Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki munzam zarar davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacının, iflas masasına bildirdiği 13.230.000.-TL. alacağı ödeme tarihine kadar işleyen faiziyle birlikte ödenmiştir. Davacı yapılan ödemenin yeterli olmadığını, taraflar arasındaki alacağa konu taşınmazın dava tarihindeki değerinin 100.000.000.000.-TL. olduğunu ileri sürerek 25.000.000.000.-TL. munzam zarar talep etmiştir. İflas masasından tatmin edilebilecek alacaklar iflas alacakları ve masa borçlarıdır. İflas alacakları iflas tarihi itibariyle doğmuş olan alacaklardır. Munzam zarar alacağı iflastan sonra oluştuğudur. İflas masasından tahsili istenemez....
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce Sigorta Tahkim başvurusunda verilen kesin hükme istinaden müvekkili tarafından davacı tarafa ödeme yapıldığını, poliçeden kaynaklı başkaca sorumluluklarının bulunmadığını, munzam zararın istenmesi için öncelikle alacaklının faiz talebi olması gerektiğini, sigorta sözleşmesinden kaynaklı munzam zarar talepleri Sigortacılık Kanunu kapsamında tahkim yargılamasına konu edilemediğini, munzam zarar temerrüt tarihinden fiili ödeme tarihine kadarki dönemi kapsayacağını, tahkim yargılaması öncesinde ödeme yapılamaması müvekkilinin değil davacının kusuruna dayandığını, aracın onarımı veya değer kaybı hususunda müvekkili şirkete gerekli ihbarların yapılmaması nedeniyle kendilerine aracı inceleme ve hasarı tespit edebilme imkanı tanınmadığını, munzam zarara ilişkin olarak davacının Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde aleyhlerine başlattığı ve henüz sonuçlanmış olan ilk munzam zarar dosyasında bu talep yönünden müvekkili şirket lehine karar...
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce -------- verilen kesin hükme istinaden müvekkili tarafından davacı tarafa ödeme yapıldığını, poliçeden kaynaklı başkaca sorumluluklarının bulunmadığını, munzam zararın istenmesi için öncelikle alacaklının faiz talebi olması gerektiğini, sigorta sözleşmesinden kaynaklı munzam zarar talepleri ------ kapsamında tahkim yargılamasına konu edilemediğini, munzam zarar temerrüt tarihinden fiili ödeme tarihine kadarki dönemi kapsayacağını, tahkim yargılaması öncesinde ödeme yapılamaması müvekkilinin değil davacının kusuruna dayandığını, aracın onarımı veya değer kaybı hususunda müvekkili şirkete gerekli ihbarların yapılmaması nedeniyle kendilerine aracı inceleme ve hasarı tespit edebilme imkanı tanınmadığını, munzam zarara ilişkin olarak davacının ------ nezdinde aleyhlerine başlattığı ve henüz sonuçlanmış olan ilk munzam zarar dosyasında bu talep yönünden müvekkili şirket lehine karar verildiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere davacı...
Ancak mahkemece, hesaplanan tutardan 818 sayılı BK'nın 42 ve 43. maddeleri uyarınca, davalının kusurlu olması nedeniyle indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de Dairemizin yerleşmiş kararları gereğince zararın meydana gelmesinde zararın meydana geldiği tarih itibariyle ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal ortamın etkisi bulunduğundan ve davacının da bu durumdan etkilenmemesi söz konusu olamayacağından somut olayın özellikleri dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir miktar indirim yapılması gerekirken indirim yapılmaksızın karar verilmesi doğru olmamıştır. ...- Ayrıca mahkemece, borcun ödendiği tarihten dava tarihine kadar faiz hesabı yapılıp munzam zarar miktarına ilave edilerek belirlenen miktar hüküm altına alınmışsa da munzam zarar ödemeyle sona ereceğinden ve mahkemece uyulan Dairemizin bozma ilamında da bu yönde her hangi bir değerlendirme bulunmadığından belirlenen 22.159,51 TL munzam zarar için faiz hesabı yapılarak tespit edilen miktarın munzam zarara eklenmesi...
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (-----)....
yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.Davacının ZMM sigorta teminatının geç ödenmesinden kaynaklı munzam zarar istemine ilişkin iş bu davada munzam zararın varlığının alacaklı tarafından ispatlanması gerektiği gibi dosyaya sunulan deliller uyarınca davacının munzam zararı tespit edilemediğinden dava reddedilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı vekili, munzam zarar isteğini kamyonu ile çalışamaması nedeniyle uğradığı gelir kaybına dayandırmış ise de sigorta ilişkisinin asıl amacı sigortalı malın aynen yerine konulması olduğundan ayrıca ve daha yükseği kanıtlanmadıkça sigortalının munzam zararının hesabında ayrıca ispatı gerekmeyen ikame değerin esas alınması gerekir. (.... Somut olayda davacı, sigorta bedelini 2010 yılında alsaydı sigortalı malını yerine koyabilecekken 2013 yılında aynı malı hangi bedelle yerine koyabilecek ise aradaki fark davacının somut munzam zararını oluşturmaktadır. Bunun ise ayrıca ispatı gerekmemektedir. Sigorta davalarında ikame değer belirlenmek suretiyle munzam zararın hesaplanması gerekir. Bu nedenle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan karara katılamıyorum....
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; eldeki munzam zarar davasının açıldığı 04/04/2019 tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre olan 04/04/2009 tarihinden önceki munzam zarar kaleminin zamanaşımına uğradığını, bakiyesi yönünden ise munzam zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davacının iddiası muhtemel kâr kaybına ve farz edilen gelire ilişkin talebinin munzam zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacı yanca, munzam zarar teşkil ettiği belirtilen arabanın alınması veya birikimin başka bir bankaya yatırılarak tasarruf edileceği hususunda dosyaya somut delil sunulmadığı gibi bankaya yatırılan paranın başka bir bankaya yatırılarak değerlendirileceği iddiasının somut ispat vasıtası olarak dikkate alınmasının da mümkün olmadığı (Yargıtay 11....
Dava tarihinde yürürlükte bulanan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 105. maddesi “Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir.” hükmünü haiz olup, munzam zarar yükümlülüğü, asıl borç ve temerrüt faizi ödeme yükümlülüğünden farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan ve asıl borcun ifasına kadar geçen zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar borcunun hukuki nedeni asıl alacağın temerrüde uğramasıdır. Alacağın temerrüde uğraması, esas alacağın kaynaklandığı hukuki işlem ve olaydan ayrı ve farklı bir hukuki sebep teşkil etmektedir. Munzam zarara dayalı talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır....