Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; hükme esas alınan 13.03.2017 havale tarihli ek bilirkişi raporunda dava konusu 252 ada 19 parselde paydaş olmayan, davada taraf olmadığı gibi muhdesat iddiası da bulunmayan Yahya Barcın lehine muhdesat oranlaması yapıldığı ve pay verildiği görülmüştür. Adı geçen kişinin bu hususta herhangi bir talebi de bulunmamaktadır. Taşınmazda paydaş olmayan 3. kişi lehine muhdesat oranlaması yapılıp pay verilemeyeceğinden bilirkişiden ek rapor alınarak yeniden hesaplanacak muhdesat oranlamasına göre hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; Dairemizce, karar daha önce muhdesat arz oranı kurulması gerektiğinden bahisle bozulduğu mahkemece de bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan ek raporda, muhdesat ve arz değeri toplanarak paydaşlara pay verilmiştir....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; muhdesat oranının yukarıda değinilen ilkelere göre kurulması gerekirken, bilirkişi tarafından yanılgılı olarak kurulan orana göre karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 09.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: muhtesat iddiaları yönünden hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, mahkemece taşınmaz başında yapılan 17.12.2020 tarihli keşifte, taşınmaz üzerinde bulunan ev ve bir kısım ağaçlar yönünden muhdesat iddiasında bulunduklarını, keşif sırasında hazır bulunan davalılar T6 ve T9 muhdesat iddialarını kabul ettiklerini beyan ettiklerini, mahkeme dosyasında ise davalılara muhdesat iddialarına ilişkin dava açmaları için süre verildiğini, verilen kesin süre içerisinde davalılarca muhdesatlar yönünden dava açılmadığını, davacı müvekkiline muhdesat iddiası yönünden dava açması için süre verilmediğini, bu durumun duruşma tutanakları ile de sabit olduğunu, hal böyle olunca, keşif esnasında bir kısım davalıların muhdesat iddiasını kabul etmesi nedeniyle, iddia ettikleri muhdesatların gerekçeli kararda, davacı müvekkili adına olduğunun kabul edileceği düşünülmesine rağmen, kararda muhdesatlar ile ilgili bir hüküm kurulmadığını, müvekkilinin muhdesat...
Kişiye muhdesat bedeli verilemeyeceği, muhdesat sahibi ölü ise mirasçıları tapuda malik ise mirasçılarına muhdesat bedeli verileceği de gözetilerek), muhdesat iddiası bulunan istinaf eden davalılar yönünden; yukarıda açıklandığı gibi araştırma yapılması, gerekirse bu davalılara dava açması için kesin süre verilmesi, verilen sürede dava açılırsa sonucunun beklenmesi, -Tapu maliki olmayan Hüseyin Savacı lehine muhdesat bedeline hükmedilmesi, muhdesat bedeli verilen Ramazan Yeşilyurt7 un kim olduğunun anlaşılamaması, muhdesat bedelinin davalıya veya haleflerine ödenmesi şeklinde infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi hususları da hatalıdır. Tüm bu açıklanan hususlara göre davalı T21 ve diğerleri vekilinin istinaf başvurusun kabulü ile hükmün HMK'nın 353(1)a-4 maddesi gereği sair yönleri incelenmeksizin kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz talebi üzerine, Dairemizin 11.04.2017 tarihli 2015-11231 Esas 2017-2955 Karar sayılı bozma ilamında “..muhdesat oranlaması yapılarak, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi olan davacı paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında tüm paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporu ile belirlenen muhdesat oranından farklı şekilde, hatalı oranlama üzerinden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi arz bedelinin de oranlamaya tabi tutularak hüküm kapsamına alınmış olması da isabetsizdir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılması, usulüne uygun olarak muhdesat oranı belirlenmesi ve bu oran gözetilerek infaza elverişli bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir...'' gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....
Muhdesat aidiyetine ilişkin ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 2003/1088 Esas ve 2006/341 Karar sayılı kararı ile 3221 parsel üzerindeki binanın davacı ... tarafından yapıldığının tespiti ile dava konusu taşınmazdaki her bir bağımsız bölümün mülkiyetinin aynı zamanda temyiz incelemesine konu ortaklığın giderilmesi davasında da taraf olan davacı ve davalılara ait olduğunun tespitine karar vermiştir. 30.05.2014 tarihli ek raporda ise davacı ve davalıların payına düşen muhdesat değerleri hesaplanmış, mahkemece rapora atıf yapılmaksızın ve muhdesat yönünden hüküm tesis edilmeksizin satış bedelinin tapu kaydı ve veraset ilamındaki hisseler doğrultusunda dağıtılmasına karar verilmiştir....
Somut olaya gelince; hükmü temyiz eden davalı ... 04.08.2008 tarihinde yapılan keşifte dava konusu 1571 parsel sayılı taşınmaz yönünden muhdesat iddiasında bulunmuş, davacı taraf davalının muhdesat iddiasını kabul etmiştir. Öte yandan, dava konusu taşınmazın tapu kaydında muhdesat şerhi yer almakta olup, davalı ... şerh lehtarlarından ...nın mirasçısıdır. 18.08.2008 tarihli bilirkişi kurulu raporunda muhdesat oranı hesaplanmışsa da hüküm sonucunda satış bedelinin dağıtılmasında muhdesat oranı dikkate alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün dava konusu 1571 parsel sayılı taşınmaz yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....