Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 250 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 1825 parsel sayılı taşınmazın ½ payının miras bırakan ... tarafından 17.06.1980 tarihli akitle ölünceye kadar bakma suretiyle davalıya temlik edildiği, 1825 nolu parselin ifrazı ile 2014 nolu parselin oluştuğu ve 2014 parsel sayılı taşınmazın ½ payının davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

    Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....

      Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır....

        Bir kimsenin, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı (muvazaalı) olduğunu ve gizil bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler..."...

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/244 ESAS - DAVA KONUSU : Alacak (Altsoyun Denkleştirmesinden Kaynaklı) KARAR : DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının miras bırakan Hüseyin Türkoğlu'nun bankadaki paralarını çektiğini, murisin birden çok taşınmaz sahibi olduğunu ve davalının bu taşınmazlardan yıllarca kira aldığını bu nedenlerle mirasta iade ve denkleştirme hükümleri gereğince miras bırakanın sağlığında banka hesaplarından çekilen paranın davalı tarafından miras hissesi nispetinde davacı T1na ödenmesini dava etmiş ve 22/12/2022 tarihli celsede davalının banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir....

        Dava dilekçesinde ecrimisil talep edildiği belirtilmiş ise de davanın sebepsiz zenginleşme kaynaklı alacak istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı yanın yemin deliline dayandığı ve davacıların da yemini eda ederek dava konusu dönemlerde gelirden pay ya da para almadıklarını beyan ettikleri görülmektedir, Mahkemece, davanın, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin olduğu, davalının, davacılara talep edilen dönemlere ilişkin ödeme yaptığına yönelik yemin teklif edip, davacılar da yeminli beyanlarında ödeme yapılmadığını ifade ettiklerinden, alacağın belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Esasen, derecattan geçen dava dosyalarında ifadesine başvurulan Ş...’in beyanına itibar edilmeyerek miras bırakanın temlikinin muvazaalı olduğu kabul edilmiştir. Öyleyse, Ş...’in önceki davalardaki beyanı eldeki davaya mani teşkil edeceği söylenemez. Bu sebeple davanın reddi doğru değildir. Ancak, dosyaya ibraz edilen 19.2.2001 tarihli taahhütname başlığını taşıyan belgede davacı Ş..., taşınmaz kendisine temlik edilen A...’ye karşı bir dava açmayacağını ve dava açma hakkından vazgeçtiğini taahhüt etmiştir. Murisin ölümünden sonra davacı Ş...’in, miras bırakanın yapmış olduğu temlik işlemine karşı bu şekilde yapmış olduğu taahhüdün miras hakkı üzerinde gerçekleştirilen bir sözleşme niteliği taşıdığı ve Şakir’i bağlayacağı tartışmasızdır. Zira, TMK nun 677. maddesi hükmü uyarınca mirasçıların terekeden gelen miras payları üzerinde yapacakları tasarrufların yazılı olması kaydıyla geçerli olacağı açıktır....

            Somut olayda, davacılar, miras bırakanın, dava konusu taşınmazını mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği halde, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış olarak açıklamak suretiyle devrettiğini, yapılan temlikin l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237 ve Tapu Kanunun 26.maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersiz olduğunu ileri sürdüklerine göre, bu iddialarını ispatla yükümlüdürler. Dosya kapsamına göre, davacıların, iddialarını ispat bakımından tanık deliline dayanmadıkları gibi, HMK'nin 119/f maddesine göre işlem yaparak tanık listesi de vermedikleri sabittir....

              Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

                SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bette açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin maddi hata kaynaklı düzeltim talebinin kabul edilerek "Bu taşınmaz payı üzerinde davacıya İstanbul 6. İcra Müdürlüğü'nün 2005/10265 sayılı dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi tanınmasına," bendindeki 2005/10265 sayılı yerine 2005/10261 olarak düzeltilerek "Bu taşınmaz payı üzerinde davacıya .... İcra Müdürlüğü'nün 2005/10261 sayılı dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi tanınmasına," şelinde hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 7.684,88 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 29/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu