Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı mirasçı, ortak miras bırakanları Naciye Karagöz'ünden kalan daireye ilişkin tereke borcu olmasına karşın kendisini tarafından yapılan ödemelerden dolayı miras payı oranında sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde rücu edebileceği ve davacının yapmış olduğu ödemeleri ispat ettiği açık olduğundan, ilk derece mahkemesince asıl alacak açısından takibinin devamına ve alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına ilişkin kararı yerindedir. Ancak, davalının davacının taşınmazdan elde ettiği kira gelirinin davacının alacağından düşülmesine ilişkin takas savunması yönünde ilk derece mahkemesince yapılan incelemenin yeterli olduğundan söz etmek mümkün değildir....

Davalı, davacının miras hakkından feragat ettiğini, mirasbırakanın mal varlığından hiçbir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını kabul ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının mirastan feragat ettiği gerekçesiyle açılan davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; ".... Dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği kuşkusuzdur. Öte yandan, mirastan feragate ilişkin irade açıklanmasının gerçeği yansıtmadığının bildirilmesi halinde, bu halin ya aynı dava içerisinde HMK'nın 163. maddesine göre ön sorun (hadise) şeklinde ya da ayrı bir dava olarak incelenmesi olanaklı ve gereklidir....

    -Davacının, büyükbaş hayvanların miras hissesi oranında kendi adına tescili talebinin REDDİNE, -Davacının büyükbaş hayvanların bedelinin miras hissesi oranında tahsilini içerir alacak talebinin KISMEN KABULÜ İLE, 6.468,75 TL alacağın 1.000,00 TL' sine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, bakiye 5.468,75 TL' sini ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, ..." şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur....

    Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

      e satış suretiyle temlik ettiği, bilahare intifa hakkından da 03.04.2009 tarihinde anılan davalı lehine feragat ettiği, bilahare davalı ...'in dava konusu bağımsız bölümü, intifa hakkını da devraldığı tarihte, 03.04.2009 tarihinde, diğer davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, murisin 06.08.2010 tarihinde öldüğü ve geriye davacı kızı .. ile dava dışı çocukları ... ve ..'in kaldığı anlaşılmaktadır. . .Bilindiği üzere; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

        Ancak icra takibine dayanak ilam, alt soyun denkleştirilmesinden kaynaklı alacağa ilişkin olup, işbu davada davanın reddine karar verilmiştir. Dava herhangi bir tapu iptal talebini ve hükmünü içermemektedir. Dolayısıyla takip talebinde ve icra emrinde istenen vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin tapu iptali hükmünden kaynaklı vekalet ücreti ve yargılama giderleri olmadığı açıktır. İcra takibine dayanak mahkeme ilamının konusunun miras hukukunda (altsoyun denkleştirilmesinden) kaynaklı alacak davası olduğu, bu itibarla yerine getirilmesi açısından kesinleşmesinin hukuken şart olmadığı anlaşılmakla şikayetin kabulü ile Trabzon İcra Müdürlüğünün 2020/18299 Esas sayılı dosyasında 22/10/2020 tarihli kararın iptaline" dair karar verildiği anlaşılmıştır....

        CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; kiraların miras bırakan tarafından toplandığını ve tedavi giderlerine harcandığını, kooperatif hissesinin müvekkiline ait olduğunu, miras bırakanın bakım ve tedavi masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, müvekkilinin sağlığında davacılara karşılıksız kazandırmalarda bulunduğunu, miras bırakanın müvekkiline herhangi bir karşılıksız kazandırmada bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. III....

          Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

            Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ortak miras bırakanları ...'ın kızları ve eşini miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla ve muvazaalı olarak ... ada ... parsel sayılı taşınmazını davalı oğullarına satış göstererek devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adına tescilini istemişlerdir. Davalılar, satışın gerçek olduğunu, alım güçleri bulunduğunu, satın aldıktan sonra taşınmaz üzerine bina yaptıklarını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır. Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak anneden gelen paylar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişitir....

                UYAP Entegrasyonu