in 25.07.2009 tarihinde tebliğ edilen temyizinin reddine ilişkin ek kararı adli tatil içinde 18.08.2009 tarihinde temyiz ettiği ve ek kararı temyizin süresinde olduğunun anlaşılması karşısında; temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar kaldırılarak yapılan incelemede; A-Sanıklar ... ve ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde: Kasten işlemiş oldukları suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetin yasal sonucu olarak sanıkların 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin “c” bendinde “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanıkların kendi altsoyları yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyları haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmemesi bu hususun infaz sırasında resen nazara alınması olanaklı olduğundan, sanıklar hakkında hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilebilmesi için, sanıkların...
Ancak; Sanığın, 5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun infaz tarihine kadar; sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar uygulanmasına karar verilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
Davalı şirket vekili, satış işleminin gerçek olup, mirastan mal kaçırma amaçlı yapılmadığını, mirasbırakanın davalı şirketin % 27, oğlu ...’nin % 51, mirasbırakanın eşi ...’in % 20, kızlarının ise % 1’er hisse sahibi olduklarını, mirasbırakanın aile için bir kazanç kapısı oluşturmak amacıyla hareket ettiğini, mirasbırakanın şirketteki hissesinin mirasçılarına intikali ile davacının şirketteki hissesinin % 7,75’e çıktığını, mirasbırakanın oğlu ...’nin kişisel emek ve çalışması olup, terekede başkaca taşınmazlar da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2....
Davalı şirket vekili, satış işleminin gerçek olup, mirastan mal kaçırma amaçlı yapılmadığını, mirasbırakanın davalı şirketin % 27, oğlu ...’nin % 51, mirasbırakanın eşi ’in % 20, kızlarının ise % 1’er hisse sahibi olduklarını, mirasbırakanın aile için bir kazanç kapısı oluşturmak amacıyla hareket ettiğini, mirasbırakanın şirketteki hissesinin mirasçılarına intikali ile davacının şirketteki hissesinin % 7,75’e çıktığını, mirasbırakanın oğlu ...’nin kişisel emek ve çalışması olup, terekede başkaca taşınmazlar da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2....
Davalı şirket vekili, satış işleminin gerçek olup, mirastan mal kaçırma amaçlı yapılmadığını, mirasbırakanın davalı şirketin % 27, oğlu ...nin % 51, mirasbırakanın eşi ...’in % 20, kızlarının ise % 1’er hisse sahibi olduklarını, mirasbırakanın aile için bir kazanç kapısı oluşturmak amacıyla hareket ettiğini, mirasbırakanın şirketteki hissesinin mirasçılarına intikali ile davacının şirketteki hissesinin % 7,75’e çıktığını, mirasbırakanın oğlu ...nin kişisel emek ve çalışması olup, terekede başkaca taşınmazlar da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2....
Noterliği'nin 30/01/2007 tarih ve 3161 yevmiye numaralı mirastan feragat sözleşmesinin yapıldığını, bu şekilde müvekkili annenin yaşarken mirasını paylaştırdığını, müvekkilinin kalacak başka evi olmadığı için oturduğu ve mirastan feragat sözleşmesine konu olan evde oturmaya devam etmek amacı ile taşınmazı sağlığında davalı oğluna devretmek istemeyip ölümü durumunda davalı oğluna miras yolu ile geçmesini istediğini, müvekkilinin bu şekilde 2007 yılında yapılan bu sözleşmeden sonra evinde oturmaya devam ettiğini, müvekkilinin 19/07/2019 tarihine kadar evinde oturduğunu, 18/07/2019 tarihinde davalı tarafından kardeşi İbrahim'e mesaj gönderildiğini ve evi satacağına annelerinin kardeşi tarafından alınmasını talep edildiğini, müvekkilinin davalının bu satma sözlerine bir anlam veremeyip 19/07/2019 tarihinde tapudan yaptığı araştırmada taşınmazın 05/02/2007 tarihinde davalıya kendisi tarafından devredildiğini anladığını, 30/01/2007 tarihinde yapılan mirastan feragat sözleşmesinden sonraki ilk...
Mirastan feragat sözleşmesi TMK 528. Maddesinde; "Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur." şeklinde düzenlenmiştir. Mirastan feragat sözleşmesi miras sözleşmesinin bir çeşidi olup geçerli olabilmesi için TMK 545. Maddesi uyarınca resmi vasiyetname şeklinde yapılması zorunludur....
, bayramlar ve özel günler de dahil olmak üzere müvekkilini ve çocukları ile bir arada olmayan, hastalığında dahi müvekkiliyle ilgilenmeyen eş Metin Demir'in mirastan ıskatını mahkemeden talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu bildirerek saklı paylı mirasçı olan Metin Demir'in mirastan ıskatına karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; TCK'nin 53/1-c maddesindeki yoksunluğun sadece kendi alt soyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu dışındakiler yüzünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK'un 322. maddesi uyarınca hüküm fıkrasının (5) nolu bendindeki "c fırkasındaki" ibaresinden sonra gelmek üzere, "kendi altsoyu üzerindeki" ibaresi eklenmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 01.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair, Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen sair itirazların REDDİNE, Ancak; Sanığın TCK’nun 53 maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken aynı maddenin 1/c bendinde belirtilen kendi altsoyu üzerindeki velayet,vesayet yahut kayyımlığa dair bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun koşullu salıverilme tarihi ile sınırlandırılması gerektiğinin karar yerinde gösterilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın ilgili kısmına “sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet,vesayet yahut kayyımlığa dair bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun koşullu salıverilme tarihine kadar devamına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK...