WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın tasarrufun iptali davası olduğu, davacının taşınmazla ilgili ayni hak iddiasında bulunmadığı, alacağını almak için cebri icra yetkisi istediği bu nedenle davacının davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptal edilip diğer davalı ... adına tescilini isteme hakkı bulunmadığı, davanın İİK'nun 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı iptal istemine ilişkindir. Bir dava da öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir....

    Dava İİK 277 ve devamı maddeleri ile BK‘nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine nedenine dayalı tasarrufun iptali istemidir. Alacaklının alacağına kavuşmayı hedeflediği bu türden taleplere dayalı açılan davalarda ister kanunda düzenlenen tasarrufun iptali sebeplerine isterse de muvazaa sebebine dayanılsın her iki davanın dinlenebilmesi için takip konusu borcun tasarruf tarihinden daha önceki bir tarihte doğmuş olması şarttır. Bunun ispatı da davacı tarafa aittir. Takibe konu çekin keşide tarihi 26/06/2015 iken dava konusu tasarruf işleminin tarihi 19/06/2015 tarihidir. Buna göre çekin ileri tarihli düzenlendiği ispatlanmadıkça borçun doğum tarihi, tasarruf işleminden önceki bir tarih olmaktadır. Ticari defterlere dayanılmadıkça çekin ileri tarihli düzenlendiği olgusunun kesin delillerle ispatlanması zorunludur(HMK 200 vd. maddeleri). Yazılı delil başlangıcı bulunması halinde tanık dinlenmesi caizdir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar vekili, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak miras bırakan yeğeni Ahmet vasıtasıyla davalıya aktarılan 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacıların miras payları oranında tapuya tescilini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

      Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Emsal nitelikteki Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 18/02/2019 tarih, 2016/9915 Esas ve 2019/1668 Karar sayılı ilamında "... 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir." şeklinde karar verilmiştir....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/338 esas sayılı dosyasındaki tasarrufun iptali davasına konu olan ve dava şartı olan takipteki alacağın kesinleştiği, kesinleşmiş alacağın varlığı kabul edilerek görülen tasarrufun iptali davasının kabul ile sonuçlanıp münderecattan geçerek kesinleştiği, davacının söz konusu tasarrufun iptali davasına 3. kişi olarak katılarak davanın tarafı olan davacının alacağın muvazaalı olduğunu ileri sürmediği, artık aynı alacak için muvazaa iddiasında bulunulamayacağı gözetilmeden yanılgılı gerekçeyle istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; haksız fiil her türlü delille ispatlanabileceğinden davanın çözümü için önem taşıyan konularda yemin deliline başvurulabilir ise de haksız fiil failine yemin teklif edilemez. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemece, davacının davalılara yemin teklif etmesi üzerine, davalı...'...

        İddianın içeriğine göre; davadaki istek miras bırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirdiği tasarrufun iptali ile ilgili olmayıp, hukuksal dayanağını Borçlar Kanununun 18. maddesi ve 01.04.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğidir. Davanın bu nitelendirilmesine göre taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesi bakımından yetkili mahkemenin tayininde HUMK.'nun 13. maddesi hükmünün uygulanacağı kuşkusuzdur. Bilindiği üzere; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili davaları taşınmazın aynına yönelik olup, taşınmazın fiilen bulunduğu yer mahkemesinde açılması ve görülmesi zorunludur. Bu yetki kuralı kesin olup kamu düzeniyle ilgili ve davanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekli bir usul kuralıdır. Hal böyle olunca, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir....

          BK'nun 19.maddesine dayalı davalarda işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işleminde muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Yine Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır....

          Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayandığı ve hak düşürücü sürenin eldeki davaya uygulanmayacağı gözönüne alınarak, davacının talebine göre davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277 maddesi) bulunması gerekir....

          Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı açılmış tasarrufun iptali davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....

            UYAP Entegrasyonu