Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacının, borçlusu davalıların murisi olan 05/06/1998 ödeme tarihli 3.750 TL bedelli senede dayalı olarak önce muris aleyhine 19/02/2002 tarihinde kambiyo senedine dayalı olarak takip başlattığı, murisin vefat etmesi üzerine 2009 yılında müracaata bırakılan takibin 09/07/2013 tarihinde mirasçılara ödeme emri çıkarılması talebiyle yenilendiği, ancak senedin ilk takip tarihi itibariyle 3 yıllık zamanaşımı süresine uğradığı, yasal düzenleme gereğince hamilin keşideciye karşı senedin zamanaşımı süresi dolduktan sonra ancak bir yıl içerisinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talep ve dava hakkının bulunduğu, zamanaşımına uğrayan senetten dolayı kambiyo senedine dayalı takip yapılamayacağı, dosyanın 2003 ve 2009 yıllarında iki kez takipsiz bırakıldığı ve 1 yıllık süreler geçtikten sonra yenilendiği, süresi içerisinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılmış dava veya takibin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
hükmü dikkate alınarak davacı tarafından icra takibinden sonra menfi tespit davası açılmaksızın icra dosya borcunun ödendiğini, icra takibine dayalı olarak yapılan ödemeyi artık sebepsiz zenginleşme hükmüne dayalı olarak isteyemeyeceğinin Özel Kanun düzenlemesi niteliğindeki İcra İflas Kanunu hükmü gereği olduğunu, davanın istirdat davası olarak açılamayacağını, BK hükümleri gereği sebepsiz zenginleşme şartları da oluşmadığını, sebepsiz zenginleşmenin, ikincil (talî) nitelikte olduğunu ve mal varlığındaki azalmanın başka aslî nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davasının gündeme gelemeyeceğini, aynı olayda, aynî haktan (istihkak davası), zilyetlikten, sözleşmeden, sözleşme benzeri hukukî ilişkiden veya haksız fiilden kaynaklanan bir talebin ileri sürülmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulama alanı bulamayacağını, sebepsiz zenginleşme davasının görülebilinmesi için "başka aslî nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası...
Tapuya kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı takdirde TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunun 26. ve Noterlik Kanunun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olup geçerli bir sözleşme bulunmadığından tarafların sözleşmeye dayalı hak ve borçları da söz konusu olmayacaktır. Ancak bu durumda taraflar, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak karşı tarafa ödedikleri bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır....
Terekeye iade isteğinin tereke adına ileri sürülmesi gerektiği açık olup; tüm mirasçıların asıl ve birleşen davalarda davacı veya davalı olarak yer almaları, murisin ...'den olma oğlu ... ... 'nın fer'i müdahil olarak davaya muvafakatini göstermesi, murisin ...'den olma oğulları ... ve ...'nın da açılan davalara muvafakat ettiklerini gösterir beyan ve taleplerde bulunmaları dikkate alındığında, davada taraf teşkilinin sağlandığı görülmektedir. Bunun yanında, mirasta iade (denkleştirme) davası murisin sağlığında karşılıksız olarak yaptığı kazanımı elde eden yasal mirasçılara karşı açılabilir. Bu dava ile, mirasçıların murisin sağlığında muristen karşılıksız olarak aldığı mal ve kıymetlerin geri alınarak miras taksiminde tereke içerisinde yer alması sağlanır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan babası ...'in 985 parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı damadı ...'ya temlik ettiğini, onun da yine danışıklı olarak murisin oğlu olan davalı ...'a devrettiğini ileri sürerek, tapunun iptali ile mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., çekişmeli taşınmazın ...'ya satıldığını kendisinin de bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuş, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sırasında davalı ...; taşınmazı bedelsiz aldığını ve murisin isteği üzerine diğer davalıya devrettiğini, ...'ın murise 15.000.-TL ödediğini duyduğunu, ayrıca miras bırakanın sağlığında taşınmazlarını mirasçılarına paylaştırdığını bildirmiştir. Davanın reddine dair verilen karar, Dairece; “......
K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle İIK 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan davaların konusunun, haczedilen mallar üzerinde 3. kişinin istihkak iddiası oluşturduğundan geçerli bir haczin varlığı dava şartı olup somut olayda herhangi bir haciz söz konusu olmadığından davacının talebini ancak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde genel mahkemelerde ileri sürebileceğine ve mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekmekte ise de esastan reddedilmiş olmasının sonuca etkili olmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle sonucu bakımından usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacı(3. Kişi)'ye yükletilmesine, 27.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için, borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. TBK'nın77/1 maddesine göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır....
Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklamalarına göre, kesinleşen ortaklığın giderilmesi davası sonrası açılan bu davanın muhdesatın tespiti niteliğinde olmadığı,muhdesat bedeli sebebiyle davalıların hisselerine düşen miktarın fazla kısmı bakımından sebepsiz zenginleştikleri iddiasına dayalı olarak eda nitelikli alacak davası açıldığının kabulü gerekir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülmez. Zira, vücuda getiren tarafından kullanılan muhdesatın taşınmaz maliklerine herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir....
Uyuşmazlığın sebepsiz iktisap hükümlerine göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi içinde öncelikle sebepsiz iktisabın kapsamı ve bu kapsamın tesbitindeki ilke ve esasların açıklığa kavuşturulmasında fayda görülmüştür. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "denkleştirici adalet" düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü 2010/13580-2011/4768 bulunduğunu ifade eder. İlke böyle olmakla beraber iade edileceği zenginleşme miktarının hesaplanmasında öğretide birlik olduğu söylenemez. İade edilecek zenginleşme miktarı konusunda öğretideki bu ayrık düşünceleri kısaca "fakirleşme kadar olmalıdır" veya "fiili değer artışı yani gerçek zenginleşme miktarı ne ise o olmalıdır....
İcra Müdürlüğü'nün 2017/13460 esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde dosyadan yazılan talimat uyarınca iş yerinde yapılan haciz ile 1 adet giyoton makas ve 1 adet eksantirik 35 ton pres makinası haczedildiğinden, dava dışı borçlu ve borçla alakası olmadığından ve İstanbul Anadolu 16. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/530 esas sayılı istihkak davası lehine sonuçlanarak hacizler kalktığından, İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğü'nün 2017/13460 esas sayılı dosyasına hacizlerin kaldırılması için ödenen 16.000,00 TL bedelin 03/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı taraftan tahsiline ilişkindir....