KAMULAŞTIRMA KANUNU [ Madde 12 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki kamulaştırmasız elatılarak yıkılan muhtesat bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; davalı İl Özel İdare Müdürlüğü yönünden davanın husumetten reddine, müdahil Mustafa hakkında dosyanın işlemden kaldırılmasına, diğer davalının aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Köy Muhtarlığı ve davacı yönünden verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kamulaştırmasız elatılarak yıkılan muhtesat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı İl Özel İdare Müdürlüğü yönünden davanın husumetten reddine, müdahil Mustafa hakkında dosyanın işlemden kaldırılmasına, diğer davalının aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Köy Muhtarlığı ve davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Buna göre; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bina ve ağaçların davalılara ait olduğuna ilişkin mahkeme kararı, tüm paydaşların muvafakatlarını içeren muvafakatnameleri bulunmadığı gibi mahkemece diğer paydaşların tamamı da bu yönde dinlenmemiş olduklarından davalıların payları oranında muhtesat bedeline hükmedilmesi gerekirken bu hususta araştırma ve inceleme yapılıp deliller ortaya konulmadan muhtesat bedelinin tamamının davalılara ödenmesine karar verilmesi, 2-Davalılardan H.. A..'nın tapu kayıt malikleri ile irtibatını gösterir nüfus kaydı, veraset ilamı vs. gibi belgelerin ilgilisinden temin edilip husumet ehliyeti saptanmadan hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan muhtesat bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 5.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 13.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tespit K A R A R Davacı vekili dava konusu parselin üzerindeki muhtesat ile bedelinin tespitini istemiş ve zemin hakkında herhangi bir istek ileri sürülmemiş bulunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yüksek Yargıtay (7.) Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, kamulaştırmasız el atılan muhtesat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan... İl Özel İdaresi vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Ancak dava konusu taşınmazda muhtesat bulunduğu ve hükümde satış bedelinin muhtesat oranları dikkate alınarak dağıtıldığı anlaşıldığından, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin, "...taraflardan hisseleri oranında..." alınmasına karar verilmiş olması ve satışın genel açık arttırma sureti ile yapılacağının kararda gösterilmemiş olması doğru görülmemiştir. Ne var ki bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Somut olaya gelince; taraflarca ileri sürülen muhtesat iddiası tarafların kabulündedir. 11.11.2014 havale tarihli bilirkişi raporundaki tevzi tablosunda muhtesat oranlaması yapılsa da muhtesat oranlaması yanılgıyla paylar üzerinden hesaplanmış, arz ve muhtesatların toplam bedelinin ne kadarının arza ne kadarının muhtesata isabet ettiği yüzdelik (%..) oran kurulmak suretiyle hesaplanmamıştır; hükümde bilirkişi tevzi tablosundan farklı bir oran kurulmuş bilirkişi raporu kararın eki sayılmamıştır. Mahkemece yüzdelik olarak kurulan oran, tavzihle bindelik olarak yanılgılı hale getirilmiştir. Bilirkişiler marifetiyle yukarıda açıklandığı şekilde oran kurulmak suretiyle taşınmazın satış bedelinin dağıtımına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile; yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir....
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhtesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanının tespit edilmesi, muhtesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhtesat iddiasında bulunan davalı ...’a muhtesatın aidiyeti konusunda dava açmak için HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhtesat iddiasını kabul etmesi veya muhtesatın aidiyeti davası açılıp da muhtesatın davalı ...’a aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir....
Bu durumda mahkemece dava konusu parselin satış sonucunda elde edilecek bedelin yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde oran kurularak oranlar dahilinde muhtesat bedelinin muhtesat sahibi paydaşa geri kalan bedelinde tapudaki payları oranında paydaşlara aidiyetine karar verilmesi gerekirken, “muhtesat bedellerinin sahiplerine, arzın ise tapudaki paylara göre paylaştırılmasına” şeklinde infazda güçlük oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
HD.nin 27.09.2017 tarih ve 5835/4799 sk.). Zayi durumunda; keşideci, muhatabı ödemeden men için ihtiyati tedbir kararı alabilir, istirdat davası açabilir veya elinden çıkan çek bedelinin istenilmesi halinde borçlu olmadığının tespitini talep edebilir. Keşidecinin bu yollarla haklarını koruması mümkün olduğundan çek iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı kabul edilir. Somut olayda, zayi olduğu ileri sürülen çekin davacının keşidesinden sonra kargoya verildiği ifade edilmiş ve buna göre keşideci tarafından iptal talebinde bulunulduğu anlaşılmak olmakla, keşideci konumundaki davacının iptal talebinde bulunmasına olanak yoktur (Bkz: Yargıtay 11. HD.nin 05.06.2017 tarih ve 4688/3402 sk.; Ankara BAM 22. HD.nin 26.11.2020 tarih ve 917/1485 sk. ile 30.05.2018 tarih ve 4688/3402 sk.)....