Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

aldığını, kötüniyetli olduğunu, yapılan devirlerin muvazaalı olduğunu, öncelikle bu nedenle, tapusunun iptali gerektiğini, TMK 194. maddesinde; "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki haklan sınırlayamaz" denildiğini, rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep almadan kendisine rıza alınmayan eşin, hakimin müdahalesini isteyebileceğini, Aile konutu olarak öngörülen taşınmaz malın maliki olmayan eşin, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebileceğini, aile konutunun eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceğini ve bildirimde bulunan eşin diğeri ile müteselsilen sorumlu olacağı hükmünün bulunduğunu, davalının eşi T3 aile konutu niteliğindeki meskeni müvekkilinin rızasını almadan Remziye Seçen'e devrettiğini, Remziye Seçen tarafından...

Yargıtay görüşüne göre de borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı ) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır. (Yargıtay 34 XX 533.05.2016 tarih 2016/7766- 13560 E-K sayılı kararı ) Hal böyle olunca TMK 194 maddeye dayanarak aile konutu ile alakalı tasarruf işlemlerinde eşin izninin alınması gerektiğini düzenleyen maddeyi, icra işlemlerinde dava hakkının dayanağı olarak göstermek icra hukukunun özüne ve ruhuna aykırıdır. Şikayet, şahsi hak niteliğinde olup, borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır....

Davalı taraf istinaf dilekçesinde; davalının aile konutu olarak bu taşınmazı; davacının rızası ile çocukları ile birlikte kullandığını, mahkeme gerekçesinde belirtilen 8.Hukuk Dairesine ait kararın somut olaya uymadığını,müvekkilinin haklı ve meşru sebeple taşınmazda oturduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi talebine ilişkindir. Mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır. Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur....

Davada, 3. kişiye satılan taşınmazın, aile konutu olduğu ve miras bırakanın rızası olmadan eşinin sattığı, malik olmayan eşin mirascıları tarafından iddia edilen ve malik olan davalı eş tarafından da ayrıca muvazaalı olarak gerçekleştirildiği iddiasına dayalı satışın iptali ile mirasçılar adına tapuya tesciline ilişkindir. Dosya kapsamından,,davacı tarafından uyuşmazlık konusu taşınmazda halen annenin oturduğu ve aile konutu olduğu, davalı Melek Aslan tarafından ise aile konutu olmadığı, aile konutu niteliğini yitirdiği iddia edilmiştir. Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle aile konutu olup olmadığı tartışılacağından Türk Medeni Kanununun 194 ve devamı maddeleri gereğince uyuşmazlığın 3. Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Mersin 3. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 07.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    GEREKÇE : Dava sağ kalan eşin aile konutu niteliğindeki taşınmazın katılma alacağına mahsuben davacı adına kayıt ve tescili, olmadığı takdirde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı davası olduğu anlaşılmıştır. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: İpoteğin doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemediğini, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin 'açık rızası"nın şart olduğunu, dava konusu ihaleye konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunsa da bulunmasa da eşlerin rızasının aranmasının hukuki zorunluluk olduğunu, davacı müvekkilinin de taşınmaz üzerindeki ipoteğe muvafakati bulunmadığını, davanın reddi ile birlikte müvekkilinin, ihale bedelinin yüzde 10’u oranında para cezasını hazineye ödemekle yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini, yargılamanın sonucunda maddi zorluk doğuracak şekilde para cezası uygulanmış olması nedeniyle mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu görüldüğünü, hükmedilen para cezasının müvekkilinin adil yargılanma hakkının alenen ihlali olduğunu, bir an için aksi düşünülse...

    TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır. 3.2.4 Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince, aile konutu olarak kullanılan taşınmazın tapu kaydına, aile konutu ... verilebilmesi için, o konutun eşlerden birine ait olması zorunludur. Mülkiyeti üçüncü kişiye ait bir taşınmaz eşlerce kullanıyor olsa bile, hak sahibi olan üçüncü kişinin bu taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını sınırlayıcı şekilde tapu kütüğüne aile konutu şerhi verilemez. Aile konutu şerhi konulması istenilen ... 2.Bölge ... ... Sok. ... parseldeki taşınmaz davalı erkek eşin babası adına kayıtlı bulunmaktadır....

        Yargıtay görüşüne göre de borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise, buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır. (Yargıtay 34 XX 953.05.2016 tarih 2016/7766- 13560 E-K sayılı kararı ) Hal böyle olunca TMK 194 maddeye dayanarak aile konutu ile alakalı tasarruf işlemlerinde eşin izninin alınması gerektiğini düzenleyen maddeyi, icra işlemlerinde dava hakkının dayanağı olarak göstermek icra hukukunun özüne ve ruhuna aykırıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan binanın giriş katının "aile konutu" olduğu hususunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamaktadır. Aile konutu niteliğindeki bu taşınmazın, Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesi gereğince hak sahibi (koca) tarafından davacı eşin açık rızası alınmadan, davalı ... Tekstil Ltd. Şti. ne 17.11.2008 tarihinde satıldığı, davacı kadın tarafından söz konusu şirket aleyhine ... 1. Aile Mahkemesinin E. 2009/1020 sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil istemiyle dava açıldıktan çok kısa bir süre sonra ise davalı şirket tarafından şirket çalışanı ...'a 07.01.2010 tarihinde satıldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır....

          UYAP Entegrasyonu