Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Muhtesatların kime ait olduğu hususunda tapu kaydında şerh bulunmasa veya tüm paydaşlar bu konuda ittifak etmese dahi, bu konuyu belirleyen kesinleşmiş bir hüküm bulunması halinde böyle bir kesin hükmün ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemeyi de bağlayacağından muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren paydaşın buna karşı çıkan diğer paydaş veya paydaşları hasım göstererek muhtesat aidiyetinin tespiti davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEBE DAYALI ŞERH İPTALİ İSTEMLİ Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava, tapuda yazılı şerhin terkini istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dosyada davacının muhtesat tespiti ve temliken tescil (tapu iptali ve tescil) olmak üzere iki ayrı talebinin bulunduğu gerekçesiyle, muhtesat tespiti talebi yönünden 2.802,39 TL'yi; tapu iptali ve tescil talebi yönünden, 2.625,66 TL'yi yatırması için davacı vekiline iki haftalık kesin süre verildiği, muhtesat tespiti talebi için hesaplanan peşin harcın süresinde ikmal edilmesi, tapu iptali ve tescil talebi için hesaplanan peşin harcın ise, ikmal edilmediğinin anlaşılması üzerine, karar duruşmasında, muhtesat tespiti talebinin eldeki dosyada tutularak, diğer taleplerin dosyadan tefrik edildiği; aynı duruşmada, davacının muhtesat tespiti talebinde bulunduğu 161 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olmadığı, bu nedenle muhtesat tespiti davasında hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle; davanın usulden reddine karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın aidiyetinin tespiti ile bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın aidiyetinin tespiti ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir....

        Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Hukuki yarar dava koşulu olup muhtesat aidiyeti davalarının dinlenebilmesi için davacı tarafın dava açmakta hukuki yararın bulunması zorunludur. Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma işlemi v.s. dava bulunmadığı takdirde bu dava görülemez....

        Diğer yandan muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Muhtesat aidiyetinin tespiti davaları muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren kişi veya kişilerle, tapuda malik görünen ve muhtesatın davacı tarafa aidiyetini kabul etmeyen kişiler arasında görülür ve hüküm de ancak davanın gerçek tarafları hakkında verilebilir. Aidiyet tespiti davasında sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için davaya konu edilen muhtesatın kim tarafından, kime ait olmak üzere, bir başka deyişle kimin adına ve hesabına yaptırıldığının duraksamasız belirlenmesi zorunludur. Yine; davaya konu edilen muhdesatın yeni bir yapı vs. meydana getirme niteliğinde olması gerekir....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/10/2020 NUMARASI : 2016/358 ESAS, 2020/174 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEPLERE DAYALI -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 16.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 18.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Hukuki yarar dava koşulu olup muhtesat aidiyeti davalarının dinlenebilmesi için davacı tarafın dava açmakta hukuki yararın bulunması zorunludur. Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma işlemi v.s. dava bulunmadığı takdirde bu dava görülemez....

          Çoğun içinde azın da var olduğu kuralı gözönüne alındığında, az yukarıda sözü edilen davada verilen ve kesinleşen hükmün 2977 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın niteliğindeki zeytin ağaçlarının davacı tarafa ait olmadığı, davacının anılan muhtesat niteliğindeki zeytin ağaçları üzerinde hukuken korunması gerekli bir hakkının bulunmadığı yönünde kesin hüküm oluşturduğu kuşkusuzdur. Saptanan bu olgular karşısında açık bir deyişle kesin hüküm karşısında davacının 2977 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesat niteliğindeki zeytin ağaçlarının aidiyetinin tespitini isteyemeyeceği gibi, muhtesatlar nedeniyle de davacının alacak davası açma hakkının bulunduğundan da söz edilmesine hukuken olanak yoktur. Kural olarak, kesin hüküm kamu düzenine ilişkin istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşullarındandır....

            UYAP Entegrasyonu