bedele dönüşmesi” durumunda “dava konusu taşınmazın üçüncü kişi tarafından, (iyiniyetli) dördüncü kişiye devredildiği tarihteki gerçek değeri nispetinde tazminata hükmedilmesi” gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı Varlık Firmasının temlik aldığı alacağın dayanağı genel kredi sözleşmesinin 04.04.2014 tarihinde imzalanmış olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerine, 29.11.2013 tarihinde 460.000 TL bedelle dava dışı Odea Bank A.Ş....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Genel Muvazaaya Dayalı Tasarrufun İptali (TBK. 19. Madde) istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı tarafça eski eşi olan davalı T4'ın dava konusu taşınmazı açmış olduğu nafaka ve diğer alacaklarını sonuçsuz bırakmak amacıyla muvazaalı olarak davalı T3, T3'in davalı Tarife'ye, davalı Tarife'nin de Meryem'e devrettiğinin ileri sürülerek tasarrufun iptaline ve cebri icra yetkisi verilmesine yönelik talepte bulunduğu, mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine kararın verildiği, davacı vekili tarafından kararın istinafa taşındığı anlaşılmaktadır. Benzer bir olayda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/1254 Esas, 2021/1330 Karar sayılı ilamında: "...Dava, 6098 sayılı TBK’nın 19. (mülga 818 sayılı BK’nın 18.) maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal sebebine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

          Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/440 esas sayılı dosyasına konu kararın haksız ve hukuka aykırı oluşu hem de her davanın ayrı ayrı değerlendirilerek karara bağlanması gerektiğinden, mahkemenin davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, özellikle tasarrufun iptali davasında BK'un 19.maddesindeki muvazaa unsurunun bulunup bulunmadığının resen incelenmesi, olaya uygunluğunun denetlenmesi yerleşik yargı kararlarının bir uygulaması olup, gelinen aşamada tasarruf işleminin BK.nun 19. maddesi uyarınca yerindeliği incelenip tartışılıp karar verilmesi gerekirken bu husus incelenmeden karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri ile BK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

            Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık davacının talebinin muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemi mi yoksa miras bırakanın iradesinin ikrah yolu ile fesada uğratılması nedeni ile tapu iptal ve tescil istemi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Bu noktada muris muvazaası ve ikrah kavramları üzerinde durmakta yarar vardır. İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesinde düzenlenmiştir....

              UYAP Entegrasyonu