Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anayasamızda modern mülkiyet anlayışı benimsenmiştir ve mülkiyet hakkına saygılı ve bu hakkı koruyan bir rejim öngörülmektedir. Modern mülkiyet anlayışında mülkiyet hakkı yetki ve ödevlerden oluşmaktadır. Malikin hem yetkileri hem de yakınlarına ve topluma karşı ödevleri bulunmaktadır. Hakkın kapsamında yer alan ödevler, mülkiyet hakkına yabancı, ona dıştan ve sonradan yükletilen sınırlamalar olarak kabul edilmemeli, aksine bunları, kamu yararı amacıyla malike yükletilen ve mülkiyet hakkını oluşturan ödevler olarak düşünmelidir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. Mülkiyet ancak kanunla ve kamu yararı amacı ile sınırlandırılabilir. Başka bir deyişle, kanun koyucunun malikin yetkilerini sınırlamak yetkisi, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 35 inci maddesinin 2 nci fıkrasında sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmanın özü “kamu yararı”, şekli ise “kanun”dur. Kanun koyucunun mülkiyet üzerinde yaptığı sınırlamalar bu hakkın özüne dokunamaz....

    Gerek mülkiyet hakkı sahibi ve gerekse başka bir hakka dayanarak mülkiyet hakkı sahibinden taşınmazı belirli bir süre elinde tutma hakkı kazanmış kişiler, mülkiyet hakkının ve sözleşme ile edindiği hakkın kendisine sağladığı yararlanmalar için üçüncü kişilerin engellemeleri karşısında yargı yolu ile hakkın korunmasını isteyebilirler. Bu hak, mülkiyet ve sözleşmeye dayanan şahsi hakkın varlığı süresince mütecavizi fiilen defetme hakkı biçiminde olabileceği gibi, müdahalenin sürekliliği halinde yargı yolu ile de istenebilir. Ancak bunun için açıklandığı üzere öncelikle üstün bir kişisel hak bulunduğunun tespiti gerekir. Bu kapsamda davacının dayandığı intifa hakkına ilişkin düzenlemeler değerlendirilecek olursa: Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür....

    Mahkemece taşınmaz mülkiyeti henüz davacı hazineye geçmediğinden dolayısıyla davacının dava hakkı bulunmadığından bahisle istek reddedilmiştir. Hükmü davacı Hazine temyiz etmiştir. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 70 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapuda ... ve ... adına kayıtlı iken Hazinenin açtığı dava sonucu öncesinin orman olduğu, 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman dışına çıkartıldığı, dava dışı kişiler adına olan tapu kaydının iptal edilerek hükmen Hazine adına tescil edildiği görülmektedir. Türk Medeni Kanununun 705. maddesi hükmüne göre kural olarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Ancak, anılan hükmün 2.fıkrası gereğince miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyet tescilden önce kazanılır. Fakat bu gibi durumlarda malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır....

      Taraflar arasındaki aile konutunun miras hakkına mahsuben sağ kalan eşe özgülenmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, aile konutunun miras hakkına mahsuben sağ kalan eş olarak şahsına özgülenmesi talebinde bulunmuştur. Dava, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış, mahkemesince 20/10/2015 tarih ve 2014/682 Esas, 2015/984 sayılı Karar ile görevsizlik kararı verilmiş olup, iş bu görevsizlik kararı üzerine dosya İzmir 12. Aile Mahkemesine gönderilmiş, mahkemece yapılan inceleme neticesinde 05/11/2015 tarihli karar ile (karşı) görevsizlik kararı verilerek dosya merci tayini için Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderilmiştir, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme neticesinde, 03/11/2016 tarih ve 2016/8523 Esas, 2016/10063 Karar sayılı ilam ile; İzmir 5....

        İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır....

        Üçüncüsü ise, karşılıksız kazandırıcı işlemin mirasçının miras hakkına mahsuben yapılmış olmasıdır.(İmre Zahit-Erman Hasan, Miras Hukuku, Der Yayınları, İstanbul, 2016, s.524) Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Samsun İli Çarşamba İlçesi Orta Mah. Körırmak Mevkii 373 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 1. Kat 4 nolu bağımsız bölümün murisin taşınmazının satışıyla elde edilen parayla alındığı bu nedenle taşınmazın iadeye tabi tutulması gerektiği belirtilmiş ve tapusun iptali ile bedelinin miras payı oranında davacılara ödenmesi talep edildiği birleşen davada murisin davalılara ne kadar bedel ödeyerek taşınmazı aldığı, bunun kaynağının murisin hangi malvarlığının olduğu ispatlanamamıştır....

          Tüketici Mahkemesi'nin 2008/256 E sayılı dosyası üzerinden tapu iptal ve tescil davası açtığını, bu dava sonucunun eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerektiğini, taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulmadığını, taşınmaz üzerindeki bağımsız bölümü 1999 yılında natamam vaziyette teslim aldığını ve yaptığı masraflar sonucunda oturmaya başlandığını, yapılan masraflar nedeniyle hapis hakkı tanınması gerektiğini bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan hakkı olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının çekişmeli bağımsız bölüme el atmasının önlenmesine ve 26.618,90 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

            Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi'nde dava açıldığını, cezai yargılamaya da konu olan bu rulmanların taklit olduğunu müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, bundan dolayı müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ile davaya konu ürünlerin taklidinin tespitini, marka hakkına tecavüz edildiğinin tespitini, tüm ürünlerin imhasını, imha talebi uygun görülmez ise bunlar üzerine müvekkiline mülkiyet hakkı tanınmasını, 5.000 TL manevi, 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini, verilecek kararın gazetede ilanını talep ve dava etmiştir....

              Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde (......

                Dava konusu 368 parsel ise, 7420 m2 yüzölçümlü ve arsalı ev vasfında olup, 1/3 payı hükmen 13.1.2004 tarihinde tarafların miras bırakanı ... adına kayıtlıdır. Dava, TMK.nun 677.maddesinde açıklanan miras payının devrine dayalı olarak açılan iptal ve tescil ile bedel isteğine ilişkindir. Davacı vekili, dava konusu taşınmazların miras bırakan ...’dan intikal ettiğini, vekil edeninin mirasçılardan-anneleri ...’a ait miras payını Serik Noterliğinin 7.10.1977 tarihli devir sözleşmesi ile satın aldığını açıklayarak iptal tescil ve bedel isteğinde bulunmuştur. Dava konusu 362 parsel dava tarihinden önce paylı mülkiyet şeklinde mirasçılar adına intikal olmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu