Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2019/1660 Esas sayılı dosyasından cebri icra yoluyla alacağın tahsiline yönelik yetki vermek üzere muvazaalı iş bu tasarrufun iptaline, Mahkeme tasarrufun iptali şartları oluşmadığı kanaatinde ise, BK'nin 19. Maddesi gereği satış işleminin iptali ile müvekkilinin alacaklı olduğu Mersin 2. İcra Müdürlüğünün 2019/1660 Esas sayılı icra takip dosyasından cebri icra yoluyla alacağın tahsiline yönelik yetki verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. CEVAP: Davalı T3 vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın ve davaya konu icra takibinin muvazaalı olarak açıldığını, Müvekkiline karşı Mersin 2....

Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1, 2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Ancak bu tür davaların görülebilmesi içinde diğer dava koşularının yanında davacıların borçlulardan alacaklı olmaları yani hukuki yararlarının olması gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2019/937 E., 2020/5567 K. sayılı kararı) 6098 sayılı TBK 19. maddesinde; “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır. Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklı sıfatını iktisabeden başkasına karşı, borçlu tarafından muvazaa iddiası dermeyan olunamaz.” hükmü ile genel muvazaa düzenlenmiştir....

Muvazaa mutlak muvazaa ve nisbi muvazaa olarak ikiye ayrılmakta olup muvazaalı bir hukuki işlemden sözedilebilmesi, tarafların iradeleri ile beyanları arasında bilerek yaratılmış bir uygunsuzluk, muvazaa anlaşması ve üçüncü kişileri aldatma (muvazaa) kastı unsurlarını taşımasına bağlanmaktadır. Ayrıca muvazaaya dayalı davalar, işlemin tarafları veya menfaati bulunan üçüncü kişiler tarafından açılabilir. Davacı taraf, dava dilekçesi ve mahkememizce HMK 31 gereğince verilen süre içerisinde sunmuş olduğu beyan dilekçesinde, davalı ......

    Dosya içeriğine göre; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, çoğun içinde az da vardır kuralı gereği ihtiyati tedbir talebi içinde ihtiyati haciz talebi de olduğu ve İİK'nun 257 ve devamı maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından; Davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :YUKARIDA AÇIKLANAN GEREKÇELERLE 1- Dahili davalı T4 vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, Manisa 1....

    Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı tarafça yalnızca sıra derece kararının ilk sırasında yer alan alacağın muvazaalı olduğunun iddia edildiği ikinci ve sonraki sırada yer alan alacakların muvazaalı olduğuna yönelik bir iddia olmadığı gibi bu alacakla ilgili herhangi bir dava açılmadığı, bu itibarla ilk alacağın muvazaalı olduğu ispatlansa dahi davacının alacağının ilk sıraya alınmasının mümkün olmadığı, diğer sıra alacaklıların öncelikle yararlanacağı, davacının takiplerinin ise sonraki sıralarda olduğu gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 142/1. maddesinde "Cetvel suretinin tebliğinden 7 gün içinde her alacaklı takibin ... edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir." hükmü düzenlenmiştir....

      Üçüncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacı ile danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeni ile temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İcra İflas Kanunu' nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İcra İflas Kanunu' nun 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak hüküm kurulması gerekecektir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; "...Yapılan incelemede Davanın, muvazaa iddiası ile sıra cetvelindeki sıra ve alacağa yönelik yapılan itiraz ve sıra cetvelinin iptali talebinden ibaret olduğu, davalıların davanın reddini savunduğu, süresinde açılan davanın esasına yönelik hüküm kurabilmek için sıra cetvelinde alacaklı görülen davalıların alacaklarının muvazaalı olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiği anlaşılmıştır. Davalılardan T5 yönünden yapılan incelemede, davacının alacağının dava dışı Cenap Altınbaş tarafından keşide edilen 20/10/2015 tarihli kambiyo senedi vasfındaki çeke dayandığı, alacağın tahsili için Bakırköy 17....

      Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2. maddesi kıyasen uygulanarak yapılan kesintilerinin davacının alacak ve ferilerini geçmeyecek biçimde öncelikli ödenmesi gerekir. Bilindiği üzere, muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazan aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler ( nisbi muvazaa)....

      Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda mahkemece muvazaa nedeniyle iptal davası yönünden "devir tarihinin senedin vade tarihinden önce yani borcun doğumundan önce olduğu" gerekçe gösterilerek karar verilmiş ise de; davacının 25/01/2008 düzenleme, 15/12/2008 vade tarihli senede dayanarak icra takibinde bulunduğu ve takibin kesinleştiği, yine davacının muvazaalı olduğunu öne sürdüğü tasarrufun ise takibin dayanağı senedin düzenleme tarihinden sonra olacak şekilde 05/11/2008 tarihli olduğu, bu haliyle borcun doğum tarihi olarak takibin dayanağı senedin düzenleme tarihinin esas alınması gerekirken vade tarihi esas alınarak muvazaa nedeniyle iptal istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır....

      Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. BK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz....

      UYAP Entegrasyonu