Mahkememizce, taraf delilleri toplanarak var ise munzam zarar miktarının tespiti amacıyla bilirkişi raporu alınmıştır....
aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar taleplerine ilişkin işbu davayı açma zorunluluğu olduğunu, kazanın çift taraflı olduğu karşı yanın kusurlu olduğu dikkate alındığında sigortalısının kusurlu bulunduğu, müvekkili olan davacının ise kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında müvekkil olan davacıyı zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmadığını, taraflarınca 21/05/2021 tarihinde ---- sayılı dosyası ile Hasar Tazminatı talep edilmiş, başvuranın talebinin kabulüne dair karar verildiğini, müvekkilinin alacağını 10/08/2021 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, Müvekkilin davalıdan talep ettiği Hasar Tazminatı talebi temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün de aynı olmayacağını ve müvekkili olan davacının zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen faizi ile müvekkili olan davacının zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını ileri sürerek, HMK 107....
Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup bu süre dışında kalan zarar bölümünün ise zamanaşımına uğradığı, dolayısıyla eldeki munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre nazara alınarak bu dönem için davacı alacaklının maruz kaldığı zarar miktarından, elde ettiği faiz gelirinin mahsubu gerektiği, dosya içeriğine uygun 25.02.2015 günlü bilirkişi ek raporunda mütalaa edildiği üzere dava konusu dönemde davacının hesaplanan munzam zarar tutarının, aynı dönemde elde edilen temerrüt faizinden daha az olduğu, sonuç olarak davacının talep edebileceği munzam zarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A....
Feri Müdahil OYAK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının muhtemel kar ya da farz edilen gelir gibi somut olay gerçekliğine dayanmayan birtakım tespitlerin kapsamında talep ettiği munzam zarar iddiasının gerçekliğe dayanmadığını, munzam zarar iddiasını dayandırdığı asıl alacak iddiasını daha öncesinde açmış olduğu davasında mahkeme tarafından belirlenen en yüksek orandaki faizi ile birlikte tahsil ettiğini, davacının başkaca munzam zarar iddiasında bulunmadığını, müvekkili kurumun davalı bankanın borçlarını üstlenmediğini, davanın asıl muhatap olan TMSF'ye tevcih edilmesini, bu talebinin kabul edilmemesi halinde ileride müvekkili kurumun hak kaybına ve zarara uğramasını önlemek üzere davaya davacı yan yanında feri müdahil olarak katılmasını bildirilerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İncelenen dosyada, davacının munzam zarar alacağına yönelik talebi tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel iadesine yönelik açmış olduğu davada hükmedilen miktarın taşınmazın rayiç değerinden düşük olduğu iddiasına dayanarak munzam zararın oluştuğunu iddia ettiği görülmüştür. Dosyada toplanan deliller munzam zararın şartları birlikte değerlendirildiğinde, şartları oluşmayan munzam zarar yönünden kurulan hükümde bir aykırılık bulunmamaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; başvuru sahibine ait aracın ticari değil, hususi kullanıma tashih edilmiş bir araç olduğunu, bu sebeple davanın bir ticari dava niteliği taşınmadığını, HMK madde 2 hükmü uyarınca davada Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğunu, davanın mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibinin munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edemediğini, munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, oysaki Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak...
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; başvuru sahibine ait aracın ticari değil, hususi kullanıma tashih edilmiş bir araç olduğunu, bu sebeple davanın bir ticari dava niteliği taşınmadığını, HMK madde 2 hükmü uyarınca davada Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğunu, davanın mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibinin munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edemediğini, munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, oysaki Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak...
Davacı vekili 10/11/2023 tarihli bedel artırım dilekçesi ile aşkın zarara ilişkin taleplerini 31.473,04 TL artırarak 32.473,04 TL ye çıkarmıştır. İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; DELİLLERİN DEĞERLENDİLİMESİ VE GEREKÇE: Taraflar arasındaki ihtilaf; tarım makinası satışından kaynaklanan alacağın zamanında ödenmemesinden kaynaklanan davacının iddia ettiği maddi zarara istinaden yeniden değerleme yapılarak tanzim edilen faturaya ilişkin alacaktan ibarettir. Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....
sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar oluştuğunu, taraflarınca 30/07/2021 tarihinde ------sayılı dosyası ile hasar tazminatı talep edilmiş dosya ----- numarasıyla karar verildiğini, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla borçluyu temerrüde düşürmüş ancak alacağını tahkim yargılaması devam ederken 01/12/2021 tarihinde tahsil ettiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği hasar tazminat bedelinin temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücü de aynı olmayacağını ve müvekkilim zarara uğrayacağını, tahsil edilen faizi ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, aşkın zararın Türk Borçlar Kanunu'nun 122/1. maddesinde düzenlendiğini, tüm bu nedenlerle HMK 107....
aşkın zarar talebimize ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini talep etmiştir....