Somut olaya gelince; dava konusu ... ada ... parsel hakkında derdest bir ortaklığın giderilmesi davası mevcut olmadığından, bu parsel üzerindeki muhdesatın tespiti istemi yönünden davacının hukuki yararı mevcut değildir. Mahkemece, anılan taşınmaz üzerindeki muhdesatın tespiti talebi yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. 3-) Dava konusu 87 ada 95 parsel üzerindeki 2 adet dairenin aidiyetinin tespitine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere göre, çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi, kal ve verilen zararın tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: El atmanın önlenmesi ve kal isteminin reddine, verilen zararın Tahsili talebinin ise kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, el atmanın önlenmesi, kal ve verilen zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, el atmanın önlenmesi ve kal isteminin reddine, zarar bedelinin tahsili talebinin ise kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arazi niteliğindeki taşınmaza çukur açılmak suretiyle el atıldığı, ancak henüz direk dikilip, nakil hattının oluşturulmadığı anlaşılmıştır....
Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku'nda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, 3665 ada 6, 7, 8, 9 ve 10 nolu parseller üzerinde 4 blok halinde inşa edildiği dosya kapsamından anlaşılan sitedeki B blok 4. kat 8 nolu dairenin maliki olduğundan bahisle muhdesatın aidiyetinin tespitini istemiştir. Davalılar vekili, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile B blok 4. kat 8 nolu dairenin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edildikten sonra davacı vekili 10.03.2017 tarihli dilekçe ile davadan feragat etmiştir. HMK'nun 310. maddesine göre davadan feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir....
Davalı, çekişmeli taşınmazların ortak muristen kaldığını ve 02/04/2010 tarihli Mahkeme kararı ile paylı mülkiyete geçildiğini, ecrimisil istenebilmesi için intifadan men edilmesi gerektiğini, davacıların bu konuda herhangi bir bildiriminin olmadığını bu nedenle ecrimisil istenemeyeceğini, el atmanın önlenmesi isteği yönünden ise; dava konusu taşınmazların paydaşlar arasında taksim edildiğini ve payına isabet eden bölümleri kullandığını, davacıların payına haksız el atmanın olmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur....
davalının, davacıların murisi Mustafa Tutal'ın da iş bu taşınmazda hissesinin olduğunu zannederek ve davalının rıza ve onay göstermesi, tarlanın bu kısmının kendilerine ait olduğu yönünde davalının yanıltması sonucu çorak araziyi imar ederek verimli bir tarla ve bahçe haline getirdiklerini, davacılar ve murisinin söz konusu çorak arazide hissedar olduklarını zannederek hareket ettiklerini, davalının müvekkillerin murisi Mustafa Tutal'ı yanıltması, zımni onay ve sonrasında açık muvafakatte bulunması, davacıların ve murislerinin taşınmazı imar etmesinden, ceviz ağacı ve meyve ağaçları dikmesinden sonra kötüniyetli olarak tarlanın kendisine ait olduğunu, taşınmazda davacıların hissesinin bulunmadığını ileri sürerek taşınmazı kendisine terk etmelerini istemesinin iyiniyet ve dürüstlük kaidesine aykırı olduğunu, davalının haksız ve kötüniyetli olarak el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açtığını ve bu davanın halen derdest olduğunu, eldeki dava ile bu dosya arasında fiili ve hukuki irtibat...
Bunlardan bazılarını; malikin, malik olduğu taşınmaza karşı yapılan el atmanın önlenmesi için açılan dava, malikin sahip olduğu malı haksız olarak elinde bulunduran ya da ona saldıran kişiye karşı açılan el atmanın önlenmesi davası, malikin maliki olduğu şeyin doğal ürünlerine karşı yapılmış olan el atmanın önlenmesine karşı açılan dava, malikin karşılaşabileceği sınır tecavüzlerine karşı açabileceği el atmanın önlenmesi davası, malikin arazi kayması nedeniyle vaki el atmalara karşı açabileceği dava, malikin zilyetliğe saldırı olması nedeniyle açabileceği dava ve malikin geçit hakkı sebebiyle el atmalara karşı açabileceği dava, şekilde sıralayabiliriz. Davaların isimleri farklı olsa da hepsinin açılmasının ortak nedeni haksız el atmanın ve tecavüzün ortadan kaldırılmasıdır ve böylece malikin mülkiyet hakkının muhafaza edilmesidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun .... maddesi uyarınca zemini Hazineye ait taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma bedelinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun .... maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davacı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor uyarınca hesaplanan ecrimisilin davalı idareden tahsili ile taşınmaza el atmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Bu bağlamda öncelikle bilirkişilerden taşınmazın ne kadarının hafriyatla kaplandığının, kalıcı nitelikte olup olmadığının, tarımsal faaliyete nasıl ve ne oranda engel teşkil ettiğinin gerekçeleriyle ve denetime elverişli şekilde belirlenmesi, kot farkının yol yapım çalışmalarından önce de olup olmadığının geçmiş yıllara ait uydu görüntüleri vb.kanıtlarla raporda irdelenmesi, kot farkının yol yapımıyla oluşmadığı ve el atmanın kalıcı nitelik taşımadığının tespiti halinde eski hale getirilmesi için tazminat miktarının bilimsel yöntemlerle belirlenmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru olmamıştır....