Yukarıdaki Yargıtay kararları içeriğinde de belirtildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tazminat talep edilmesi halinde, muris tarafından dava konusu 169 parsel sayılı taşınmazdaki 4080 m² hissenin resmi senet örneğine göre muris tarafından davalıya 23.09.2010 tarihinde devredildiği, murise ait mirasçılık belgesine göre davacının murisin terekesinde davacıların 2/16 pay sahibi olduğu anlaşılmakla; taşınmaz 30.05.2012 tarih 2624 yevmiye ile 11 ada 359,360,361,362,363,364,365 ve 366 nolu parsellere ifraz yapıldığı, ifraz yapılırken 11 ada 359,360,361,362,363,364 ve 366 nolu parseller T4 adına tescil edildiği, bu durumda muristen geçen hisselerin net tespiti ile hisseye göre yine muvazaanın tarafı olan kişiden sonraki temlik alan yeni malikler tarafından yapılan muhdesatların ilk elden istenecek tazminat hesabına dahil edilmesinin yasal bir dayanağı bulanmadığından, sonraki maliklerin yaptığı bina ve ağaç bedeli gibi olmak üzere muhdesat değerlerinin düşülerek dava...
er-TL para cezası ile 57.60.-TL red harcının alınarak Hazineye gelir kaydına, 01.04.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. -KARŞI OY- Davacılar, davalılara karşı muris muvazaası hukuksal nedenine dayanarak tapu iptali ve tescil davası açmışlar, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, verilen karar bir kısım taşınmazlar yönünden oybirliği ile davalı 1440, 1488 ve 1515 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise oy çokluğu ile bozulmuştur. Dairenin 14.05.2014 tarihli ve 2013/20415 E. - 2014/9846 K. sayılı kararında belirtilen nedenlerle dava 1440, 1488 ve 1515 parsel sayılı taşınmazlar yönünden de muris muvazaası nedeni ile tapu iptali ve tescil kararı verilemeyeceğinden, karar düzeltme isteğinin kabulü ile hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan, karar düzeltme isteğinin reddine dair çoğunluk görüşüne katılmıyoruz ....
Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Nitekim Uygulama muris muvazaası, ikinci eş faktörü, minnet duyguları, güçsüz olan mirasçıyı güçlendirmek, bir kısım mirasçı ile olan dargınlık gibi nedenlerden dolayı söz konusu olmaktadır. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere muris muvazaası miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilmekte ve murisin iradesi önem taşımaktadır....
Sayfanın "davalı ve murisin işbirliği halinde tüm mirasçıları dava konusu iki parselden mahrum bırakmak istedikleri ortadadır." şeklinde ifade bulunan paragrafında muris muvazaası sebebine de dayanmış, mahkemece 14.10.2021 tarihli öninceleme duruşmasında da davanın hata hile sebebi yanında muris muvazaası hukuki sebebine de dayandığı tespit edilmiş, davalı T3 de cevap dilekçesinde muris muvazaanın bulunmadığı yönünde savunmalar yapmıştır. Davacının 19.10.2021 tarihli "dava dilekçesini somutlaştıran davacı" başlıklı dilekçesinde de davacı muris muvazaası hukuki sebebinden açıkça feragat etmiş değildir. Aksine davacı vekili istinaf dilekçesinin 2. Sayfasında "ailesiyle arasında mesafe bulunan davacı mirasçıdan davalı şirket ve muris işbirliği ile mal ve para kaçırarak davacıyı mağdur etmiştir." şeklinde beyanda bulunarak bu dava sebebine dayanmayı sürdürdüğünü vurgulamıştır....
Yukarıdaki yasal düzenleme karşısında davacının cevaba cevap dileçesiyle, muris muvazaası ve gabin hukuksal nedenlerini ileri sürerek iddiasını genişletmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı, ilk derece mahkemesinin muris muvazaası iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne ilişkin kararını muris muvazaası yönüyle temyiz etmiştir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçılar, tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile muris muvazaası nedenine dayalı iptal ve tescil davası açabilirler (22.5.1987 tarih ve 4/5 sayılı İBK). Muris muvazaasına ilişkin belirlenen yukarıdaki ilkelere göre miras bırakanın kayden hiç malik olmadığı taşınmaz bakımından muris muvazaası hükümleri uygulanamaz.(Y.1.HD 2014/7816- 17199 sayılı kararı). Çekişme konusu, İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, Çırpıcı Mah., 2707 ada, 46 parsel sayılı arsa vasıflı kat irtifakı kurulu taşınmaz üzerindeki daire vasıflı 3 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın dava dışı Hilal Gayrimenkul......
Damadın borçlarının muris tarafından davacıların murisinden alınan para ile ödendiği, bu nedenle murisin de malvarlığını davacıların murisi olan oğluna bıraktığı yönlü tanık beyanlarına itibar edilmemiştir” gerekçesi ile davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Veraset belgelerine göre; davacılar-karşı davalılar vaadi kabul eden ...'ın mirasçıları olup, ... aynı zamanda davalı-karşı davacı ile birlikte taşınmazı satmayı vaad eden ...'ın mirasçıları konumundadır. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür.Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Diğer taraftan, murisin yeğeni olan davacının yasal mirasçılığı veraset ilamı ile sabit olup, muris muvazaasına dayalı dava bakımından dava ehliyetinin bulunduğu da açıktır. Hâl böyle olunca, muris muvazaası yönünden gerekli araştırma ve değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi yerine, davanın “tenkis” davası gibi nitelendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ALACAK Yanlar arasında görülen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde, temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; mahkemece yazılan kararda, dosyaya toplanan belgeler ve delillerin açıklanması dışında kararın bir gerekçe içerdiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Anayasanın 141. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 s....
Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davacı tarafından dava konusu 971 ve 2019 parsel sayılı taşınmazların muris tarafından davalı ...’e devredilmesi nedeniyle davalıdan muris muvazaasına dayalı tazminat istendiği, terekeye yönelik haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası davalarının zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceği, ne var ki mahkemece bu husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile anılan taşınmazlar yönünden de tenkis istendiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreden reddedilmesi hatalıdır. Hal böyle olunca, dava konusu 971 ve 2019 parsel sayılı taşınmazların muris tarafından davalı ...’a devrinin muvazaalı olup olmadığının araştırılması, taraf delillerinin toplanması, murisin iradesinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....