İcra Müdürlüğünün 2014/810 Esas sayılı takip dosyasından 04/03/2014 tarihinde haciz şerhinin işlendiği, bu hacizden sonra süresinde satış talep edilip satış avansının yatırılmış olması nedeniyle bu haczin düşmediği ve yeniden haczin de konulmadığı, ilk haczin halen ayakta olduğu, konulan bu haciz nedeniyle davacı borçlunun vasisi aracılığıyla daha önce meskeniyet şikayetinde bulunduğu ve Akşehir İcra Hukuk Mahkemesinin 03/09/2014 tarih, 2014/120- 143 E.K. sayılı ilamıyla meskeniyet şikayetinin kısmen kabulüne karar verildiği ve bu kararın en son onanarak 30/04/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup, davacı borçlu tarafça aynı taşınmaz ile ilgili kıymet taktir raporunun tebliği üzerine aynı haciz nedeniyle yeniden kesin hüküm bulunmasına rağmen şikayette bulunulduğu anlaşılmakla, HMK'nun 115. maddesine göre dava şartlarının davanın her aşamasında re'sen incelenmesi gerektiği, HMK'nun 115/1- i maddesine gereğince şikayetin kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken...
Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda, borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı, haczedilen haczedilmeyen tüm taşınmazları, keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalı, borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir....
yüzölçümlü ev vasfındaki taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılmasına, davacı müvekkilinin tek geçim kaynağının çiftçilik olması nedeniyle 34 XX 567 plakalı traktörüne yönelik haczedilmezlik şikayetinin kabulü ile traktör üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği, mahkemece 24/09/2020 tarihli 2020/54 Esas, 2020/65 Karar sayılı kararla davanın süre yönünden reddine karar verildiği, verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 31/05/2021 tarih, 2020/2275 Esas, 2021/1279 Karar sayılı ilamı ile "Dosyanın incelenmesinde, dava konusu taşınmaz üzerine 04/02/2019 ve 04/09/2020 tarihlerinde, traktör üzerine ise 13/02/2019 ve 20/07/2020 tarihlerinde haciz konulduğu görülmektedir....
Şikayetçiler vekili tarafından aynı mahkemenin 09.04.2014 tarih ve 2014/130-176 sayılı dosyasında aynı taşınmazla ilgili meskeniyet şikayetinde bulunulduğu, mahkemece şikayetin kabul edilmesinden sonra Yargıtay 12. HD'nin 2014/1616-4756 sayılı kararı ile şikayetçi mirasçılara takibin yöneltilmemiş olması nedeniyle şikayet tarihi itibariyle taraf sıfatları bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmesi yönünden kararın bozulduğu, bozmadan sonra şikayetçiler vekili tarafından 04.04.2014 tarihli dilekçesi ile şikayetten feragat edildiği, mahkemece, 09.04.2014 tarihinde feragat nedeniyle şikayetin reddine karar verildiği, kararın 13.05.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Şikayetçiler vekilinin feragati, meskeniyet şikayet hakkından değil, açılmış olan meskeniyet şikayetine ilişkindir....
İİK'nun 4. maddesinde; "İcra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikayetlerle itirazların incelenmesi icra mahkemesi hakimi ... tarafından yapılır ..." düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda,... İcra Müdürlüğü'nce konulmuş bir haciz işlemi bulunmadığı, meskeniyet şikayetine konu olan taşınmaza haczin .... İcra Müdürlüğü'nün 2010/449 sayılı dosyası üzerinden konulduğu, meskeniyet şikayetinin ise... İcra Mahkemesi'ne yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca meskeniyet şikayetini inceleme yetkisi, haciz işlemini yapan icra dairesinin .. İcra Müdürlüğünün) bağlı olduğu icra mahkemesine ait olup, bu hususun mahkemece kamu düzeni nedeniyle resen nazara alınması gerekir. O halde, mahkemece meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinin tefrik olunarak yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunulmasını engeller. Ancak, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar. Somut olayda, meskeniyet şikayetine konu .... ada 1 parselde bulunan zemin kat ....nolu bağımsız bölüm üzerinde 26.12.2005 tarih ve 10724 yevmiye numarasıyla Türkiye Vakıflar Bankası A.Ş. lehine ipotek kurulduğu ve anılan bu ipoteğin Tüketici Kredisi nedeniyle verildiği görülmüştür....
