Davalı vekili, borçludan olan alacağın gerçek bir alacak olduğunu, müvekkilinin borçlu ...borç para verdiğini, karşılığında takibe konu senedi aldığını, davacının borçlu aleyhine yaptığı icra takipleri ile hacizlerinin müvekkilinin icra takibinden ve haczinden sonra olduğunu, muvazaa iddiasının soyut kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Bu sebeple kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Somut olayda; davacı tarafın davalı ... İnşaat Hakl. Tur. Pet. Ür. Kimyevi Mad. San ve Tic. Ltd....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın dava konusu şeyin aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1.maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının dava konusu şeyi haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Zaten davacının talebi de buna yöneliktir....
Muvazaa iddiasıyla açılan sıra cetveline itiraz davasında ispat yükü davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklının takip konusu alacağının gerçek bir alacak olduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Alacağı temlik edene ileri sürülebilecek tüm def’i ve itirazlar alacağı temlik alana karşı da ileri sürülebileceğinden, davalı ...’un alacağı temlik aldığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi doğru değildir. Mahkemece bu davalıdan alacağın varlık ve geçerliliğine yönelik delilleri sorulup, toplanan tüm deliler birlikte değerlendirilerek, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. Ayrıca aynı davalıya yönelik olarak muvazaa iddiasıyla Şekerbank tarafından açılan sıra cetveline itiraz davasının kabulüne karar verildiği davacı tarafından iddia edilmiş olduğundan, anılan dava dosyasının da celp edilip diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi zorunludur. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
K.. olduğu, bu senedin diğer takibe dayanak yapılan senetlerin tanziminden sonra tanzim edildiği, diğer senetlerde vadenin 6. ve 8. ay olduğu halde, daha yüksek miktardaki son senette tanzim tarihinin daha geç olmasına rağmen ödeme gününün bir ay sonrası olarak kararlaştırıldığı, amacın diğer alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik olduğu, alacağın muvazaalı olduğu, davanın bu nedenle yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu .... Müdürlüğü'nün .... E. sayılı takip dosyasında davalıya isabet edecek payın davacı alacaklıya verilmesine, varsa artan kısmın davalıya bırakılmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, muvazaa nedeniyle sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Muvazaa iddiası, zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebildiği halde, iptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren en geç hak düşürücü süre olan beş yıl içinde açılması gerekir. " beyanı ile ilk derece mahkemesi kararı istinaf etmiştir. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5....
nun 19 ve devamı maddeleri uyarınca muvazaa olarak nitelendirilerek davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu görülmektedir. Yerleşik yargıtay uygulamalarında da belirtildiği üzere, muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz....
Üçüncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacı ile danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeni ile temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İcra İflas Kanunu' nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İcra İflas Kanunu' nun 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak hüküm kurulması gerekecektir....
Bu durumda mahkemece karar ve ilam harcının tümünün davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 29.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.( Yargıtay 17. H.D. 2018/5102 E., 2018/9156 K. Sayılı ilamı) Somut olayda davacı vekilinin, eldeki davayı Nevşehir Aile Mahkemesinin 2019/925 E. Sayılı boşanma ve 2019/924 E. Sayılı dosyasındaki mal rejiminin tasfiyesi davalarında lehine hükmedilecek mali hakların tahsiline yönelik açtığı, Uyap kayıtlarına göre Nevşehir Aile Mahkemesinin 2019/925 E. Sayılı boşanma davasının kesinleştiği ve mahkemece tazminat kararı verildiği, yine aynı mahkemenin 2019/924 E. Sayılı dosyası açılan katılma alacağı davasında ise henüz karar verilmediği, davanın devam ettiği anlaşılmaktadır....