Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. --------- karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....
Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. --------- karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....
ile talep edilen zarar arasındaki illiyet bağını gösteren herhangi bir delil sunmadığından HMK m. 190 gereğince ispat yükü üzerinde bulunanın iddiasını ispatlayamadığını, dosya muhteviyatının incelenmesi neticesinde davacının bu yönde herhangi bir zarara uğradığına dair ispati belge sunmadığı gibi varsayımsal ve sadece mevcut ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek talepte bulunduğunu, ne var ki munzam zarar karşılığı olarak da bilinen aşkın zarar talebinin öncelikle davacı tarafından somut olarak ispat edilmesi gerektiğini, diğer taraftan davacı tarafından zamanında tahsil edilmiş olsaydı herhangi bir gelir elde edip etmeyeceği veya zamanında tahsil edememesi nedeniyle kâr/zarar oluşup oluşmayacağının da belirsiz olduğunu, Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, yüksek enflasyon munzam zararın varlığı için yeterli olmadığını, başka...
Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar şeklinde tanımlanabilir. BK 105. kaynağı ne olursa olsun, temerrüt faiz yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir. Borcun dayanağı haksız fiil, sözleşme, nedensiz zenginleşme, kanun, vekâletsiz iş görme olabilir. Bu bağlamda hemen belirtelim ki, munzam zarar borcunun hukuki sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuki aykırılıktır. O nedenle, borçlunun munzam zararı tazmin yükümlülüğü (BK 105), asıl borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur....
ile talep edilen zarar arasındaki illiyet bağını gösteren herhangi bir delil sunmadığından HMK m. 190 gereğince ispat yükü üzerinde bulunanın iddiasını ispatlayamadığını, dosya muhteviyatının incelenmesi neticesinde davacının bu yönde herhangi bir zarara uğradığına dair ispati belge sunmadığı gibi varsayımsal ve sadece mevcut ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek talepte bulunduğunu, ne var ki munzam zarar karşılığı olarak da bilinen aşkın zarar talebinin öncelikle davacı tarafından somut olarak ispat edilmesi gerektiğini, diğer taraftan davacı tarafından zamanında tahsil edilmiş olsaydı herhangi bir gelir elde edip etmeyeceği veya zamanında tahsil edememesi nedeniyle kâr/zarar oluşup oluşmayacağının da belirsiz olduğunu, Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, yüksek enflasyon munzam zararın varlığı için yeterli olmadığını, başka...
İhbar olunan TMSF vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu talep nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının talep etmiş olduğu munzam zararın (aşkın zarar) gerçekleşebilmesi için Borçlar Kanunu'nun 122. maddesinde (eski 105. madde) düzenlenmiş olan unsurların somut olayda gerçekleşmediğini, davacının iddia ettiği zarar ve miktarının kanıtlanmadığını ve dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın görevsiz mahkemede ikame olduğunu, huzurdaki davanın mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97.maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibini munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın munzam zararının somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edememekte munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, Yargıtay'ın istikrarlı kararlarının munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb....
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın görevsiz mahkemede ikame olduğunu, huzurdaki davanın mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97.maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibini munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın munzam zararının somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edememekte munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, Yargıtay'ın istikrarlı kararlarının munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb....
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın görevsiz mahkemede ikame olduğunu, huzurdaki davanın mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97.maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibini munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın munzam zararının somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edememekte munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, Yargıtay'ın istikrarlı kararlarının munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb....
Davacı ileri sürdüğü munzam zararını somut olgularla kanıtlamadıkça zarar miktarının saptanması gerçekçi olmayıp varsayımsal kalacaktır.Somut olayda davacı taraf, ıslah beyanı ile enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, aktifinin eridiğini belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, davacı tarafın iddiası bu haliyle, muhtemel kâr kaybına ve farz edilen gelire ilişkin olup, munzam zarar niteliğinde olmadığı gibi, soyut iddia olarak ileri sürülen bu hususlar somut ispat vasıtası olarak dikkate alınması da mümkün olmadığından -------------- zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığı, kendine özgü şekilde açık ve somut bir zararın varlığını ortaya koymadığı, ıslah dilekçesi ile de zararın somutlaştırılmadığı anlaşılmış olup davanın reddine karar verilmiştir....