in mirasi reddettiği dosya içeriği ile sabittir. TMK.'nun 28/1 maddesi gereğince kişilik ölümle sona erer. Aksi kararlaştırılmadıkça veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça ölümle birlikte vekalette son bulur. (BK 397) Davanın taraflarından birisinin ölümü ile mirasçıları davada o tarafın yerini alır ve ölümle birlikte karşı tarafın oluru olmaksızın yasal bir taraf değişikliği meydana gelir. Hükümde mirasçılar adına verilir. Ölen kişi hakkında karar verilmesi mümkün değildir. Davada taraf ehliyetine ilişkin bu düzenlemeler, taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu bağlamda taraflardan birisi öldüğünde mirasçıları usulune uygun yargılamaya çağrılmadan mirasçılar hakkında hükümde kurulamaz. Mahkemece davacının ölümünden sonra mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ölü kişi hakkında hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Buna göre murisin alacaklıları tarafından TMK'nın 617. maddesine dayanılarak mirasın reddinin iptali davası açılamaz. Ayrıca TMK'nın 610/2 maddesi gereğince de "Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez." Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirasçının borcundan dolayı alacaklının mirasın reddinin iptali davası açabilmesi için murisin terekesinin borca batık olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava mirasın gerçek reddinin tescili istemine ilişkindir. Mahkemece; davacıların mirasçı sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı TMK'nun 605.maddesi gereği yasal ve atanmış mirasçılar mirasi reddedebilirler. Aynı kanununun 612 maddesi gereği en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. En yakın yasal mirasçılardan maksat mirasbırakanın ölümünde doğrudan doğruya mirasçılık sıfatını kazanan mirasçılardır. Eş ve çocukların tamamının mirası reddetmeleri halinde murisin anne, babası ve kardeşleri ile torunları yasanın aradığı anlamda en yakın mirasçılardan kabul edilemez. .......TMK.nın 613 maddesinde ‘’Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer’’ hükmü yer almaktadır. Murisin çocuklarının tamamı mirası reddettiklerine göre bunların payı torunlarına değil sağ kalan eşe gececektir. (Yargıtay 14....
Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için; terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlerin yapıldığının, mirası reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin kanıtlanması gerekir. Mirasın reddinin iptalinin istenebilmesi için mirasçılardan tamamının mirası reddetmiş olması gerekir (Murisin alacaklarının korunmasında). Bir mirasçı dahi mirası kabul ederse mirasın reddinin iptali istenemez. Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde zamanışımı ve hak düşürücü süre öngörülmediğinden bu tür davayı açmak için herhangi bir süre yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.11.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın reddinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 18.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava mirasın reddinin iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece taraf ehliyeti yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
in mirasını reddettiğini, mirastan intikal eden pay dışında bir malvarlığı bulunmadığını, mirasın reddi sırasında borçlarına karşılık bir güvencede göstermediğini ileri sürerek, mirasın reddinin iptali ile resmen tasfiyesini; birleştirilen davada da davacılar .... ile ... da aynı gerekçelerle mirasın reddinin iptali ile resmen tasfiyesini istemişlerdir. Davalı, davacıları zarara uğratma kastının bulunmadığını, murisi ile uzun yıllardır görüşmediğini, ayrıca kardeşlerinin edindiği malların da muris adına kaydedildiğini, acz içinde olduğuna ilişkin belge sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar süresinde yanıt vermemişlerdir. Mahkemece, mirasın reddinin iptali ile mirasın resmen tasfiyesine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirasın Reddinin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. İncelenmesine gerek görülen; İspir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/33 esas, 2008/75 karar sayılı mirasın reddinin iptali dava dosyasının eklenerek birlikte gönderilmesi için dosyanın mahal mahkemsine GERİ ÇEVRİLMESİNE oybirliğiyle karar verildi. 20.06.2011 (Pzt.)...
Mahkemece, davalının vekil aracılığıyla mirası reddettiği ancak vekaletnamede mirasın reddine ilişkin bir yetki bulunmadığı gerekçesiyle mirasın reddi kararının iptali ile mirası kabul etmiş sayılmasına dair karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, mirasın gerçek reddinin iptali istemine ilişkindir. TMK'nın 617. maddesi uyarınca borcunu ödemeyen, güvence vermeyen ve malvarlığı kendi borcunu ödemeye yetmeyen, alacaklılarına zarar vermek kastıyla mirası reddeden mirasçının alacaklıları veya iflas masası ret tarihinden itibaren 6 ay içinde reddin iptali davası açabilir. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bir ya da birkaç mirasçının reddinin iptaline karar verilirse ilgili mirasçıların miras payları resmen tasfiye edilir. Sulh hakimi, reddeden mirasçıların yerine kayyım atar. Diğer mirasçıların hakları korunur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.06.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın reddinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, Türk Medeni Kanununun 617. maddesi gereğince mirasın reddinin iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece, mirasın reddinin iptaline karar verilmiştir. Hüküm, davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse alacaklıları veya iflas idaresi kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinde başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK m. 617/1)....
Mirasın reddinin iptali davasının koşulları; davanın mirasın reddedildiği günden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içinde açılması, borçlu mirasçının alacaklıları zararlandırma kastı ile hareket ettiğinin alacaklı tarafından kanıtlanması, borçlunun alacaklıya teminat göstermemesi, borçlunun mevcut mallarının borçlarına ödemeye yetmemesi ve borcunu ödemekten imtina etmesidir. Mahkemece mirasın reddinin iptali kararının verildiği tarihte davalı (borçlu), davacıya (alacaklı) borcun tamamını ödememiş ise de davacı (alacaklı) 04.03.2014 tarihli temyiz dilekçesinde davaya dayanak alacağın tamamen tahsil edildiğini beyan etmiştir. Mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için mirasçı borçlunun acz içinde olması ve borcun ödenmemiş olması dava koşulu olduğundan, kararın kesinleşmesinden önce davacının (alacaklı) alacağını tahsil etmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....