Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yargılama sırasında davalı ..., 14.10.2010 'tarihli celsede, 10.000.Mark' a ilaveten babasından kalma bir arsa verilmesini kabul ettiğini beyan etmiş, yine aynı yönde 13.01.2011 tarihli celsede davalı ... vekili, taraflar arasında davacının miras hakkından vazgeçmesi karşılığında davacıya 1O.OOO.DM ve arsa verilmesi hususunda anlaşma olduğunu ve 1O.OOO.DM' ın davalı ... tarafından ödendiğini beyan etmiştir. Bunların yanı sıra taraflar arasında kardeşlik bağının varlığı nedeniyle HUMK.' nun 293.maddesinin 1. bendi uyarınca davacının iddiasını tanıkla ispatlama olanağı bulunduğu da dikkate alınarak yargılama sırasında dinlenen tarafların annesi ..., davalı ...' in eşi ..., davacının eşi ... ile tarafların dayısı ...' nin beyanları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacının muris babasından gelen miras haklarını davalılara devretmesi karşılığında standart ölçülerde müstakil bir ev alınması bunun mümkün olmaması durumunda da 10.000....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada; "...Dava; İş bu davanın konusu TMK618. maddesi gereği muris vefat etmeden önceki 5 yıllık süre içerisinde muristen alınan malvarlığı nedeniyle mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti yani mirasın reddinin iptali talebine ilişkindir. Davacı, davalıların murisinin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır. Ödemeden aciz bir murisin mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar (TMK m. 618 f.I). Murisin alacaklılarının korunması belirtilen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Bunun için; miras açılmış olmalı, ödemeden aciz bir muris bulunmalı, miras süresinde reddedilmelidir. Reddeden mirasçıya kazandırma yapılmış olmalıdır....

    Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 sayılı Kanun m. 17). Miras bırakan, davacıların babası olan oğlu Ahmet'i 05.04.1982 tarihli vasiyetnamesi ile mirasından ıskat etmiştir. Bu kişi tarafından açılan ıskatın iptali davası reddedilmiş, karar 17.12.2002'de kesinleşmiştir. Bu durumda ıskat ayaktadır. Bu halde miras hakkından ıskat edilen kimsenin altsoyu o kimse müteveffadan evvel ölmüş gibi mahfuz hisselerini isteyebilirler (TKM m. 458/son cümle). Bu nedenle, ıskat edilenin altsoyu olan davacıların bu davayı açmakta aktif husumet ehliyetleri mevcuttur. Bu husus gözetilmeden davacıların mirasçı olamayacaklarından bahisle red hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2015/213 ESAS 2019/274 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Miras payının Temlikinden Kaynaklanan) KARAR : Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/10/2019 tarih 2015/213 Esas 2019/274 Karar nolu kararına karşı davalı vekili tarafından İstinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi tarafından, kendisinin de miras hisselerinin bulunduğu taşınmazlarda diğer mirasçı davalı hisselerinin satışına ilişkin sözleşme yapıldığı, bedeli ödenmiş olmasına rağmen tapu kayıtlarının tescilinin yapılmadığı, satışa konu hisselerin 3.kişilere satılması nedeniyle devrin fiili olarak imkansız hale geldiği, iddiasıyla ödenen bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihinde ulaştığı bedelin tespiti ve faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

      Bu sözleşmede ...’ya muris ...’nun 7.9.1999 tarihinde ölümü sebebiyle kalan mirastan bir kısım menkul ve gayrimenkuller de hariç tutularak miras hakkından feragat ettiği ve buna karşılık diğer mirasçıların ...’a 3.500 TL para ve Nallıhan’da 45 ada 1 parselde bulunan evin birinci katının ince işleri bitmiş oturulur vaziyette teslim edileceği ve sözleşme altında da oturma ruhsatının da bu sözleşmeye dahil olduğu yazılıdır. Davalılardan ... dışındaki ...’nun diğer mirasçıları arasında düzenlenen 2.7.2000 tarihli yazılı miras taksim sözleşmesinde de beş mirasçı arasında taksim yapıldığı görülmektedir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu: GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı, davalılarla ortak miras bırakanı olan babaannesi ...'ın sağlığında 21.11.1991 tarihinde tapuda yaptığı işlemle sahibi olduğu tek taşınmazın davalılara kayıtsız ve şartsız hibe ettiğini, kanuni miras hakkından yoksun bırakıldığını, murisin sağlığında miras hissesine mahsuben yaptığı ivazsız kazandırmaların Türk medeni Kanunu'nun 669. maddesi uyarınca terekeye iade edilmesine, iade edilmezse tenkise karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuşlardır....

          Tenkis davasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece “...miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenerek bu olgunun mahkemece benimsenmiş olması karşısında davacının miras payı oranında çekişmeli taşınmazın tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davada tenkis isteği bulunmadığı halde davanın tenkis nedeniyle kabul edilmiş olması doğru değildir. Esasen miras bırakanın satış suretiyle yapmış olduğu temlikin TMK'nun 560 ila 571 maddeleri arasında öngörülen tenkis davasına konu teşkil etmeyeceği, zira miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarının tenkise tabi olacağı oysa muvazaalı olduğunun anlaşılması halinde ise tapu iptal ve tescile karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır” gerekçesiyle bozulmuş olup, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile özetle; Yerel mahkemece verilmiş olan kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, murisin 2016 yılında vefat ettiğini ve vefat etmeden önce dava dilekçesinde belirttikleri dükkan ve daireleri davalı T4 muvazaalı bir şekilde çok düşük bir bedelle devrettiğini, murisin buradaki gerçek iradesi ve amacının müvekkillerinin de mirasçı olması ve murisin müvekkillerini miras hakkından yoksun bırakmak istemesi olduğunu, davaya konu devir işleminin muvazaalı olduğunu ve işlemin davalı lehine diğer mirasçılar olan müvekkillerinden mal kaçırmak ve müvekkilerinin miras hakkından yoksun bıraktığını, yapılan işlemin muvazaa nedeniyle ve gizlenen bağışlama işlemi ise resmi şekil eksikliği nedeniyle batıl olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur....

            CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacı tarafından müteveffa'nın Vakıfbank A.Ş ve Akbank TAŞ'deki hesapları ile Vakıf Emeklilik A.Ş tarafından ödenecek tazminatlardaki miras haklarının, paylı mülkiyete çevrilmesinin talep edildiğini davacının bu talebinin paylı mülkiyete geçiş kararı verilmemesi gerektiğini düşündüklerini, terekenin öncelikle müvekkiline karşı mal rejiminden kaynaklı borcu bulunduğunu, bu nedenle terekenin öncelikle evlilik birliğinden kaynaklı borcunu ödemesinin gerektiğini, ardından mirasın paylaştırılmasının gerektiğini, Adana 8. Aile Mahkemesi'nin 2020/112 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : "Davanın KABULÜNE, Adana 1. Noterliğinin 16.7.2019 tarihli ve 15497 Yev....

            CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacı tarafından müteveffa'nın Vakıfbank A.Ş ve Akbank TAŞ'deki hesapları ile Vakıf Emeklilik A.Ş tarafından ödenecek tazminatlardaki miras haklarının, paylı mülkiyete çevrilmesinin talep edildiğini davacının bu talebinin paylı mülkiyete geçiş kararı verilmemesi gerektiğini düşündüklerini, terekenin öncelikle müvekkiline karşı mal rejiminden kaynaklı borcu bulunduğunu, bu nedenle terekenin öncelikle evlilik birliğinden kaynaklı borcunu ödemesinin gerektiğini, ardından mirasın paylaştırılmasının gerektiğini, Adana 8. Aile Mahkemesi'nin 2020/112 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : "Davanın KABULÜNE, Adana 1. Noterliğinin 16.7.2019 tarihli ve 15497 Yev....

            UYAP Entegrasyonu