Bu nedenlerle yerel mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerinde mevcut ipoteğin haciz tarihi itibariyle devam edip etmediği araştırılarak ipoteğin meskeniyet şikayetine engel mahiyette olup olmadığının tespiti yapılarak, ipoteğin meskeniyet şikayetine engel olmayacağının anlaşılması halinde ise yukarıda belirilten şekilde, borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi semt veya semtlerde, daha mütevazi koşullarda haline münasip evin değeri, denetime elverişli, somut veriler içeren ve açık, net ve tek rakam olarak yukarıda değinilen ilke ve kurallar gözetilerek, bilirkişiden denetime ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasay aykırı olup davalının anılan istinaf sebepleri yerinde görülmüştür....
TK md. 21' e göre muhtara teslim edildiğini ve yine 103 davetiye kağıdının da önce borçlunun bilinen adresine normal tebliğe çıkarıldığını, ancak tebligatın iade dönmesi nedeniyle ve bilinen adresi ile mernis adreslerinin aynı adresler olması sebebiyle TK md. 21/2' ye göre tebligat yapıldığını, tebligatların usulüne uygun olduğunu, bu nedenle davacının şikayetinin süresinde olmadığını, mahkemenin aksi kanaatte olması ve davanın esasının incelenmeye başlanması halinde ise davacı Yonüs Çakır'ın İİK md.82/1- b.4 hükmüne dayanarak haczedilmezlik şikayetinde bulunduğunu, ancak borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşının çiftçilik olması gerektiğini ve borçlunun bir yıllık geçinebileceği miktar belirlenirken çiftçilik dışında elde ettiği gelirlerinin olup olmadığı ve bunların yanı sıra haczedilen ve haczedilmeyen taşınmazlardan elde ettiği tüm gelirlerin hesaplanmak suretiyle borçlunun geçinebileceği miktarın belirlenmesi gerektiğini, yine davacı borçlunun İİK md. 82/1- 12 gereğince...
Dosyanın tetkikinde davacının temlik alacaklısı olduğu takip kapsamında borçluya ait taşınmazın 421.500,00 TL bedelle ihale edildiği, ihalenin kesinleştiği, daha öncesinde borçlunun meskeniyet şikayeti üzerine verilen karar gereğince ihale bedelinden 90.000,00 TL nin borçluya haline münasip ev alması için ödendiği, geriye kalan miktara ilişkin ise sıra cetveli yapıldığı ve ilk olarak ipotek alacaklısı davalıya pay ayrıldığı, kalan miktarın ise dosya alacaklısı davacıya ödenmesine karar verildiği görülmektedir. İlk sırada ipotek alacaklısına pay ayrılmasına ilişkin işlem yerinde olup, ipotek alacaklısına yapılacak ödeme elbette meskeniyet şikayeti üzerine verilen karar nedeniyle borçluya ödenen bedel sonrası kalan ve sıra cetveline konu edilen miktardan ayrılacaktır. Borçluya meskeniyet şikayeti üzerine verilen karar nedeniyle yapılan ödeme, borçlunun haline münasip ev alabilmesi için ayrılan miktardır....
Değerlendirme İİK'nın 128/a-2. maddesinde yer alan kesinleşen kıymet takdirinin üzerinden iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılamayacağına dair düzenlemenin, icra müdürlüğünce alınan kıymet takdir raporuna ilişkin olup, meskeniyet şikayetinde mahkemece belirlenen haline münasip ev değerinin şikayet yoluyla güncellenmesinde kıyasen uygulanmasının mümkün olmadığının anlaşılmasına, öte yandan inceleme sırasında takip konusu borcun ödenmesi ve şikayete konu taşınmazdaki haczin kaldırılması nedeniyle ... bu şikayetin konusuz kaldığı görülmüş ise de, şikayette borçlu haksız olduğundan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yine borçlu aleyhine hükmedilecek olması ve İlk Derece Mahkemesi kararında bu giderlerin borçluya yükletilmiş olması nedeniyle bu hususun bozma nedeni yapılmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve...