Maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasıdır." şeklinde dilekçemizi ve netice-i talep kısmımızı yanlış değerlendirmiştir. Zira dava dilekçesinde netice-i talep kısmında tarafımızdan mirasın borca batık olduğunun tespiti istenmemiştir. Doğrudan mirasın gerçek reddi irademizi ortaya koyacak şekilde mirasın kayıtsız şartsız müvekkillerimin mirası reddettiklerine ve mirasın reddinin tesciline karar verilmesi istenmiştir. Yani tarafımızdan herhangi bir tespit istenmemiştir. Üstelik dava mirasın gerçek reddi olarak tevzi edilerek, açılmıştır. Tevzi formu ektedir. Yerel Mahkeme gerekçesine "TMK'nun 605/1....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2022/287 Esas 2022/330 Karar sayılı kararı ile reddi miras kararının kabul edildiğini, bu karar ile birlikte İcra Müdürlüğü'ne takibin iptali ve hacizlerin kaldırılması için başvuruda bulunduğunu, icra müdürlüğü'nce 05/05/2022 tarihli kararı ile talebinin reddedildiğini, aynı İcra Müdürü tarafından hakkında başlatılan Banka Alacakları İcra Müdürlüğü'nün 2022/2424 sayılı icra takip dosyasında takibin kesinleşmesinden sonra alınan mirasın reddi kararı sebebiyle hacizlerin kaldırılmasına yönelik talebinin kabul edildiğini ve hacizlerin kaldırıldığını, bu nedenlerle İcra Müdürlüğü'nün 05/05/2022 tarihli kararının kaldırılmasına, takibin iptali ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; "Davacının şikayetinin reddine,..." şeklinde karar verildiği görülmüştür....
Ayrıca, davalı mirasın reddi sırasında veya sonrasında borçları ödemek için bir güvence de sunmamıştır. Dolayısıyla, davalının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediği sabit olduğundan, davalının iyiniyetli olduğundan sözedilemez. Bu nedenle mirasın reddinin iptali yerindedir. Ancak, TMK'nın 617/2 maddesi uyarınca, davalı Hatice'nin miras payının resmen tasfiyesine karar verilmesi gerekirken, bu hususta karar verilmemesi ayrıca mirasın hükmen reddi davaları "tespit davası" niteliğinde olup, maktu harç ve maktu vekalet ücreti alınması gerekirken nispi olarak tahsili doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hüküm; mirasın reddi kararının iptali talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 14.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 10.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takibin müşterek borçlu vefat etmeden kesinleştiği ve takibe karşı İİK 71 maddesi gereğince itiraz haklarının bulunmadığını, ancak gönderilen muhtıraya karşı mirası reddetmeleri gerekçesiyle itiraz haklarının bulunduğunu, fakat muhtıranın tebliğinden sonra mirasın reddi davasının açıldığını, mirasın reddi davalarının, 05/05/2015 tarihinde verilen karar ile terekenin borca batık olduğunun tespit edildiğini, konu takibin %15 oranında teminat yatırılması halinde dava sonuna kadar davacı T1 maaş haczi kararının tedbiren durdurulmasına 04/09/2013 tarihinde karar verildiğini, 18/03/2013 tarihli müzekkere ile icra müdürlüğüne bilgi verildiğini, davalı tarafça ara kararına rağmen 09/10/2013 tarihinde ilk kesinti yaptığını, kesinti yapılmadan mirasın hükmen reddi davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, mirasın reddi müessesesinin HMK'nın 605/2 maddesinde işlendiğini, aynı yasanın 611. maddesinde ise mirasın reddi ile mirasçılık sıfatının...
[Talih Uyar, Dergipark, Ankara Barosu Dergisi] İcra ve İflas Hukukunda yalnızca ilamsız icra takipleri bakımından öngörülen "borca itiraz" müessesesinin müvekkiller aleyhine başlatılan ilamlı icra takibine tahvili suretiyle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu, mahkemece yapılan değerlendirme hatalı olup salt husumet yokluğundan icra takibinin iptali gerektiğini, icra takibinden önce kesinleşen bir mirasın reddi kararı mevcut olduğundan, mirasın reddinin iptali kararı alınmadıkça müvekkiller murisin alacaklıları tarafından husumet yöneltilemeyeceğini beyanla istinaf başvurularının kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir....
Kaldı ki mirasın reddi başvurusu vekil vasıtası ile yapılıp gerekli bilgilendirmenin yapıldığının da kabulü gerektiğini, davacı kendi hür iradesi ile 09/10/2019 tarihinde mirası reddettiğini, 04/11/2019 tarihinde tapu iptali davası açmış ve yine mirasın reddine ilişkin hüküm 23/10/2019'da kendisine tebliğ edilmiş ve herhangi bir itiraza uğramayan karar 07/11/2019 tarihinde kesinleştiğini, görüldüğü üzere mirası reddeden ancak iş bu dava dilekçesinde dayandığı muvazaalı iddialarına ilişkin dava açan davacı mirasın reddi kararı kendisine tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir itirazda da bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir....
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, mirasın reddi kararı nedeniyle davacıların ödeme emirlerine konu borçlardan sorumlu tutulamayacağı, davanın kabulüne ilişkin kararın gerekçesinin mirasın reddi kararı olduğu, mirasın reddi kararından Kurumun haberdar olamayacağı, bu sebeple davalı Kurum aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin mahkemenin kararında, maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekili ile davalı Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar vermek gerekmiştir....
nun 26.02.2020 tarihinde Akçakoca Sulh Hukuk Mahkemesi 2020/96 Esas sayılı dosya ile mirasın reddini talep ettiğini ve 18.06.2020 tarihinde Mahkemece davalının mirası reddettiğine karar verildiğini, ancak davalı tarafından yapılan bu mirasın reddi işleminin tamamen müvekkiline olan borçlarını ödememek ve alacaklı olan müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla kötü niyetli ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiği gerekçesiyle Akçakoca Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/96 E. sayılı dosyasında verilen mirasın reddi kararının iptaline ve mirasın tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir. II....
reddinin karar altına alındığı tarih değil mirasın reddi iradesinin (talebinin) Sulh Hukuk Mahkemesine verildiği tarih olduğunu, çünkü mirasın reddi talebi Sulh Hukuk Mahkemesine Ulaşır ulaşmaz sonuç doğuran varması gereken bir irade beyanı olduğunu, bu sebeple 6 aylık süre hesap edilir iken mirasın reddine yönelik Sulh Hukuk Mahkemesi kararı değil Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat tarihinin esas alındığını, Mirasın reddinin iptali davasının mirası reddeden mirasçı ile birlikte diğer tüm mirasçılara karşı birlikte açılması gerektiğini, çünkü mirasın reddi sonucunda tereke üzerindeki payları artan mirasçılara davanın yöneltilmesi gerektiğini, zira mirasın reddinin iptali kararı üzerine, mirası reddetmiş mirasçı ve diğer mirasçılar arasında bir ayrım yapılmaksızın, mirasın resmen tasfiyesinin gündeme geleceğini, ayrıca İİK m. 282 uyarınca borçlu ve iptali kabil tasarruftan menfaat elde eden kişi zorunlu dava arkadaşı olduğundan, söz konusu hükmün de kıyasen uygulanması ile mirasın reddinin...