K A R A R Davacı vekili, tarafların 1995 yılında vefat eden ...’ın mirasçıları olduklarını, muris adına kayıtlı taşınmazlara ilişkin olarak tüm mirasçıların katılımı ile 06.08.2004 tarihinde miras taksim sözleşmesi imzalandığını öne sürerek bu sözleşmeye göre devir alanların hakları korunmak sureti ile tapu kayıtlarının oluşturularak tescile karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Mahkemece, davanın kabulü ile, İscehisar Noterliğinin 06.082004 tarihli ve 2054 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde miras taksim sözleşmesinde yer alan taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras taksim sözleşmesinde belirtilen hisse oranlarına göre malikler adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş,karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, miras taksim sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 12.02.2016 tarihli ve 2016/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ne var ki; 1. Hukuk Dairesince de görevsizlik kararı verildiğinden 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6644 sayılı kanunla değişik 60. maddesine göre görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 21.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Miras sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil ... ve müşterekleri ve ... aralarındaki miras sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... 22. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 11.07.2013 gün ve 192/309 sayılı hükmün ...'ca incelenmesi davacılardan ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Dava, TMK 676.maddesi gereği miras sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne 384 ada 28 parsel 1.kat 4 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline, taşınmazın intifa hakkının davacıların annesi ... ve çıplak mülkiyetinin tamamının davacılar ..., ...,...ve davalı ... adlarına miras taksim sözleşmesi gereğince tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacılardan ... tarafından 3.894-TL harç hesabı yönünden temyiz edilmiştir....
(HUMK 288- 290) maddeleri gereğince davasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğinden davacı tarafın tanık dinletmesine muvafakatleri olmadığını, davacının murisi Şükriye Doğan'ın, tapuda yapılan 11.11.1996 tarihli miras taksim/intikalinden 23 yıl (fiili taksimden 36 yıl) sonra vefat ettiğini, tarafların sağlığında, gayrimenkullere, tapudaki taksim ve intikal gibi, fasılasız ve nizasız olarak zilyet olduklarını, Emine Durgut mirasçıları Şükriye, Sıdıka ve müvekkil arasında 36 yıl boyunca hiçbir ihtilaf söz konusu olmadığını, kök muris Emine Durgut’un ölüm tarihinin 19.10.1983 olduğunu, tapudaki miras taksim sözleşmesinin ise 11.11.1996 imzalandığını, geçen 13 yıllık sürede diğer mirasçıların, taksimde kendilerine düşen gayrimenkullerin bir kısmını gerek müvekkiline, gerekse 3. kişilere sattıklarını, 526, 527 ve 1048 sayılı parseller (toplam 18.938 m² ) birbirine bitişik olduğunu, bu parsellerin taksim sırasında taşkın su yatağında kalıp kullanılmaz durumda olduğunu, taksim sonrası müvekkillerinden...
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1980/463 Esas sayılı dava sonucu verilen kararda tarafların talebine rağmen bu konuda karar verilmemesi dikkate alındığında, davalılar murisinin 17/01/1977 tarihli taraflarca kabul gören miras taksim sözleşmesi ile pay almadığı dava konusu taşınmazda hissesinden feragat etmiş olduğu, taşınmazın mülkiyetinin miras taksim sözleşmesi hükümlerine göre dava dışı ...'na ve ...'na verildiği, bu sebeple davalılar murisinin beyanlarının taşınmazda hissesi kalmadığından hukuken bir hüküm ifade etmediği taraflar arasında tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış olan miras taksim sözleşmesi hükümlerinin öncelikli olarak tarafları bağlayıcı olduğu, dava konusu taşınmazda miras taksim sözleşmesi ile davalılar murisine pay verilmediği, bu durumda hissesi olmayan bir taşınmazda yaptığı devir beyanının da geçerli sayılamayacağı gerekçesi ile birleşen davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm duruşma talepli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucu 30.11.2012 tarih, 2012/7210-11416 sayılı ilam ile “ Anılan tarihte yapılan miras taksim sözleşmesinin geçerli olduğu tartışmasızdır. Ancak, miras taksim sözleşmesi yapıldıktan sonra .... mirasçıları tarafından 03.10.1989 tarihinde Tapu Müdürlüğü'nde yapılan intikal işlemiyle dava konusu parsel paylı mülkiyet hükümlerine tabi olarak tüm mirasçılar adına tapuya tescil edilmiştir. Miras taksim sözleşmesi yapıldıktan sonra, tapu memuru huzurunda kök miras bırakan üzerinde kayıtlı bulunan dava konusu parselle ilgili paylı mülkiyet şeklinde intikal işlemi gerçekleştirildiğine göre, miras taksim sözleşmesinden dönüldüğünün ve sözleşmenin bozulduğunun kabulü gerekmektedir....
