Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sayılı ilamıyla özetle “…..öncelikle olayın kurumca meslek hastalığı olarak kabul edilip edilmediği hususu netleştirilmeli, sonrasında meslek hastalığı olarak kabul edilmiş olması halinde hastalığının niteliği ve sigortalının daha önceden çalıştığı işyerlerindeki diğer hizmetleri de dikkate alınmak suretiyle dava dışı işverenler yanındaki çalışmaların sigortalıdaki sürekli iş göremezlik oranına etkisi de belirlendikten ve davalı işyerindeki çalışmaları ile hastalığın oluşması ve ilerlemesi bakımından, illiyet bağı olup olmadığı ve çalışılan işverenlerin kusurlu olduğu sonucuna varılacak olursa, birlikte kusurları olmayıp, ayrı zamanlarda ve ayrı ortamlarda meslek hastalığının oluşmasına birbirleriyle irtibatlı olmaksızın katkılarının bulunması nedeniyle, her işverenin sadece kendi kusuru oranındaki maddi zarar miktarından sorumlu tutulması gerektiği göz önünde bulundurulmak suretiyle, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir....

    İddia, savunma, SGK kayıtları, maluliyet raporları, alınan kusur bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı kuruma ait yeraltı maden ocağında çalışması nedeniyle meslek hastalığına yakalandığı ve %26,00 oranında malul kaldığı, meslek hastalığının oluşumunda davalı işveren TTK'nın % 54,23 oranında kusurunun bulunduğu, yine meslek hastalığının oluşumunda %32,81 oranında kaçınılmazlık olgusunun etken olduğu, dava dışı işveren kusurunun ise %7,96 olduğu anlaşılmıştır....

    Mahkemece hükme esas alınan 27.01.2009 tarihli bilirkişi raporunda; meslek hastalığında davalı işverenin % 93.5 oranında kusurlu olduğu, % 6.5 oranında da kaçınılmazlık faktörünün etkili olduğu belirtilmiştir. Meslek hastalığının ve buna yol açan nedenlerin tespiti öncelikle tıbbi bir konu olduğundan bunu belirleyecek bilirkişinin de konunun uzmanı olması zorunludur. Hükme dayanak alınan kusur bilirkişi raporu iş güvenliği uzmanı olduğu belirtilmeyen 2 Maden Yüksek Mühendisi ve 1 Maden Mühendisi tarafından düzenlenmiştir. Oysa olayda sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için sigortalıda meslek hastalığının meydana gelmesindeki kusur durumunun; iş güvenliği uzmanı kimya mühendisi, (maden mühendisi ) ve tıp doktoru ile oluşturulacak bir bilirkişi kurulu tarafından düzenlenecek raporla belirlenmesi gereklidir....

      İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınması gerektiğini, davacının hastalığının ortaya çıkmasında müvekkil şirketin hiçbir kusuru bulunmadığını, davalı şirketin, meslek hastalığının meydana gelmemesi için işyerinde tüm işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini aldığını, davacının müvekkil şirkette çalıştığı dönemler içerisinde düzenli olarak periyodik muayeneleri ve kontrolleri yaptırılmış ve işçilerinin çalışan tüm işçilere (davacıya) kişisel koruyucu donanım, bu arada periyodik olarak toz maskesi ve toz maskesi filtresi verildiğini, davacı işçinin, kendisine teslim edilen toz maskesi ve toz filtrelerini kullanmak zorunda olmasına karşın, yapılan sürekli denetime ve uyarılara karşın gereği gibi kullanmadığını, işçinin, kendisine verilen kişisel koruyucuları gereği gibi kullanmaması nedeniyle, meslek hastalığının meydana gelmesinde önemli oranda kusuru bulunduğunun belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir....

      Mevzuatımızda ise meslek hastalığının tanımı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Meslek hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması” başlıklı 14’üncü maddesinin ilk fıkrasında yapılmıştır. İlgili fıkraya göre meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik hâlleridir. Ayrıca 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının “l” bendinde de meslek hastalığı, mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık olarak tanımlanmıştır. Hemen belirtilmelidir ki bir sosyal risk olarak meslek hastalığının diğer hastalıklardan ayırt edilebilmesi ve meslek hastalığının varlığından bahsedilebilmesi için bir takım şartların bir arada bulunması gerekmektedir....

        Bilirkişice düzenlenen 14/06/2021 tarihli kusur bilirkişi raporunda, sigortalının işten ayrılmış olduğu 1986 yılındaki maluliyetinin %8,07 olduğu ve bu maluliyetinde kaçınılmazlık oranının %84,01, davalı işveren TTK'nın %15,99 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ve bilirkişi raporunun meslek hastalığı ve işverenin aldığı ve alması gerektiği önlemler dikkate alındığında somut olayın özelliği ile uyumlu olduğu, hakkaniyet ilkesi ile iş güvenliğine ilişkin ilkeleri esas aldığı ve 32 yıl formülüne göre hesaplandığının görüldüğü ve yerleşik adli tıp kriterlerine göre pnömokonyoz meslek hastalığının sigortalının kömür tozuna maruz kalması ile meydana gelen ve sigara ile ilişkisi olmayan meslek hastalığı olması nedeni ile davalı işveren TTK'nın %15,99 kusurlu olduğu yönündeki rapora itibar edilmiştir. ............ sigortalı Niyazi İnam'ın davalı TTK'ya ait işyerinde çalıştığı ve sonrasında meslek hastalığına yakalandığı, meslek hastalığı maluliyet oranının % 20 olduğu ancak meslek hastalığının...

        Maddesine göre davaya konu olayın meslek hastalığı olduğunu tespit ettiğini, davacının İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi'ne başvurması neticesinde İstanbul SGKB Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce ''....Sigortalıda silikozis meslek hastalığı olduğuna , lomber disk bozuklukları meslek hastalığı olduğuna , SNİK kaybı meslek hastalığı olduğuna ,MKGKO %0 olduğuna , yardıma muhtaç olmadığına ve kontrol muayenesi gerekmediğine ... '' karar verildiğini, -Bu karara davacı tarafından itiraz edildiğini, itiraz neticesinde SSYSK tarafından düzenlenen 4/11/2015 tarihli 82/11994 karar sayılı raporda davacı işçide p/s 1/1 düzeyinde pnömokonyoz meslek hastalığı olduğuna buna göre maluliyet oranının % 0 olduğuna , SNİK hastalığının mesleki olduğuna ve maluliyet gerekmediğine, Lomber disk bozukluğu hastalığının mesleki olduğuna ve maluliyet gerekmediğine, omuz tendinit hastalığının mesleki olduğuna ve düzeltme kaydıyla %20 maluliyet oranına, başka birinin sürekli bakImına muhtaç durumda olmadığına, kontrol...

        Yönetmeliğe göre, yükümlülük süresi, sigortalının meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının meydana çıktığı tarih arasında geçen en uzun süreyi ifade eder. Ancak meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin, işyeri incelemesi ile kanıtlandığı hallerde, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir. Burada önemli olan hastalığı belirleyen rapor tarihi değil, tıbbi verilere göre hastalığın ortaya çıktığı tarihtir. 5510 sayılı Kanunun 21/1. maddesi hükmüyle; işverenin, iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle Kuruma karşı sorumluluğu, kusur sorumluluğu olarak düzenlenmiş, hakkaniyet veya tehlike sorumluluğu ilkesi benimsenmemiştir. Bu nedenle işveren, kusuru varsa sorumlu tutulabilecektir....

        Meslek hastalığının, işin niteliğine göre tekrarlanan sebepler veya işin yürütüm şartlarına göre ortaya çıkan hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri olduğu dikkate alınarak, meslek hastalığının engellenmesinde, iş güvenliği mevzuatına göre işverence hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığı irdelenmeli; işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, sigortalının tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde önlem alınması gerekmeyeceği gibi bir düşünceyle önlem almaktan çekinemeyeceği, çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığının da işverenin önlem alma ödevini etkilemeyeceği, işverenin, çalıştırdığı sigortalıların beden ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlü olduğu gerçeğinden hareketle, meslek hastalığının oluşumunda davalının kusurunun belirlenmesi için içinde bir tabip üyeninde bulunduğu...

          Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde, Mahkemece, öncelikle davalı işverene ait olan işyerinden daha önceleri sigortalının nerede hangi işlerde çalıştığı da tespit edilerek, işyerlerinde hangi ortamda çalıştığı, bu işyerlerindeki çalışmaların sigortalıdaki meslek hastalığı sonucu oluşan sürekli iş göremezlik oranına etkisi olup olmadığı belirlenmeli, gerekirse çalışma yerlerinde keşif de yapılarak bu eksiklikler giderilmeli; meslekhastalığının, işin niteliğine göre tekrarlanan sebepler veya işin yürütüm şartlarına göre ortaya çıkan hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri olduğu dikkate alınarak, meslek hastalığının engellenmesinde, iş güvenliği mevzuatına göre işverence hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığı irdelenerek; işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, sigortalıların tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştıkları takdirde önlem alınması gerekmeyeceği gibi bir düşünceyle...

            UYAP Entegrasyonu