Mahkemece, davacının iptali istenen ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1183 Esas, 2008/582 Karar sayılı mirasın reddi davasına müdahil olarak katılarak yargılamadan haberdar olduğunu, davacının 08.03.2010 tarihinde tashihi karar talebinin reddi ile de kararın kesinleştiği ve bu tarihten itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde mirasın reddinin iptali davası açmadığından hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Davacı, murisin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır. Ödemeden aciz bir mirasbıranın mirasını reddeden mirasçılar onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar (TMK m. 618 f.I). Murisin alacaklarının korunması aşağıdaki koşulların gerçekleşmesine bağlıdır....
Kural olarak mirasın reddi bağışlama sayılmaz. Ancak borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddetme işlemi tasarrufun iptali davasına konu olabilmektedir. Mirasın reddine dair işlem ile terekenin açılmasıyla borçlunun aktifine geçecek olan mal para vs. değerler karşılıksız olarak diğer mirasçılara geçeceğinden borçlunun mirasın reddine ilişkin tasarrufu diğer iptal koşullarının oluşması halinde İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek tasarruflardandır. Dolayısıyla davacının talebi mirasın reddine ilişkin tasarrufun iptaline yönelik olduğundan dava önkoşulları yönünden dosyanın incelenmesi varlığı halinde dava konusu mirasın reddine ilişkin tasarrufun İİK’nun 277, 278, 279 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın TMK'nun 617 maddesininde düzenlenen mirasın reddinin iptali davası olarak nitelendirilmesi ve süre yönünden reddi isabetli görülmemiştir..." denilmektedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirasın Reddi Kararının İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm alacaklı tarafından açılan mirasın reddi kararının iptaline ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 30.09.2013 (Pzt.)...
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, mirasın reddedilmesi nedeniyle icra emrinin iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, davacıların murisi Hüseyin Alay'ın 02/06/2019 tarihinde vefat ettiği, davacı mirasçıların mirasın reddi için 13/06/2019 tarihinde dava açtığı, takibin mirasın reddi davası sonuçlanmadan 18/06/2020 tarihinde başlatıldığı, takip ve huzurdaki dava devam ederken 02/10/2020 tarihinde mirasın reddi davasının kabulle sonuçlandığı, bu kararın 10/11/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, taleple bağlı kalınarak icra emrinin iptaline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
Davalı, alacaklılardan mal kaçırma amacının bulunmadığını, usul yasasında mirasın reddi için vekaletnamede özel yetki bulunması gerektiğine dair bir düzenlemenin yer almadığını, vergi beyannamesini okumadan imzaladığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının vekil aracılığıyla mirası reddettiği ancak vekaletnamede mirasın reddine ilişkin bir yetki bulunmadığı gerekçesiyle mirasın reddi kararının iptali ile mirası kabul etmiş sayılmasına dair karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, mirasın gerçek reddinin iptali istemine ilişkindir. TMK'nın 617. maddesi uyarınca borcunu ödemeyen, güvence vermeyen ve malvarlığı kendi borcunu ödemeye yetmeyen, alacaklılarına zarar vermek kastıyla mirası reddeden mirasçının alacaklıları veya iflas masası ret tarihinden itibaren 6 ay içinde reddin iptali davası açabilir. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir....
İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının getirtilerek incelenmesi mirasın hükmen reddi şikayeti hakkında mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına kararının kesinleşmediği görülür ise derdestlikten bu yöne ilişkin davanın reddine karar verilmesi aksi halde mirasın reddi davasının bekletici mesele yapılması bu dava sonunda mirasın hükmen reddi kararı verilir ise takibin iptali yönünde hüküm tesisi, anılan dava reddedilir ise borçluların meskeniyet şikayetinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mirasın reddi davasının henüz sonuçlanmadığı işlemlerin usule uygun olduğu gerekçeleri ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, mirasın reddinin boşanmadan sonra yapıldığı, boşanmanın muvazaalı olduğunun kanıtlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmün Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.10.2020 gün ve 2019/6435 Esas-2020/5675 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Onama kararının hatalı olduğu iddiası ile davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dava 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptaline ilişkindir. Kural olarak mirasın reddi bağışlama sayılmaz. Ancak borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddetme işlemi tasarrufun iptali davasına konu olabilmektedir. Mirasın reddine dair işlem ile terekenin açılmasıyla borçlunun aktifine geçecek olan mal para vs. değerler karşılıksız olarak diğer mirasçılara geçeceğinden borçlunun mirasın reddine ilişkin tasarrufu diğer iptal koşullarının oluşması halinde iptale konu olabilecek tasarruflardandır....
Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.05.2011 gününde birleştirilen davacılar tarafından davalı aleyhine 13.06.2011 tarihinde verilen dilekçeler ile asıl davada mirasın reddinin iptali, birleştirilen davada mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; birleştirilen davada mirasın hükmen reddi davasının reddine, mirasın reddinin iptali konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 13.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar-birleştirilen davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, mirasın hükmen reddinin iptali; birleştirilen dava, mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir....
Esas dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak mirasın reddi bağışlama sayılmaz. Ancak borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddetme işlemi tasarrufun iptali davasına konu olabilmektedir. Mirasın reddine dair işlem ile terekenin açılmasıyla borçlunun aktifine geçecek olan mal para vs. değerler karşılıksız olarak diğer mirasçılara geçeceğinden borçlunun mirasın reddine ilişkin tasarrufu diğer iptal koşullarının oluşması halinde İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek tasarruflardandır....
Medeni Kanununa Göre Mirasın Reddi, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2002, s.195). Mirasın hükmen reddinde, terekenin bilinen borçları ile birlikte, muhtemel borçlarının da terekenin pasifi olarak kabulü gerekir. Hükmen ret davası hukuki niteliği itibarı ile bir menfi tespit ve borçtan kurtulma davasıdır. Bu davanın öncelikle sonuçlandırılmasında davalıların hukuki yararı vardır. Bu sebeple mirasın hükmen reddi nedeni ile açılmış Anamur 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/69 Esas ... dosyasında, eldeki tapu iptali ve tescil davası sonucunun bekletici mesele yapılması doğru değildir. Mirasın hükmen reddinin tespiti halinde, davalıların eldeki davada taraf sıfatı kalmayacaktır. O halde mahkemece, öncelikle mirasın hükmen ret davasının sonuçlanmasının beklenmesi ve buna bağlı olarak davalıların taraf sıfatının olup olmadığı tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. 5....