Mahkemece, davanın miras payından kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin bulunduğu ve murisin ölmeden önceki son ikametkahında görülmesi gerektiği belirtilerek dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere, muris muvazaasına dayalı davalarda davayı açan mirasçı muvazaalı işlemin tarafı olmayıp, davalı ile miras bırakan arasındaki hukuki ilişki bakımından üçüncü kişi konumunda ve kendisine yönelik haksız eylem niteliğindeki muvazaalı işlem ile zarara uğratılan durumundadır. Yukarıda açıklanan ilkeler karşısında, davanın taşınmazın aynından ya da miras hakkından kaynaklanmadığı ve somut olayda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6. maddesindeki genel yetki kuralı ile haksız eylemden kaynaklanan davalarla ilgili 16. maddesindeki yetki kurallarının geçerli olacağı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi yerine yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir....
Temyiz Nedenleri Davacı temyiz dilekçesinde özetle, murisin kendisine karşı babalık görevini yerine getirmediğini, murisin bağış işlemiyle saklı payını bertaraf etmeyi amaçladığını, mirasbırakan ile arasının açık olduğunun sabit olduğunu, murisin bağış dışındaki dava konusu taşınmazları ikinci eşinin adına aldığını ve sonrasında taşınmazların ikinci eşinden olan çocuklarına devredildiğini, ikinci eşin taşınmazları alacak ekonomik gücü olmadığını, tenkis ve mirasta denkleştirme hükümlerinin uygulanması gerektiğini, denkleştirme oranının hatalı hesaplandığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir. 6. Gerekçe 6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde TMK’nın 669 uncu maddesine dayalı denkleştirme, bunun da mümkün olmaması halinde tenkis isteğine ilişkindir. 6.2. İlgili Hukuk 6.2.1....
Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu' nun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 (818 s....
Buna göre istek; ana ve baba ile birlikte yaşayan, emek ve gelirlerini aileye özgüleyen ergin alt soyun denkleştirme alacağına ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 370. ve 371. maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu alacak zamanaşımına uğramayacak ise de en geç miras bırakanın terekesinin taksimi anına kadar istenebilecektir (TMK m. 370, 371). Somut olayda, miras bırakanın 05.06.2015 tarihinde ölümünden sonra terekesinin halen paylaşılmadığı, davanın ise 28.09.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece işin esasına girilip, tüm deliller toplandıktan sonra sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken “‘davacının murisle birlikte yaşamının sona erdiği tarihte denkleştirme alacağını talep etmesi gerekirken uzun yıllar sonra iş bu davayı açmış olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
O hâlde; yargılama sırasında ölen ve miras bırakanın eşi olan..., sağlığında dava açmasa dahi dava hakkından vazgeçmiş sayılamayacağından, onun hakkı halefiyet kuralı ile mirasçılarına geçecektir ve mirasçıları da, miras hakkına engel olan kök miras bırakan tarafından yapılan muvazaalı sözleşmenin geçersizliğini ve bu sözleşmeye dayanan tapunun iptalini veya tazminat isteyebilecektir. Yani, davacının annesinden intikal eden paya ilişkin olarak da dava konusu temlikler nedeniyle ayrıca dava açabileceği dikkate alındığında, miras bırakanın yapmış olduğu temliklerde gerçek iradesinin saptanması için tüm mirasçıları itibariyle değerlendirilme yapılması gerektiği açıktır. Murisin eşine yaptığı bir temlik veya kazandırma olmadığına göre de, miras bırakanın davalı oğullarına yaptığı dava konusu pay temliklerinde iradesinin paylaştırma-denkleştirme olmadığı kuşkusuzdur....
HMK'nun 11.maddesine göre; terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar ile terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara açılacak tüm davalarda ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir, ayrıca TMK'nun 576. maddesine göre miras, malvarlığının tamamı için mirasbırakanın yerleşim yerinde açılır. Miras bırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür. İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsünün 19/03/2020 tarihli cevabi yazı ve ekindeki ölüm istatistik formundan da anlaşılacağı üzere murisin Merter/ İstanbul ilinde vefat ettiği, yine dosyadaki ölüm tutanağından murisin son yerleşim yerinin Merter/İstanbul olduğu anlaşılmıştır....
Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....
Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (BK 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-DENKLEŞTİRME-TENKİS Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- denkleştirme, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava; muris muvazaası, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve mirasta denkleştirme hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan babaları ......
Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....