Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece mahallinde keşif yapılarak yeniden bilirkişi raporu alınmalı, davalının iddiası değerlendirilmeli, davalı ... tarafından açılan muhdesat aidiyetinin tespiti davası da dikkate alınarak yukarıda belirtilen ilkeler ışığında muhdesat oranı kurulmak suretiyle bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, mahkemece mahallinde keşif yapılmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Kabule göre de, satış bedeli paylaştırılırken infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, mahkemece muhdesat oranlarının farklı tespit edildiği her iki rapora birden atıf yapılması da doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın ilgiliye iadesine, 20.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    Muhdesat belirtmesine ilişkin yasal dayanak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesidir. Gerçekten anılan hükme göre taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesine gösterilmesi mümkündür. Ne var ki; anılan kanunun 33. maddesi gereğince 19. maddeye dayanılarak muhdesat belirtmesi yapılması genel mahkemeden istenemez. Çünkü Kadastro Kanununun, genel mahkemelerde uygulanacak hükümleri arasına 19. madde alınmamıştır. Dolayısıyla mahkemenin muhdesat belirtme isteminin reddedilmiş olmasında da yasaya aykırılık yoktur. Davacının muhdesat tespitine ilişkin istemi ise bir tespit talebinden ibarettir. Tespit davasının dinlenebilmesi için davacının dava konusu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının mahkemece hemen tespitinde hukuki bir yararı bulunması gerekir....

      Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının yaptığı iyileştirmeler ve muhdesat nedeniyle davalıların payına isabet eden miktar nazara alınarak toplam 20.816,00 YTL sebepsiz zenginleşme alacağının davalılardan 1/4 oranında ve eşit olarak alınıp davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK.722-723. maddesi uyarınca; kendi malzemesini başkasının taşınmazında kullanan kimse, bu malzeme sökülüp alınamıyorsa, uygun bir tazminat verilmesini isteyebilir. Somut olayda, davacı kendi malzemesini murise ait taşınmazda kullanarak muhdesat ve iyileştirmeler yapmış ise de, taşınmaz ortaklığın giderilmesi davasına konu olunca, tapuda kayıtlı olmayan muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açmak üzere süre verilmiştir. Ancak davacı muhdesat bedelinin kendisine ödenmesini talep etmiştir. Maddi olguları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir....

        Duraksamadan belirtmek gerekir ki; mevcut bir muhdesata sonradan yapılan imalatlar yeni bir muhdesat meydana getirme sayılamayacağı gibi, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhdesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir. Aynı şekilde bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar da teferruat niteliğindedir. Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen tel çit sökülüp götürülebilir olması nedeniyle muhdesat niteliğinde değildir....

          Dava;muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.Dava konusu taşınmaz paylı mülkiyet şeklinde taraflar adına kayıtlı bulunmaktadır. 1-Dosya içeriğine toplanan delillere göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku'nda, muhdesattan,bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler)....

            Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Somut olaya gelince; davalılar ... vd. tarafından muhdesat iddiasında bulunulduğu ve muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açıldığı; ... 8....

              Ancak tüm paydaşların açık kabulü bulunmadığı takdirde muhdesat iddiasını açıkça kabul etmeyen paydaşlara karşı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde muhdesatın tespiti davası açılması mümkün olup, muhdesat iddiasında bulunan paydaşın böyle bir dava açmasında hukuki yararı vardır. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir....

              Dava, taşınmaz üzerindeki muhdesatta hak sahipliğinin beyanlar sütununda gösterilmesi isteğine ilişkindir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır. Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi imkan sağlamaktadır....

                Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....

                  Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; Dairemizce, karar daha önce muhdesat arz oranı kurulması gerektiğinden bahisle bozulduğu mahkemece de bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan ek raporda, muhdesat ve arz değeri toplanarak paydaşlara pay verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu