Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre, davalı muhdesat nedeniyle zenginleşmiş bulunmaktadır. Davalının davacı aleyhine zenginleşmesi TBK'nın 77 ve devamı maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşmeye dair hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekir. Türk Borçlar Kanunu'nun 77.ve devamı maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşme, haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının mal varlığından ya da emeğinden yararlanma olarak tanımlanır. Sebepsiz zenginleşme için, bir taraf zenginleşirken diğer tarafın fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir....

    Şu halde dava konusu muhdesatın kadastro tespit tarihinden sonra yapıldığı anlaşıldığından, bu hallerde açılacak muhtesat tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti hükmüne tabi taşınmazlarda tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir dava olup, malik olmayan davacının ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken muhtesatın tespiti davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı kabul edildiğinden, bundan ayrı kadastro tespit tarihinden sonra yapılan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma işlemi ya da kentsel dönüşüm söz konusu olmadığı takdirde de hukuki yararın varlığından söz edilemeyeceğinden, mahkemece yazılı şekilde davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

      Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Somut olayda, davacılar dava dilekçesinde; uzun yıllar kendilerin tasarruf ve zilyetliğinde olduğunu iddia ettiği muhdesatların ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/134 esas sayılı dosyası ile adlarına mülkiyetin tespitine dair karar verildiğini söz konusu muhdesatların bedelinin kamulaştırma sırasında davalı arsa maliki adına yatırıldığını; böylece, dava konusu taşınmazın kamulaştırılması ile davalıya muhdesat bedeline ilişkin haksız şekilde kamulaştırma bedeli ödendiğini ileri sürerek, bu bedelin iadesini istemektedirler....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davanın muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkin olduğu kabul edilerek dava konusu taşınmazın Cihanbeyli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/322 esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesine konu olmakla eldeki davanın ikame edilmesinde davacının hukuki yararının bulunduğu, taşınmaz üzerinde 1 adet kerpiç ev, 1 adet betonarme ev bir adet depo/mutfak ve 1 adet 90 metre uzunluğunda Bahçe duvarı olarak kullanılan yapının bulunduğu, mutfağın ve duvarın davacı tarafından meydana getirildiği, betonarme eve yaptığı giderlerin iyileştirici nitelikte olduğu sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yaptığı masrafların iadesi için eda davası açabilecekken; yeni bir muhdesat meydana getirmeyip mevcut muhdesata yaptığı eklemeler için muhdesatın tespiti davası açmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek taşınmazdaki 50 m2 alana sahip mutfak ile fen bilirkişisi raporunda...

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Amasya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/93 esas, 2023/155 karar sayılı dava dosyasında verilen muhdesat aidiyetinin tespiti talebinin kısmen kabul, kısmen reddine karşı, davalı T4 vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "......

        Mahkemece muhdesat konusunda hüküm tesis edilirken kesinleşen muhdesat aidiyetinin tespiti davasının dikkate alınması gerekirken, eldeki davada muhdesat aidiyetinin tespiti davası açılmadan önce alınan 20.11.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre hüküm tesisi de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 22.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

          Dava; muhdesat tespiti isteğine ilişkindir. Davacı tapu maliki değildir. Yargıtayın ve Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre istisnai nitelikte olan muhdesat tespiti davası ortaklığın giderilmesi davası söz konusu ise ancak tapu malikleri arasında görülebilir. Tapu maliki olmayıp da taşınmaz üzerindeki muhdesatta hak iddiasında bulunan kişilerin tespit davası yerine eda davası niteliğindeki sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davası açması gerekir. Başka bir anlatımla bu gibi durumlarda tapu maliki olmayan kişi ya da kişilerin muhdesat tespiti davası açmakta hukuki yararı yoktur. Davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru değil ise de yerel mahkemece verilen red kararı sonuç itibariyle doğru görüldüğünden bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır....

            Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; afet evinin önünde bulunan yer betonunun tamamlayıcı ve iyileştirici mahiyette olması, tel çitin ise sökülüp götürülebilir olması nedeniyle muhdesat niteliği yoktur. Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat tespiti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde Türk Borçlar Kanunu'nun 77 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen bu kalemler yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

              Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; afet evinin önünde bulunan yer betonunun tamamlayıcı ve iyileştirici mahiyette olması, tel çitin ise sökülüp götürülebilir olması nedeniyle muhdesat niteliği yoktur. Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat tespiti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde Türk Borçlar Kanunu'nun 77 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen bu kalemler yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

                Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722,724,729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez.Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir....

                  UYAP Entegrasyonu