Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda davacı vekilinin, eldeki davayı davalı ... aleyhine açılan ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/1049-2013/138 sayılı boşanma davası sonucu lehine hükmedilen mali hakların ve ... Aile Mahkemesi'nin 2013/642 Esas sayılı katkı payı alacağı davaları sonucu hükmedilecek tazminat alacağının tahsiline yönelik açtığı, boşanma davasının kesinleştiği, katkı payı davasının ise derdest olduğu anlaşılmaktadır....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Açıklama doğrultusunda dosya incelendiğinde; somut olayda, davacının "katılma alacağının önüne geçmek kastıyla muvazaalı bir devir işlemi" yapıldığını ileri sürerek tapunun iptal edilerek eski hale getirilmesi talebinde bulunduğu, davanın ileri sürülüşü itibari ile muhtemel alacağının tahsilini sağlamak amacını taşıdığı, isteminin katılma alacağı olmadığı, TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayandığı anlaşılmaktadır....
Sıra cetveline itiraz davalarında davalının alacağının gerçek olduğunu ispat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup bu davalarda genel ispat kuralları geçerlidir. Bu durumda mahkemece, davanın genel muvazaa davası olarak kabul edilip, ispat yükünün de davacıya yüklenerek uyuşmazlığın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa ilkelerine uygun olarak çözümlenmesi gerekirken ispat yükünün davalı tarafa yüklenmesi suretiyle sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. 2)Bozma nedenine göre, davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın dava konusu şeyin aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının dava konusu şeyi haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de taraf teşkili sağlanmadan kurulan hüküm isabetli görülmemiştir. Mahkemece yapılması gereken iş davacıların alacaklı olduğu dava dışı borçlu ...'...
alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlendiği dikkate alındığında sanıklar hakkında devam eden Bakırköy 4.İcra Müdürlüğünün 2005/3984 sayılı takip dosyasında müşteki tarafın alacağın tahsiline yönelik işlemleri tamamlamadığı böylece alacağını alamadığını ispatlayamadığına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün İİK 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, 19.10.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2. maddesi kıyasen uygulanarak yapılan kesintilerinin davacının alacak ve ferilerini geçmeyecek biçimde öncelikli ödenmesi gerekir. Bilindiği üzere, muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazan aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler (nisbi muvazaa)....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda davacı, dava dışı ...’ın aleyhine açılan boşanma nafaka ve tazminat davası sonucu hükmedilmesi muhtemel tazminatların tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 5.4.2012 tarihinde davalı ...’a sattığını belirterek tapunun iptali ile dava dışı ... adına tescilini talep etmiş; Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davacının baştan beri davalının işçisi olduğuna ilişkin kesinleşmiş karar bulunmasına, tekrar muvazaa araştırmasına gerek olmamasına, yine davacının çıplak ücretinin ilk kararla belirlenmesine, alacağın zamanaşımına uğramamasına ve ek dava dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmiş ve davalı tarafça ek davaya karşı cevaplarının sunulmuş olduğunun anlaşılmış olmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davacının iddiasının kanıtlanması durumunda iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsilini sağlamaya yönelik bulunduğu da gözetilerek, taşınmazın ayni ile ilgili bulunan tapunun iptaline değil (olayda kıyasen uygulanması gereken İİK’nun 283/1. maddesi uyarınca) iptal ve tescil olmaksızın başka bir olgu veya kararla alacağı kesinleşen davacının bu hakkından dolayı taşınmazın haciz ve satışına karar verilebilecektir. Bu davanın amacı da budur. Şu halde mahkemece taraflar arasında devam eden alacak davasında ortaya çıkacak miktara göre alacağın tahsiline imkan verecek ölçüde haciz ve satış imkanı sağlanmasına yönelik hüküm kurulmalıdır. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK 438. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü süre ve zamanaşımı süreleri uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/1254 esas 2021/1330 karar sayılı kararında; "Dava 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19.) maddesinde düzenlenmiş bulunan danışık (muvazaa) hukuksal sebebine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....