Somut olayda uyuşmazlık konusu olan husus; söz konusu bu sözleşmenin geçmişe etkili olarak yapılıp yapılamayacağı ve eğer yapılmış ise hüküm ifade edip edemeyeceğine ilişkindir. 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10/1 maddesinde aynen “Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten (1.1.2002) önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabii oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri taktirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini (edinilmiş mallara katılma rejimi) seçmiş sayılırlar” denilmekte ve aynı kanunun 10/3 maddesinde de “ Şu kadar ki eşler yukarıda öngörülen bir yıllık süre içerisinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimini (edinilmiş mallara katılma rejimini) evlenme tarihinden (Yani geçmişe etkili olarak) geçerli olacağını kabul edebilirler.” Hükmüne yer verilmektedir....
Mahkemece, yukarıda anılan gerekçeyle davacının bu talebinin reddine karar verilmiş ise de, söz konusu muvafakatnamenin verilmesinden sonra davalı tarafın hükümsüzlüğüne karar verilen markayı adına kötü niyetle tescil ettirdiği kabul edildiğine göre, bu sebebin aynı zamanda söz konusu muvafakatnamenin (lisans sözleşmesinin) iptali için de haklı neden oluşturup oluşturmadığı tartışılmaksızın, sadece davalının muvafakatnameye dayanarak alt lisans veremeyeceği, başkasına kullandıramayacağı, devredemeyeceği gerekçesiyle iptal talebin reddedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Anayasa Mahkemesi'nin 11/02/2014 gün 2014/6 Esas, 2014/22 Karar sayılı ilamında da; 6361 sayılı yasa ile getirilen düzenlemenin geçmişe etkili olmayacağı hukuki işlemin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerinin uygulanması gerektiği hususuna yer verilmiştir. Somut olayımızda taraflar arasındaki Finansal Kiralama Sözleşmesinin 23 Ocak 2007 tarihinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözleşmenin sona ermesinin sonuçları ile ilgili olarak 3226 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekirken (hakimin takdir yetkisinde olan hukuki bir konuda) yanıltıcı bilirkişi raporu dikkate alınarak yasaların geçmişe etkili olmama kuralı gözönüne alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 03/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sözleşmenin feshi isteği ile açılan bir davada, mahkemenin; inşaatın bitirilme seviyesini ve tamamlanamayan kısımlar ile ilgili olarak tarafların kusur durumlarını ve feshe dair isteklerini inceleyip değerlendirmesi gerekir. Bu anlamda; sözleşmenin, sanki hiç yapılmamış gibi geçmişe etkili olarak feshi ve tamamlanan kısımların değerlendirilmesi anlamında olmak üzere ileriye etkili feshi durumları söz konusu olmaktadır. Sözleşmenin ileriye etkili feshinde, yerleşik yargı kararlarına göre genellikle kabul gören tamamlanma oranı %90 olup, bu oranın üzerinde bina yapımı söz konusu olduğu takdirde geçmişe etkili fesih kararı verilmemektedir. İleriye etkili fesih kararı verilerek, tamamlanan kısımlara ilişkin yüklenici ile arsa sahibi arasındaki tasfiye gerçekleştirilmektedir. Geçmişe etkili fesih kararı ise; genellikle inşaat oranının %90'ın altında olması durumlarında gündeme gelmekte, tabi bu durumda da, tarafların istekleri ile kusur durumları önem arz etmektedir....
nın almasına muvafakat ettiklerini, davalının hisselerinin değerini davacılara ödeyeceğini teklif ettiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalının aldatma kastıyla ve hile ile hareket etmek suretiyle, davacıların iradelerini kendi çıkarları yönünde etkileyerek, onları hataya düşürdüğünü ve muvafakatname verme yönünde hukuki işlem yapmaya sevk ettiğini ileri sürerek, söz konusu muvafakatnamenin iptalini, 200 ada 16 parselin tapu kaydının iptali ile davacılar tarafından taşınmazın sembolik değerinin Hazineye ödenmesi suretiyle miras payları oranında davacılar adına tescilini talep ettikten sonra, yargılama sırasında sunduğu 23.03.2021 tarihli dilekçesi ile, sadece muvafakatnamenin iptalini istediklerini beyanla davayı ıslah etmiştir....
Aynı KHK'nın 43 ve 44'üncü maddelerinde belirtilen geçmişe etkili hükümsüzlük sebepleri ise markanın tescil tarihinde var olan nedenlerden dolayı hükümsüzlüğü hallerinde söz konusu olabilir. Bu durumda mahkemece dava konusu markanın geçmişe etkili olarak hükümsüzlüğüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca dava konusu edilen markanın tescil numarası 130187 olduğu ve davacı vekili tarafından 130187 sayılı marka hakkında dava açıldığı halde hüküm fıkrasının 2'nci paragrafında hükümsüzlüğüne karar verilen markanın 30187 sayılı olarak gösterilmesi doğru olmamışsa da anılan yanlışlıkların düzeltilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, harici yapılan satış senedi ve muvafakatnamenin iptali istemine ilişkin olduğundan, davada tapu iptali ve tescil istenmediğinden, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 07.03.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kayden malik oldukları 1865 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak dava dışı yüklenici ... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlediklerini ve bu sözleşmeye göre davacılardan ...'nin pay temlikinde bulunduğunu, ancak yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle inşaat sözleşmesinin geçmişe etkili olmak üzere hükmen feshedildiğini, böylece davalılar adına kayıtlı payların tescil dayanağının ortadan kalktığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemişlerdir. Davalılar, bir kısım payları davacı ...'nin sattığını, tapu kaydına güvenen iyiniyetli kişiler olduklarını, dairelerin %29,5 kısmından sonrasını kendilerinin yaparak tamamladıklarını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacı ...'nin açtığı davanın kabulüne, diğer davacıların açtığı davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir....
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK) Hukuk Genel Kurulu’nun 29.09.2010 tarih ve 2010/10- 412 Esas, 2010/442 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırması halinde, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kalması söz konusu olabilir. Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek özel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, kural olarak her kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz....
Y A R G I T A Y K A R A R I Mahkemece dayanılan "belge" başlıklı muvafakatnamenin sahteliğine ilişkin ceza dosyasının sonuca etkili görülmemesine göre, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 6.002.60 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 04.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....