Mirasçılar söz konusu bu miras taksim sözleşmesinde yazılı hükümleri yerine getirmek zorundadır. İkiden fazla mirasçının bulunduğu miras ortaklığında, miras paylaşım sözleşmesi karşılıklı nitelikte olmakla birlikte; bir mirasçı karşı ifanın yapılmasını tek başına isteyemeyeceğinden; karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ödemezlik def'ini düzenleyen BK mad. 81 (TBK mad. 97) uygulanamaz. Yazılı paylaşma (taksim) sözleşmesinden doğan borç ifa edilmediği takdirde, her bir mirasçı, paylaşma sözleşmesinden doğan borcu ifa etmekten kaçınan mirasçı aleyhine ifa davası açabilir. Somut uyuşmazlıkta, ifa davası tapu iptal/tescil davası olarak açılmıştır. Dayanılan sözleşme bir ön sözleşme olmayıp, TMK'nin 676. maddesine uygun olarak düzenlenmiş bir miras paylaşım (taksim) sözleşmesidir. Mirasçılardan ...'...
Davacılar, çekişme konusu 838 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak anneleri ve davalı ile bir araya gelerek miras taksim sözleşmesi imzaladıklarını, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranarak, yol olarak ayırdıkları yeri de kendi payına düşen kısımla birlikte kullandığını, bu kısma duvar ve ahır yapmak suretiyle el attığını ileri sürerek davalının taşınmaza el atmasının önlenmesine, ecrimisile ve yapıların yıkımına karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece ,el atıldığı iddia edilen kısımdaki yapıların miras taksim sözleşmesinden önce yapıldığı ,sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı ve intifadan men şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir....
Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyada da belirtilmiş olup davalılar çok iyi bildikleri bu durumu hem mahkemeler nezdinde ve hem de tapu dairesinde gizleyerek taşınmazı devir ve tescil ettirdiklerini, müvekkillerinin mezkur taşınmazların miras taksim sözleşmesi gereğince kendilerine (Alper ve Filiz’e) intikalini sağlamayı talep etmekte olup işbu devrin taraflar arasında akdedilmiş olan miras taksim sözleşmesi ve reddi miras kararı uyarınca yapılması usul ve yasa gereği olduğunu, her ne kadar dava konusu taşınmazlar tapuda tüm taraflar adına tescil edilmiş ise de esasen bu tescil taraflar arasında geçerliliğini koruyan miras taksim sözleşmesine, usule ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların esasen müvekkillerine ait taşınmazları yıllardır müvekkillerinin bilgisi ve rızası hilafına kullandığını, semerelerinden faydalandıklarını, müvekkillerinin yıllardır verdiği hukuk mücadelesini sona erdirerek davalılar ile uzlaşmaya çalışmışsa da davalılar uzlaşmadan uzak tavırlar sergilemiş olup gelinen aşamada...
Geçerli bir miras taksim sözleşmesinden bahsedebilmek için, taşınmazın tüm paydaşlarının katılımı ile yazılı bir belgenin düzenlenmesi gerekmektedir. 10.12.1952 gün ve 1950/2 E., 1952/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da aynı yöne işaret edilmiştir. Bu şekilde hazırlanmış geçerli bir miras taksim sözleşmesinin bulunması durumunda paydaşlar bu belgeye dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunabileceklerinden ortaklığın giderilmesi davası açmalarında hukuki yararları olmayacaktır. Eldeki davadaki taksim sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin tüm mirasçıların katılımı ile düzenlenmediği ve tamamı tarafından imzalanmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, yukarıda bahsedilen ilkelere göre, geçerli bir miras taksim sözleşmesinden söz edilemeyeceğinden mahkemece işin esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taşınmazların fiilen taksim edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.....