Davalılar ... ve ..., dava konusu 217 ada 22 parsel sayılı taşınmaz üzerinde murisleri Rahmi Genç’e ait muhdesat olduğunu, davalı ..., aynı taşınmaz üzerinde kendisine ait muhdesat olduğunu beyan ederek muhdesat iddiasında bulunmuş; davalı ... ise, dava konusu 225 parsel sayılı taşınmazın fiilen mezarlık olarak kullanıldığını belirterek bu taşınmaz yönünden davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2012/15161 E-15069 K. sayılı ilamı ile, kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; dava konusu ... ada ... no’lu parsel üzerinde bir adet bina bulunduğu ve bu binanın davalıların miras bırakanına ait olduğu konusunda çekişme bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece yukarıdaki esaslar dairesinde muhdesat bedelinin ayrı ayrı arza oranı bulunarak muhtesata isabet eden kısmın muhdesat sahibine kalan satış bedelinin ise paydaşlara tapu kaydındaki paylarına göre dağıtımına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde bina bedelinin bina sahibine verilmesine karar vermek suretiyle infazda duraksama yaratacak şekilde hükmün kurulması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Ayrıca, muhdesat oranı yapılmasının temel nedeni, muhdesatın taşınmazın tamamına kattığı değerinin hesaplanıp, bulunan oranda muhdesat sahibinin hakkının verilmesidir. Somut olaya gelince; her ne kadar mahkemece davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; muhdesat hesaplamasında sadece muhdesatın değerinin göz önüne alınması gerekirken muhdesata yapılan tamirat, tadilat gibi iyileştime masraflarının göz önüne alınarak muhdesat oranın hesaplanması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu, 117 Ada 13 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, ''parsel üzerindeki kargir iki katlı ev parsel maliklerinden ...'e aittir'' şerhi bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece yukarıda değinilen ilkeler uyarınca bilirkişiler tarafından hazırlanan 11.12.2013 tarihli rapordaki oran esas alınarak muhdesat bedelinin muhdesat sahibi davacı ...'e, geri kalanının tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 09.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; Mahkemece, ... ada ... nolu parselin satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine ve satış bedelinin 18.05.2011 havale tarihli ek bilirkişi raporunu dikkate alınarak payları oranında paydaşlara dağıtılmasına şeklinde hüküm kurulmuştur.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda oran kurulmadığı görülmektedir. Bu durumda Mahkemece yukarıdaki esaslar dairesinde muhdesat bedellerinin ayrı ayrı oranı bulunarak muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahiplerine, kalan satış bedelinin ise paydaşlara tapu kaydındaki paylarına göre dağıtımına karar vermek gerekirken, infazda duraksama yaratacak biçimde oran kurulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporları taraflara tebliğe çıkarılmamış, tarafların savunma hakları kısıtlanmıştır. Mahkemece, yukarıda değinilen ilkelere göre inceleme ve araştırma yapılmalı, dava konusu 160 ada 5 ve 6 parseller üzerinde bulunan toplam 15 adet binada ileri sürülen muhdesat iddiaları gözönüne alınmalı, muhdesat iddialarının da değerlendirildiği usulüne uygun bilirkişi raporu alındıktan ve usulüne uygun olarak tebliğ edildikten sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazlar üzerinde fındık ağaçları ve bina bulunduğu, yerinde yapılan keşif sonucu bina ve ağaçların Halil Kaynak'a ait olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece, tapuda paydaş olmayan muhdesat sahibi Halil Kaynak'a satış bedelinden oran kurulmak sureti ile pay verilmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere taşınmazda paydaş ya da ortak olmayan muhdesat sahibi üçüncü kişiye satış bedelinden pay verilmesi mümkün olmadığı halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 09.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir. Olayımıza gelince; dava konusu ... nolu parsel üzerinde bulunan ve taraflar arasında davalılardan ...'e ait olduğu konusunda ittifak bulunan yığma samanlık niteliğindeki muhdesatın değeri belirlenmiş, ancak oranlama yapılmamıştır. Muhdesat bedeli ile arz bedeli ayrı, ayrı belirlenip oranlama yapılarak satışına karar verilmesi gerekirken, taşınmazdaki muhdesatın değeri belirlenmesine rağmen oranlama yapılmadan satış kararı verilmiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş yukarıda açıklandığı gibi oran kurularak muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, arza isabet eden kısmın ise payları oranında paydaşlara dağıtılması gerekirken bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....
a ait muhdesat bulunduğunu ve bu konunun çözülmeden açılan davanın kabulünün mümkün olmadığını savunmuştur. Muhdesat sahibi ...'ın davaya müdahale isteği, taşınmazın paydaşı olmadığı ve bu nedenle muhdesat bedelinin dağıtılmasında pay verilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... Belediyesi vekili ve üçüncü kişi ... vekili temyiz etmiştir. 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 69/1. maddesi gereğince, hüküm taraflar hakkında verileceğinden ve üçüncü kişi ...'in davanın tarafı olmadığı için hükmü temyiz etme yetkisi bulunmadığından vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir. 2-Davalı ... Belediyesi vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; ortaklığın satış yoluyla giderilmesi yönünde ve muhdesatın davacı ...’a ait olduğu kabul edilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, hüküm fıkrasında muhdesata isabet eden kısmın oranının yüzde olarak gösterilmesi yerine, belirsiz ifadeler kullanılmak suretiyle infaza elverişli olmayan biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir....