SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dosya ekinde sundukları tutanakta tanıklar huzurunda tutanakla verilen ----- miras hissesi için aldığının yazılı belgeyle sabit olduğunu, ayrıca senet verdiğini, miras hissesi için intikal işlemleri yapılması hususunda üzerine düşeni yapmadığı için senetin icraya konduğunu, müvekkilinin davalının ------- yılında bu sözleşmeler yapıldığından hemen sonra havale ettiğini, davacının kimlik bilgileriyle------bu havalenin sorulmasını talep ettiklerini, zira davacı vekiline eksik bilgi verildiğini, ----- bizzat davacı -------- havale edildiğini, borçtan kaçmak için devrettiği evin müvekkilinin verdiği para ile alındığını, davacı annesi -------vefat edince, miras iştirak hissesinin intikali dahil (müvekkillerine kalan baba malından anneleri -------- intikal eden mal varlığı hususunda) yeniden hak sahibi gözükmekte olduğunu, bu da aynı miras için 2 kere pay alma girişimi olduğunu, bu nedenle, kesinleşen icra takibinde mal kaçırdığı halde...
ın diğer davalı banka lehine tapuda adına kayıtlı bulunan taşınmazını ipotek ettirdiğini, ipotek işlemi için TMK gereğince Sulh Hukuk Hakimliği’nden ve müvekkilinden izin alınmadığını, gayrimenkul satımı gibi borçlandırıcı işlemlerin eşlerin rızasına tabi olduğunu, aynı şekilde satış sonrası işlemlerde de eş rızasının arandığını, davalı üçüncü şahıs lehine ipotek verilirken Sulh Hukuk Hakimliği izni ile eş onayının alınmadığından dolayı ipotek akdinin geçersiz olduğunu iddia ederek taşınmazdaki ipotek akdinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ...Ş. vekili, davacının eşi ...'ın diğer davalı şirket yetkilisi olarak 22.01.2016 tarihli ve 1.000.000.-TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalayarak bu sözleşmenin teminatı olarak davaya konu taşınmazda müvekkili banka lehine ipotek tesis ettiğini, bu ipotek tesisi sırasında davacının bizzat eşi ...'...
Mahkemece, ipotek tesisi için verilen vekaletnamede üçüncü kişinin borcu nedeniyle ipotek tesis yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle davacıların borçlu olmadığının tespitiyle ipoteğin kaldırılması isteminin kabulüne; tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili ile davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir....
SAVUNMA:Davalı vekilinin 30/03/2016 havale tarihli cevap dilekçesi ile özetle; davacının ikamet adresinin Esenyurt/İSTANBUL olduğunu, bu sebeple dava konusu adresin davalı yönünden aile konutu olduğu hususunda dahi müphemdir ve çekişmeli olduğunu, ipoteğin tapu kayıtları ve ipotek resmi senedi ile de sabit olduğu üzere arsa vasfında olduğu ve 1920/42000 hissesi üzerine ipotek konulması işleminde bırakan aile konutundan bir konutun varlığından dahi söz edilemez olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerindeki 1920/42000 hissesindeki davalı üzerine kayıtlı taşınmaz üzerine ipotek konulduğunu, dolayısıyla müvekkil tapu kaydına güvenen ve arsa payı üzerine ipotek koyan iyiniyetli kişi olduğunu söz konusu kanuni karinenin aksini ve müvekkilini kötü niyetini ispatın davacıya ait olduğunu, aile konutunun tek olduğunu, müvekkil şirketinin başlattığı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin sonuçlandırılması 3 yılı aşkın sürdüğünü diğer davalı söz konusu takibin her aşamasına itiraz ettiğini, kıymet...
Dava dilekçesinde, kısıtlı ... adına yapılan taksim sözleşmesinin infazı için izin verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; Kısıtlı ... ile vasisinin ortak miras bırakanlarından intikal eden taşınmazlar için yapılan rızai taksim sözleşmesinin infazına izin verilmesini istemesi üzerine, vesayet makamının verdiği izin kararı onay için denetim makamına gönderilmiş, asliye hukuk mahkemesince kısıtlının menfaatine olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından denetim makamının ret kararının temyiz edilmesi karşısında mahkemece temyiz kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle istemin 29.05.2012 tarihli ek karar ile reddedilmesi üzerine davacı vekili süresinde bu ek kararı da temyiz ederek bozulmasını istemiştir....
TL olup davacının bu bedel üzerinden ipotek fekki harç bedelini yatırmadığını, eksik ödenen harç tamamlanmaksızın huzurdaki davanın görülemeyeceğini, esası ilişkin beyanında ise davacının dava dilekçesinde vekaletnamenin doğru şekilde düzenlenmediğini ve ipotek tesisi için yeterli olmadığını ileri sürdüğünü, ancak dava konusu ipotek tesisi davacının dava dilekçesinde belirtiği vekaletname ile yapılmadığını, müvekkili bankanın ipotek tesisi için ayrı bir vekaletname çıkardığını ve işleme esas olan vekaletnamede taşınmaz bilgileri, ipotek limitinin vekil olanca dilediğince belirlenmesine kadar açık rıza içeren beyanlar bulunduğunu, iş bu davada dikkate edilmesi gereken hususun vekaletnamenin gerçekliği ve içerisinde barındırdığı yetkiler olduğunu, müvekkili bankanın somut olayda özen gösterdiği durumların vekaletnamenin sahte olup olmadığı, kredi kullanım aşamasında azil durumunun bulunup bulunmadığını ve en önemlisi vekaletnamede ipotek verme yetkisinin usule uygun şekilde bulunup bulunmadığı...
İnşaat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi'nin kullanmış olduğu krediye istinaden davalı banka yararına dava konusu taşınmaz üzerine iki farklı tarihte ipotek tesis edildiğini, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu ve halen de aile konutu olarak kullanılmaya devam ettiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi hükmü gereği aile konutu olarak kullanılmakta olan taşınmaz üzerine kayıt maliki olmayan eşin açık rızası alınmadan ipotek tesis edilemeyeceğini, davalı banka tarafından, dava konusu taşınmazın aile konutu olup olmadığı yönünde yeterli araştırma yapılmadan taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, taşınmazın tapu kaydında, aile konutu şerhi bulunmamasının onun aile konutu olmadığı anlamına gelmediğini zira aile konutu şerhinin kurucu değil bildirici nitelikte olduğunu, davalı banka tarafından haksız şekilde icra takibi başlatıldığını iddia ederek davanın kabulü ile aile konutu olarak halen kullanılmakta olan dava konusu taşınmaz üzerine miras...
na 03.10.1997 tarihinde verdiği vekaletname ile tüm taşınmaz mallar ile şirket hisseleri üzerinde davalının tam tasarruf hakkına sahip olduğunu ve bu hakkını kötüye kullanarak taşınmazları ve şirket hisselerini, ...’ta bulunan şirkete ait fabrikayı, diğer davalı ve üçüncü kişiler ile erkek kardeşine devrettiğini, mirasbırakanın ölümüne yakın malvarlığının akıbetinden endişeye düşerek kızından mal kaçırma saikiyle hareket ettiğini bunu da davalı kardeşleri vasıtasıyla yaptığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescile, şirket hissesi, fabrika hissesi ve diğer malvarlığına ilişkin miras payına düşen kısmı, kabul görmemesi halinde mahfuz hisse(tenkis) miktarı için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacıya hakkının verildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
Davacılar, söz konusu belgelerin borcun ödenmesi nedeniyle düzenlendiğini iddia etmiş; davalı ise belgelerdeki imzasını inkar etmeyerek, belgenin ipotek tesisi sırasında ve ipotek tesis edilmeden önce alelacele imzalatıldığını savunmuştur. Belgelerin davalı alacaklı tarafından düzenlenip imzalanarak borçlu davacılara verildiği hususunda bir uyuşmalık bulunmadığından, belgelerde yazan ancak belge metnine dahil olmayıp, kağıdın üst kısmında yazılı tarih ve saatin, ipotek tesisinden önceki zamana ait olduğuna yönelik savunmanın bir önemi yoktur. Tanıklar, belgelerin davalı alacaklıya ipotek tesisi sırasında aceleyle imzalatıldığını beyan etmişseler de, tanıkların bu beyanları davalının yanılmasının makul nedenlere dayandığının kabulü için yeterli değildir....
Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 9 nolu ödeme emrinin tebliği üzerine ipotek maliki borçlu tarafından borca itirazda bulunulduğu, alacaklının itirazın kaldırılması talebi ile icra mahkemesine yaptığı başvuru üzerine mahkemece, zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle asıl borçlu hakkında da takip yapılması gerekmesine rağmen sadece taşınmaz maliki hakkında takip yapıldığı gerekçesiyle istemin reddi ile birlikte takibin iptaline hükmedildiği, alacaklıca ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince; daha...