CEVAP Davalı, tenkis davasının 20 yılı aşkın bir süre ile devam etmesinde ve davacının uğradığını iddia ettiği munzam zararın (şayet varsa) meydana gelmesinde kendisine yüklenebilecek hiçbir kusurun mevcut olmadığını, davanın 25 yılı aşkın bir süre ile uzamış olmasına davacının önü ardı kesilmeyen isteklerinin karşılanması amacıyla yapılan incelemelerin neden olduğunu, davacının tenkis alacağının son bilirkişi raporunun I. Bölümünde doğru olarak hesaplandığını ve bunun da 3.078,00 TL olduğu belirlenip buna göre karar verildiğini ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, davacının tenkis hükmünü İstanbul 10. İcra Dairesinin 2013/8933 Esas sayılı dosyası ile icraya koyduğunu ve alacağını tahsil ettiğini, davacının munzam zararını hükmün kesinleşmesi ile değil, o davanın derdest olduğu 2000 yıllarında bildiğini, dolayısıyla kesin hüküm ve zamanaşımı itirazları bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 9....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/11/2021 NUMARASI : 2021/219 ESAS- 2021/523 KARAR DAVA KONUSU : Kamulaştırma Bedelinin Geç Ödenmesinden Kaynaklanan Munzam Zarar Nedeniyle Tazminat KARAR : Yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerin Van ili Özalp ilçesi Seydibey mahallesi 400 parsel numaralı taşınmazına davalı kurumun kamulaştırmasız el atması sebebi ile Özalp Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/482 Esas sayılı dosyasında DSİ ye karşı dava açtıklarını, yargılamanın uzun sürdüğünü, yasal faizin zararlarını karşılamadığını, müvekkilinin tazminatı zamanında alması halinde ticari işlerde kullanacağını belirterek BK 122/1 maddesi gereği aşkın-munzam zararın tazminini talep etmiştir....
, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle zarar talebine ilişkin davayı açma zaruretinin doğduğunu, HMK 107....
bu hali ile munzam zararın oluşmasının mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Davacı; para alacağını zamanında tahsil etmesi halinde ne şekilde kullanacağını, paranın zamanında verilmemesi nedeniyle faiz dışında ne gibi maddi zararlarının oluştuğunu; somut delilerle ispat edemediğinden munzam zarar istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Uyuşmazlık; Davacının, davalı şirketten kullandığı kredi kapsamında 18.01.2013 tarihinde davalı yana kredi kapatma komisyonunu olarak ödediği haksız bedelin 02.01.2023 tarihinde faiziyle iade edilmesi nedeniyle, faizle karşılanmayan munzam zararın bulunup bulunmadığı, miktarının ne olduğu hususundadır.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Munzam zarar istemine ilişkindir. ----- sayılı takip dosyası ----- üzerinden celp edilmiştir. Hasar dosyası celp edilmiştir. Davaya konu araçların tramer kayıtları ------ celp edilmiştir. ------ sayılı dosyasının bir sureti celp edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Munzam zarar istemine ilişkindir. ----- sayılı takip dosyası ----- üzerinden celp edilmiştir. Hasar dosyası celp edilmiştir. Davaya konu araçların tramer kayıtları ------ celp edilmiştir. ------ sayılı dosyasının bir sureti celp edilmiştir....
BK m.83/3'ün tanımış olduğu seçimlik haktan fiili ödeme (tahsil) günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini tercih etseydi, kural olarak, kur farkı, yani munzam zararının kalmamasını sağlayabilecekken, vade günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini tercih ettiğinden, doktrin ve Yargıtay içtihatları karşısında, aradaki kur farkını artık munzam zarar olarak talep edemeyeceği rapor edilmiş olup, bilirkişi raporunun bu yönleriyle gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte bulunması sebebiyle yeniden rapor alınması cihetine gidilmeyerek, her ne kadar davacı tarafça munzam zarara dayalı alacak talebinde bulunulmuş ise de, davacı tarafın, BK 83.maddesi uyarınca seçimlik hakkını TL olarak kullanmasına bağlı olarak, davacının munzam zarar alacağı doğmadığı, bu hali ile davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla, belirtilen gerekçelerle zarar hesabı olabileceğine dair sunulan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek, sübut bulmayan davanın reddine karar vermek...
Davalı vekili; önceki dosyaya ilişkin davacının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tapu iptal ve tescili, olmadığı takdirde alacak tahsili şeklindeki talebinin belirsiz, yargılamaya muhtaç ve likit alacak olmadığını, müvekkilinin hukuki yargılanma hakkını kullandığını, yargılamaya muhtaç hukuki uyuşmazlığın Mahkeme tarafından çözümünün gecikmesinin müvekkiline kusur olarak yüklenemeyeceğini, bu nedenle temerrüt oluşmadığını, munzam zarar belirlemesi yapılırken, alacaklının fiilen yaptığı iş ve faaliyet alanının, ileri sürülen zararın oluştuğuna ilişkin iddia ile somut olarak örtüşüp örtüşmediğinin, davacının geçmişte yaptığı tasarrufların, yatırımların, daha önceki ticari kazançlarının nasıl değerlendirildiğinin davacının kendine özgü somut durumuna bakılarak tespit edilmesi gerektiğini, soyut iddiaya göre hesaplama yapılamayacağını, davacının munzam zarar isteyebilmesi için öncelikle temerrüt faizini aşan zararının varlığını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet...