WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, alacağın varlığının daha önce açılan itirazın iptali davasında kesin olarak belirlendiğini, öte yandan müvekkilinin alacağının davacı alacağından önce doğduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, muvazaadan söz edilebilmesi için kural olarak muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, tahsili engellenmek istenildiği iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması gerektiği, diğer anlatımla muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki bir tarihi taşıması gerektiği, daha önce doğan alacağın, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturmayacağı, somut olayda, davalı alacağının, davacı alacağından önce doğduğu, dolayısıyla, davacının davalıya karşı muvazaa iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, muvazaa nedeniyle sıra cetveline itiraza ilişkindir....

    Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. ../... Somut olayda davacının iddiasının soyut iddia niteliğinde olduğu, dava konusu taşınmazın borca mahsuben davalı...'a satıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir....

      Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Ancak bu tür davaların görülebilmesi içinde diğer dava koşularının yanında davacıların borçlulardan alacaklı olmaları yani hukuki yararlarının olması gerekir. Somut olayda davacının takip konusu alacağı 31.10.2015 ve 14.11.2015 tanzim tarihli çekler olup dava konusu tasarrufların 22.01.2015 tarihinde takip konusu borçtan önce yapıldığı görülmektedir. Ancak uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir....

        Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK 18.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzelsel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir....

          Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

            Talep; BK 19 vd maddelerine dayalı alacağın tahsiline yönelik muvazaa davası olup verilen ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın kabulü nedeniyle ihtiyati haczin kaldırılmasından dolayı davacı tarafından yapılan istinaf incelenmesi istemine ilişkindir. BK 19 vd maddelerine dayalı alacağın tahsiline yönelik muvazaa davasında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "muvazaa" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davalarda verilmesi gereken hukuki koruma ihtiyati tedbir kararı olmayıp şartların varlığı halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nun 281/2 madde gereğince ihtiyati hacizdir. Somut olayda davacının eldeki davadaki amacı, alacağını tahsil etmeye yönelik olup şahsi hakka dayalıdır....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Talep; BK 19 vd maddelerine dayalı alacağın tahsiline yönelik muvazaa davası olup verilen ihtiyati talebin kabulü kararına karşı yapılan itirazın reddi nedeniyle davalı T4 vekili tarafından yapılan istinaf incelenmesi istemine ilişkindir. BK 19 vd maddelerine dayalı alacağın tahsiline yönelik muvazaa davasında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "muvazaa" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davalarda verilmesi gereken hukuki koruma ihtiyati tedbir kararı olmayıp şartların varlığı halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nun 281/2 madde gereğince ihtiyati hacizdir. Somut olayda davacının eldeki davadaki amacı, alacağını tahsil etmeye yönelik olup şahsi hakka dayalıdır....

            Mahkemece, itiraz alacağın esas ve miktarına yönelik olmadığından sıra cetvelinde uygun olmayan kısımları göstererek sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmelidir. Buna göre mahkemece T.H. Emlak Bankası A.Ş. yönünden haciz tarihinin 20.05.2004 tarihi olarak kabulü gerektiği belirtilip sıra cetvelinin bu davalı yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde alacağın esasına ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır. 3-Davalı... A.Ş.'nin temyiz itirazları yönünden; Mahkemece... A.Ş.'nin alacağının dayanağı olan çeklerle ilgili ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/14-81 E.K. sayılı ilamının, davacıların kabulü sonucu alınan ve muvazaa iddiasını ortadan kaldıran nitelikte bir karar olmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir....

              Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece “...Hemen belirtilmelidir ki; mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabul edilmesinde ve miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki; denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak sonuca gidilmiştir.Hal böyle olunca, taraflardan da sorulmak suretiyle emsal satışların sunulması halinde mukayeseli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ile sonucu gidilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile 19.687,50 TL alacağın miras bırakanın ölüm tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir....

                Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Öte yandan "Bekletici Sorun" başlıklı HMK'nın 165. Maddesinde "Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir" hükmü bulunmaktadır. Somut olayda, davacı tarafından İstanbul Anadolu 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/206 Esas sayılı dosyasındaki dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup eldeki dava ise TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil davasıdır....

                UYAP Entegrasyonu