Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı tarafından davalı aleyhine Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/455 esas sayılı dosyası ile muhtesatın aidiyetinin tespiti davası açıldığı, davanın derdest olduğu sabittir. Muhtesatın aidiyetinin tespiti davasında verilecek karar işbu davanın sonucuna etki etmeyecektir. Bu nedenle bekletici mesele yapılmamasında ve sonucunun beklenmemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı tarafından davalı aleyhine açılmış ve derdest muhtesatın aidiyetinin tespiti davası mevcut olmakla davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacının davasının reddine ilişkin yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmediğinden reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1- b/1 maddesi uyarınca esastan reddine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Davacı ..., adına kayıtlı 280 ada ... parselin bir kısmının 280 ada ... parsel sayılı taşınmazda kaldığı, 280 ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde tapuda yazdığı şekilde ambar bulunmayıp kendi yaptığı iki katlı evi bulunduğu ve bu evin alt kat bir odası hariç kendisine ait olduğu ile davalının bu eve girmesini engellediği iddialarına dayanarak tapunun kısmen iptali ve adına tescili ile davalının müdahalesinin önlenmesi ve muhtesat aidiyetinin tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davacının tek bir dava dilekçesiyle müdahalenin men-i, tapu iptali ve tescil ile muhtesat aidiyetinin tespiti istemiyle açtığı davada başvuru harcının her bir talep için ayrı ayrı yatırılmadığı ve bunun dava şartı olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir....

    Bu durumda; muhtesat aidiyetinin tespiti davasının taraflarının davaya dahil edilmesi sağlanıp, Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca tebligat ve ilanlar da yapıldıktan sonra, taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın tespit edilecek kamulaştırma bedelinin, ilerde hak sahipliğini ispat edecek kişiye ödenmek üzere bankaya ...... vadeli hesaba yatırılarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının ...... irad kaydedilmesine, 21/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"........ ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair ............. verilen 12.07.2012 gün ve 343/425 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı dava dilekçesinde, 1, 2, 3 ve 4 sıra numaralı bentlerde yazılı 1, 2, 3 ve 5 nolu bağımsız bölüm niteliğindeki mesken ve dükkanların değerlerini artırıcı nitelikte masraflar yaptığını detaylı biçimde açıklayarak yapılan bu iyileştirmeler karşılığında davalıların haksız olarak zenginleştiklerini belirterek muhtesatın aidiyetinin tespitine, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 45.000,00 TL alacağın (muhtesat bedelinin) davalılardan müştereken ve müteselsilen yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir....

        Dava dilekçesinde idarece kamulaştırılmasına karar verilen muhtesat bedelinin tespiti ile maliklerine ödenmesi, muhtesatların idareye aidiyetinin talep edildiği gözetildiğinde mahkemece işin esasına girilerek, muhtesatın bedeli tespit edilip, tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 26/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre muhdesat aidiyetinin tespiti davalarında, muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin ya da mirasçılarının davada taraf olmaları gerekmektedir. Her ne kadar mahkemece davacıya, taşınmazın diğer maliklerini davaya dahil etmesi için süre verilmiş ve maliklerin davaya dahili sağlanmış ise de ; kural olarak, taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında, husumetin muhdesatın bulunduğu taşınmaz maliki ya da maliklerine yöneltilmesi zorunludur. Hâl böyle olunca;eldeki davanın hasımsız açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, dahili davalılar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmadığından davacının istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK 353/1- b.2 maddesi hükmü gereğince kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zemini tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde bulunan ve kamulaştırmasız el atılan muhtesatın aidiyetinin tespiti ile bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalılar vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, zemini tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde bulunan ve kamulaştırmasız el atılan muhtesatın aidiyetinin tespiti ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zemini tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde bulunan ve kamulaştırmasız el atılan muhtesatın aidiyetinin tespiti ile bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idareler vekillerince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, zemini tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde bulunan ve kamulaştırmasız el atılan muhtesatın aidiyetinin tespiti ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idareler vekillerince temyiz edilmiştir....

              Muhtesat aidiyetinin tespiti davaları muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren kişi veya kişilerle, tapuda malik görünen ve muhtesatın davacı tarafa aidiyetini kabul etmeyen kişiler arasında görülür ve hüküm de ancak davanın gerçek tarafları hakkında verilebilir. Aidiyet tespiti davasında sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için davaya konu edilen muhtesatın kim tarafından, kime ait olmak üzere, bir başka deyişle kimin adına ve hesabına yaptırıldığının duraksamasız belirlenmesi zorunludur. Yine; davaya konu edilen muhdesatın yeni bir yapı vs. meydana getirme niteliğinde olması gerekir. Başka bir ifade ile muhtesat yapılırken emek ve parasal yönden katkıda bulunulması, kendi kullanımına yönelik tadilat iyileştirme vs. yapılması aidiyetin tespitinde önemli olmayıp, muhtesatın kime ait olmak üzere, kimin adına ve hesabına yaptırıldığının belirlenmesi zorunludur....

              Ne var ki, tespit davalarının sonucunda verilecek hükmün infaz olanağının bulunmadığı, bu hükümlerle sadece bir olgunun tespit edilmiş olacağı, henüz yıkılmayan ve bu hali ile kullanılarak yararlanılmaya devam edilen kaçak yapı niteliğindeki muhtesatın da az veya çok bir değerinin, en azından enkaz değerinin bulunacağı, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda taşımazın üzerinde bulunan muhtesatla birlikte satılması halinde bu nitelikteki muhtesat nedeniyle satış bedelinin az veya çok artacağı, kaçak yapı niteliğinde olduğu gerekçesiyle muhtesata değer verilmemesi halinde taşınmazın satışından pay alacak olan diğer taşınmaz maliklerinin kaçak yapı niteliğindeki muhtesat nedeniyle meydana gelecek değer artışından haksız şekilde yararlanacakları ve sebepsiz zenginleşecekleri gözetildiğinde muhtesat aidiyetinin tespitine ilişkin davalarda muhtesatın kaçak yapı olup olmamasının sonuca etkisi bulunmadığının kabulü gerekir....

                UYAP Entegrasyonu