Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 21.02.2013 gün ve 283/93 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, ortak miras bırakandan intikal eden taşınmazda bulunan muhdesatların kendisi tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm; davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Ne var ki; davalı ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiği kimlik tespiti yapılmak suretiyle usulen parmak izi onaylanmış 21.04.2014 tarihli dilekçeyle iş bu davaya konu kararı temyizden feragat etmiştir. Söz konusu bu dilekçe Daire'ye gönderilmiştir....

    Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan muhdesat bedelinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın usulden reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan muhdesat bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi kapsamında kalan taşınmazın tapu kaydına zilyetlik ve muhdesat şerhi konulması isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 13.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        e ait muhdesat bedeli 25.622,11 TL için ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 44.546 TL için 2. karar tarihi olan 29.09.2016 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine; ...'e ait muhdesat bedeli 15.327,18 TL için ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 32.533,77 TL için ikinci karar tarihi olan 29.09.2016 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, ... oğlu ...'e ait muhdesat bedeli 38.772,98 TL için ilk karar ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 50.857,46 TL için ikinci karar tarihi olan 29.09.2016 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, ...'e ait muhdesat bedeli 16.176,63 TL'ye ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 32.122,71 TL'ye ikinci karar tarihi olan 29.09.2016 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, .... oğlu ...'e ait muhdesat bedeli 19.624,44 TL için ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 19.535,96 TL için ikinci karar tarihi olan 29.09.2019 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, ...'...

          Davalı ... vekili yargılama sırasında taşınmazdaki müştemilat ve ağaçlarla ilgili muhdesat iddiasında bulunduğuna göre mahkemece muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açmak üzere davalıya uygun bir süre verilerek süresi içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde muhdesat konusunda uyuşmazlık yokmuş gibi yargılamaya devam edilmesi ve bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi....

            Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir....

              HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-MUHDESAT AİDİYETİNİN TESPİTİ Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil - muhdesat aidiyetinin tespiti davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesatın aidiyeti talebinin kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9....

                Dava, muhdesat aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Mahkemece ek kararla dairemizin geri çevirme kararı sonrasında nispi temyiz harcının yatırılmaması nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin esas kararında karar harcının maktu olarak alındığı,ayrıca dosya kapsımında nispi harca tabi olan bu davada muhdesat değerine göre nispi harcın tamamlanmadığı anlaşılmaktadır....

                  Dava, başlangıçta terditli olarak harici satıma dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde temliken tescil talepli açılmış iken, davacı taraf yargılama aşamasında ıslah talebinde bulunarak tapu iptali ve tescil taleplerinin, taşınmazların ifraz sınırının altında olmaları(bölünemez olmaları) nedeniyle, açmış oldukları terditli talepleri içeren davalarını muhdesat tespiti olarak değiştirdiklerini beyan etmesi ile muhdesat davasına dönüşmüştür. Muhdesat tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak; tespit davalarında tespit davası açanın hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 sayılı HMK'nin 106. maddesinin 2. fıkrasında “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” denilmektedir....

                    Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanununun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği kuşkusuzdur. Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemez. Hemen belirtmek gerekir ki hukuki yarar dava koşuludur. Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen, 33,00 m2 çardak, 20,00 metre tel çit, bir adet demir bahçe kapısı taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde değildir....

                      UYAP Entegrasyonu