Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada; "...Dava; İş bu davanın konusu TMK618. maddesi gereği muris vefat etmeden önceki 5 yıllık süre içerisinde muristen alınan malvarlığı nedeniyle mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti yani mirasın reddinin iptali talebine ilişkindir. Davacı, davalıların murisinin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır. Ödemeden aciz bir murisin mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar (TMK m. 618 f.I). Murisin alacaklılarının korunması belirtilen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Bunun için; miras açılmış olmalı, ödemeden aciz bir muris bulunmalı, miras süresinde reddedilmelidir. Reddeden mirasçıya kazandırma yapılmış olmalıdır....

Ne varki, getirtilen kayıt ve belgelerden, miras bırakanın tüm çocukları lehine birtakım kazandırmalarda bulunduğu anlaşılmakta ise de, mirasçılarından olan eşi lehine böyle bir tasarrufunun bulunduğu taraflarca iddia ve ispat edilmediği gibi, dosyaya bu yönde bir delil de ibraz edilmediğine göre, tüm mirasçıları kapsayan bir paylaştırmanın varlığını kabul etme olanağı yoktur. Bu durumda, mahkemece işin esasının değerlendirilmesi gerekeceği açıktır. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Bu tür muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemekte, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

    Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

      Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan ...’nın 19/06/2010 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı eşi ..., davalı oğlu ... ile dava dışı kızı ...’den olma torunlarının kaldığı, miras bırakanın, 2776 parsel sayılı taşınmazı 17/05/2010 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, yargılama sırasında davacının kısıtlandığı ve vasinin davaya devam ettiği, temyiz incelemesi sırasında da davacının 01/07/2016 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

        Somut olaya gelince; davacı tanıkları, miras bırakanın mal kaçırma amaçlı olarak taşınmazları davalı torununa temlik ettiği iddiasını kanıtlar mahiyette beyanda bulunmamışlar tarafların kız kardeşi olan davalı tanığı ... miras bırakanın maddi yönden sıkıntıda ve aynı zamanda hasta olduğunu, davalı torun ...’a takılan sünnet takılarının miras bırakanın tedavisinde kullanıldığını, bunun karşılığında taşınmazın temlik edildiğini bildirmiş diğer davalı tanıkları da miras bırakanın tedavi için özel hastanelere ve şehir dışına gittiğini, davalı ...’ın mesleğe başladıktan sonra miras bırakana maddi yardımlarda bulunduğunu, miras bırakanın da bunun karşılığında taşınmazı devrettiğini ifade etmişlerdir. Bu somut olgular yukardaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakan tarafından yapılan temliklerin mal kaçırma amaçlı olduğu iddiasının kanıtlandığı söylenemez....

          Beyhan Uzun tarafından yeğenleri olan davacı ile davalıya eşit paylarla bağışlandığını, davacının kadastro çalışmaları sırasında ½ payını kendi adına tescil ettirdiğini, ½ payın da müvekkili adına tescili gerekirken babasının rızası olmadan evlendiğinden babası adına tescil edildiğini, ilişkileri düzelince taşınmazdaki emanet payın miras bırakan tarafından müvekkiline devredildiğini, davacının henüz yirmi yaşında iken adına tescil edilen ½ payı alacak gücü bulunmadığını, miras bırakanın denkleştirme amacıyla hareket ettiğini, müvekkilinin ayrıca miras bırakanın bütün ihtiyaçları ile ilgilendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. III....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, miras hukukundan kaynaklı alacağın tereke tefterine katydı talebi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay .... Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay .... Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, .../04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR İhtiyati haciz talebine konu olan alacakla ilgili kararın TMK.nun miras hukukundan kaynaklı olarak verilmesine göre, ihtiyati hacize ilişkin kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 8.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2021 NUMARASI : 2020/286 2021/252 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Önalım Hakkından Kaynaklanan) KARAR : Adana 8....

                Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır....

                  UYAP Entegrasyonu