Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, mirasın gerçek reddinin iptali istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, İ.İ.K'nun 257. maddesine göre; "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır, yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder." hükmü düzenlenmiştir....

Hukuk Dairesi Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen mirasın reddinin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan istinaf incelemesi sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince, davacılardan ...'nın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

    İcra Müdürlüğünün 2016/94 Talimat sayılı dosyasında yapılan haciz sırasında hacze kabil malının bulunmadığının tespit edildiğini ve İİK'nın 143 üncü maddesi gereğince haciz tutunağının aciz vesikası niteliğinde olduğunu, davadaki hak düşürücü sürenin mirasın reddine ilişkin karar tarihinden itibaren başlayacağını, bu nedenle hak düşürücü sürenin geçmediğini, davalının kötü niyetli olarak mirasın reddine ilişkin kararı icra dosyasına sunduğu da düşünülerek öğrenme tarihinin hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, mirasın reddinin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 617 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1....

      SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/09/2018 NUMARASI : 2018/1587 2018/1450 DAVA KONUSU : Mirasın Gerçek Reddi KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davacı T6 vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar dava dilekçelerinde özetle; müteveffa T9 08/06/2018 tarihinde vefat ettiğini, mirasını yasal süresi olan 3 aylık süresi içinde reddettiklerini bildirererek gereğinin yapılmasını talep ve dava etmişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne, davacılar yönünden, müteveffa Malatya İli Akçadağ İlçesi, Develi Mah/Köy nüfusuna kayıtlı, Mehmet ve Ayşe'den olma, 25/04/1951 d.lu T9 ait mirasın TMK.nun 605 vd.m. gereğince reddinin tesbit, tasdik ve tesciline, karar verilmiştir....

      Kaldı ki; murisin alacaklılarının; diğer mirasçılara karşı takibe devam etme, hatta şartları dahilinde mirasın reddinin iptalini isteme hakları da bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkeme gerekçesi yerinde ise de somut olayda icra takibine konu olan borcun murisin ölüm tarihinden sonraki döneme ait olduğu değerlendirilmelidir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirasın Reddinin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 28.09.2012 günü temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ve karşı taraf davalılar vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İncelenmesi gerekli görülen; 1-Mirasın reddine ilişkin ... 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/828 esas ve 2007/1169 karar sayılı dava dosyası, 2-... 2. İcra Müdürlüğünün 2007/9446 esas sayılı takip dosyası ile, 3-......

          Davalılar vekili; murislerinin vefatı sırasında terekesinin borca batık olup, mirasın hükmen reddedilmiş sayılacağını, bu nedenle sorumlu olmadıkları gibi ayrıca takibe kısmen değil tamamen itiraz ettiklerini bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; yapılan araştırma sonucunda toplanan delillere göre davalıların murisinin vefatı sırasında terekesinin borca batık olduğunun saptandığı, bu olgunun saptanması için dava açmak gerekmeyip mirasın reddinin def'i olarak da ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Somut olay bakımından TMK'nun 605. Maddesi uyarınca muris ...'...

            Davalılar vekili; murislerinin vefatı sırasında terekesinin borca batık olup, mirasın hükmen reddedilmiş sayılacağını, bu nedenle sorumlu olmadıkları gibi ayrıca takibe kısmen değil tamamen itiraz ettiklerini bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; yapılan araştırma sonucunda toplanan delillere göre davalıların murisinin vefatı sırasında terekesinin borca batık olduğunun saptandığı, bu olgunun saptanması için dava açmak gerekmeyip mirasın reddinin def'i olarak da ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Somut olay bakımından TMK'nun 605. Maddesi uyarınca muris ...'...

              Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının murisi Cemil Altın ile müvekkili arasında 22/08/2013 tarihinde bireysel kredi sözleşmesi akdedildiğini, kredi hesabının 30.736,52 TL olarak kat edildiğini, davacının almış olduğu mirasın gerçek reddi kararının kendileri açısından bağlayıcılığı olmadığını, mirasın gerçek reddinin hak düşürücü süre geçildikten sonra açıldığından müvekkili açısından hüküm doğurmayacağını, bu sebepten dolayı açılan menfi tespit davasının esas bakımından da reddinin gerekeceği, davacının tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin itirazlarının yersiz olduğunu, davacıya gönderilen tebligatın 28/01/2016 tarihinde usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğini, davacının tebligatın usulsüzlüğe ilişkin itirazlarını İİK 16 maddesi gereği yapması gerektiğini, davacının takibin iptali yoluna gitmek veya mirası ret kararı ile birlikte takibe itiraz etmek yerine menfi tespit davası açmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu sebeplerden dolayı haksız ve dayanaksız davanın reddine...

              Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının murisi Cemil Altın ile müvekkili arasında 22/08/2013 tarihinde bireysel kredi sözleşmesi akdedildiğini, kredi hesabının 30.736,52 TL olarak kat edildiğini, davacının almış olduğu mirasın gerçek reddi kararının kendileri açısından bağlayıcılığı olmadığını, mirasın gerçek reddinin hak düşürücü süre geçildikten sonra açıldığından müvekkili açısından hüküm doğurmayacağını, bu sebepten dolayı açılan menfi tespit davasının esas bakımından da reddinin gerekeceği, davacının tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin itirazlarının yersiz olduğunu, davacıya gönderilen tebligatın 28/01/2016 tarihinde usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğini, davacının tebligatın usulsüzlüğe ilişkin itirazlarını İİK 16 maddesi gereği yapması gerektiğini, davacının takibin iptali yoluna gitmek veya mirası ret kararı ile birlikte takibe itiraz etmek yerine menfi tespit davası açmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu sebeplerden dolayı haksız ve dayanaksız davanın reddine...

              UYAP Entegrasyonu