Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, kadastro çalışması yapılan taşınmazlarda, tutanakların askıya çıkarıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde kadastro mahkemesinde açılan davalarda veya bu süre içinde dava açılmamış tutanak kesinleşmişse, Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan öncesi nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılacak davada muhdesatın arzdan ayrı olarak beyanlar hanesine yazılması istenebilir. Bir başka anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak, genel mahkemelerde açılan davada, Kadastro Kanununun 19/II. maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi dava edilemez....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin tespiti ... ile ... aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu ... İlçesi Gürecülü Mahallesi ... ada-... nolu parselde bulunan muhdesatın birinci katının (zemin üzeri) tamamen vekil eden tarafından yaptırıldığını ve söz konusu muhdesatın müvekkile aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir....

      Mahkemece davacının aidiyetinin tespitini istediği muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmaz hakkında kamulaştırma ile ilgili kayıt ve belgeler ile kamulaştırma haritası ve ayrıca 41 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanak ve dayanaklarının dosya arasına alınmadan sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi mümkün değildir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın aidiyetinin tespiti ... ile ... aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair Tavas Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.06.2013 gün ve 20/277 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, hakkında ortaklığın giderilmesi davası açılan dava konusu 3279 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki betonarme inşaatın kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek muhdesatın tarafına aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının, vekil edeninin yurt dışında olmasından faydalanarak ve kötü niyetli davranarak inşaata başladığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

        Kadastro tespitinden önce yapılan muhtesatlar yönünden, 3402 sayılı Kadastro 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre geçerlidir. Davacı, kadastro tespitinden önce yaptığı muhtesatlar için, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren on yıllık süre içerisinde genel mahkemelerde dava açabilir ve bu süre kamu düzenine ilişkin olup olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin geçtiği, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da kendiliğinden dikkate alınır. Taşınmaz üzerine daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması, bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp, mevcut muhdesatın daha kullanılır hale gelmesini, bir başka deyişle muhtesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işlerdir. Bu işler için harcanan giderler de muhdesatın değerini artıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir....

        Somut olayda; davacının davaya konu taşınmazlar üzerindeki muhdesatları, babasının 1960'lı yıllarda diktiğini beyan ettiği, taşınmazlara ait kadastro tutanakları incelendiğinde kadastro tespit tutanaklarının 12/05/1993 tarihinde kesinleştiği, tutanakta muhdesatlara ait herhangi bir şerh bulunmadığı, davanın ise 21/03/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu izah edilen nedenlerle davanın on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı sabit olduğundan, davaya konu taşınmazın muhdesatın aidiyetinin tespiti davasına konu olamayacağı anlaşılmakla, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        MAHKEME KARARI Kavak Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/12/2019 tarihli ve 2018/36 E. 2019/264 K. sayılı kararıyla; muhdesatın tespiti davalarında, muhdesatın kimin adına ve kim tarafından yapıldığının duraksamaksınız belirlenmesi gerektiği, alınan beyanlarda her ne kadar ... tarafından yapıldığı belirtilmiş ise de kimin adına ve hesabına yapıldığının kesin olarak belirlenemediği, kadastro tespitinin 1991 yılında  yapıldığı,  inşaat bilirkişi raporunda binanın 40-45  yaşlarında olduğunun belirtilmiş olması nedeniyle kadastro öncesinde meydana getirildiğinin anlaşıldığı, bu durumda Kadastro Kanunu'nun 19 ve 12/3  maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1....

          MAHKEME KARARI Kavak Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/12/2019 tarihli ve 2018/36 E. 2019/264 K. sayılı kararıyla; muhdesatın tespiti davalarında, muhdesatın kimin adına ve kim tarafından yapıldığının duraksamaksınız belirlenmesi gerektiği, alınan beyanlarda her ne kadar ... tarafından yapıldığı belirtilmiş ise de kimin adına ve hesabına yapıldığının kesin olarak belirlenemediği, kadastro tespitinin 1991 yılında  yapıldığı,  inşaat bilirkişi raporunda binanın 40-45  yaşlarında olduğunun belirtilmiş olması nedeniyle kadastro öncesinde meydana getirildiğinin anlaşıldığı, bu durumda Kadastro Kanunu'nun 19 ve 12/3  maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1....

            Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez.Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir....

              "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmiş olup, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla; dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği kuşkusuzdur....

                UYAP Entegrasyonu