Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulen reddine karar verilmelidir. (HMK 114/1- h, 115 m.) Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında; taşınmaz hakkında, derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Somut olayda; taraflar arasında dava konusu edilen taşınmazla ilgili açılmış ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğu ve davacıların muhdesat tespiti talebiyle açtığı davada hukuki yararlarının bulunduğu anlaşılmıştır....

Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere taşınmaz üzerinde 20,00 m2 alana sahip ardiye vasıflı yapı bulunmakta olup bu yapının muhdesat niteliğinde olup olmadığı, muhdesat niteliğinde ise davacı tarafından meydana getirilip getirilmediği, keza davaya konu olup ahırdan konuta dönüştürüldüğü iddia edilen kısımda yeni yapılan kısmın niteliği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Ayrıca muhdesat tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan diğer tüm tapu maliklerinin veya tapu kayıt malikinin mirasçılarının davada taraf olarak yer almaları zorunludur....

HMK'nun 326/2. maddesi uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı taraf yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının, belirlenen dava değerinin, miras paylarına isabet eden miktarı üzerinden sorumlu tutulmaları gerekir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2018/683 Esas - 2020/5562 Karar) bu hususun da gözetilerek yargılama giderlerinin tahsiline hükmedilmesi gerekir. Muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu (müddeabih) davalıların payına isabet eden Bu nedenlerle davacı yanın istinaf isteminin kabulü, HMK.nun 353/1- a-4. Maddesi gereğince yerel mahkeme kararının noksan harcın ikmali ile dava değerinin belirlenmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin buna göre değerlendirilmesi için kaldırıllması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Ve fakat dava konusu edilen 113 Ada 76 parsel, 223 Ada 2 Parsel, 331 Ada 23 parsel, 331 Ada 25 parsel sayılı taşınmazlardan sadece 113 Ada 76 parsel, 223 Ada 2 Parsel üzerinde muhdesatlar bulunmasına rağmen yerel mahkemece, hüküm oluşturulurken tüm taşınmazların tespit edilen toplam değeri üzerinden muhdesat değeri oranlaması yapılmak suretiyle muhdesata karşılık gelen miktarın muhdesat sahibine verilmesine karar verildiği, bu kararın yerinde olmadığı, zira satış aşamasına kadar, üzerinde muhdesat bulunmayan taşınmazların değerlerindeki olası bir değişikliğin, paydaşların payına düşecek bedelde haksız yere artış veya azalışa sebep olabileceği, yapılması gerekenin her bir taşınmaz yönünden muhdesat değerinin, taşınmazın bütününün değerine oranlamasının münhasıran o taşınmaza ilişkin yapılarak ona göre karar verilmesi gerekir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti istemine ilişkindir. Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davacı idare vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti istemine ilişkindir. Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davacı idare vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir....

      Yine, bilindiği üzere, muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeridir. (zemin bedeli hariç) Somut olayda, dosya arasında bulunan bilirkişi raporu ile dava konusu muhdesatların değeri 47.661,75 TL olarak belirlendiğine ve davalının 1/3 payına isabet eden muhdesat değeri 15.887,25 TL olduğuna göre, davacı tarafça temyize konu edilen miktar, yukarıda belirtilen temyiz kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Öte yandan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmayan kararlara karşı temyiz isteği yönünden Mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği gözetilerek, temyiz isteğine ilişkin dilekçenin HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir....

        Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Bu durumda ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde muhdesat var ise muhdesat değeri ve arzın değeri doğru bir şekilde belirlenmeli ve muhdesatın arza oranı tablosu gerçek bedeller üzerinden doğru olarak kurulmalıdır. Yukarıda anlatılanlar ışığında somut olaya bakıldığında; tarafların Denizli İli Merkezfendi ilçesi Muratdede Mahallesi 347 Ada 32 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduklarını, tarafların taşınmazın kullanımı hususunda anlaşamadıkları ve bu nedenle ortaklığın giderilmesi davası açıldığı görülmektedir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi uyarınca zemini Hazineye ait taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat bedelinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi uyarınca zemini Hazineye ait taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir....

          Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, muhdesat aidiyetinin tespiti talebine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK 684/1.md). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını da kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718.md). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724 ve 729 inci md) sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez....

            UYAP Entegrasyonu