nun 12/02/1969 T. ve 1967/172- 107 Sayılı kararı) Somut olayda, şikayetçi borçlu hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin borçluya 04/06/2022 tarihinde, 103 davetiyesinin 18/06/2022 tarihinde ve bilirkişi raporunun 15/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından sadece ödeme emri tebliğ işleminin şikayet konusu yapıldığı, 103 davetiyesi ve bilirkişi raporunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunulmadığı, bu durumda şikayetçi borçlunun en geç anılan davetiyenin tebliğ edildiği 18/06/2022 tarihinde takibi öğrendiğinin kabulü ile bu tarihe göre borçlunun 16/11/2022 tarihinde icra mahkemesine yaptığı şikayetin İİK.'nın 16/1 maddesinde ön görülen 7 günlük yasal süreden sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Yerleşik Yargıtay içtihatları da bu yöndedir. (Yargıtay 12.HD.17.01.2017 tarih 2016/7578 E.- 2017/407 K...)...
İcra memurunun işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurularak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi kural olarak 7 günlük süreye tabidir. Şikayet süresi, şikayet konusu işlemin öğrenildiği günden başlar (İİK.nun 16/1). Bu kuralın iki önemli istisnası vardır: 1-Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir (m.16/2). Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır. 2- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir. Borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş "amir hükümlere" aykırı olarak yapılmış işlemler kamu düzenine aykırıdır. Bu işlemler için her zaman şikayet yoluna gidilebilir (Prof. Dr....
davetiyesi tebliğ edildiğini, dosyada 103 davetiyesinin tebliğine yönelik bir şikayet olmadığını, Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılması gerektiğini, Borçlu vekilinin şikayet dilekçesinde sadece “ödeme emri” tebliğ işlemini şikayet konusu yaptığı ve 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığına göre, en geç anılan davetiyenin tebliğ edildiği 21.03.2022 tarihinde takibi öğrendiğinin kabulünün gerektiğini, buna göre borçlunun 16.05.2022 tarihinde icra mahkemesine yaptığı şikayet İİK'nun 16/1'de öngörülen 7 günlük yasal süreden sonra olduğundan şikayetin süre aşımı nedeniyle reddini talep etmiştir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; dava, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkin olup, icra dosyası kapsamında davacıya 16/08/2019 tarihinde konulan haciz için 103 davetiyesinin tebliğe gönderildiği, 12/08/2021 tarihinde konulan haciz için 103 davetiyesinin gönderilmediği, kıymet takdiri raporun 05/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 11/10/2022 tarihinde süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi şeklinde bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz, yeni bir haciz olmakla borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır....
kullanabileceği konut nitelikli taşınmaz söz konusu olmadığını, bu nedenle yapılan taşınmaz haczine meskeniyet iddiasında bulunduğunu, taşınmaz üzerinde yapılacak keşif ile gerekli incelemenin yapılarak meskeniyet iddiası talebinin kabulünü, taşınmazın haciz ve satış talebinin meskeniyet itirazı yoluyla reddine ancak hacizli taşınmaz bedelinin borçlunun haline münasip ev bedelinden yüksek olması halinde, haline münasip ev alabileceği bedelin borçluya kalacak şekilde satış yapılmasına, karar verilmesini, yargılama gider ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir....
Takip dosyasının incelenmesinde; borçlu adı belirtilmeksizin doğrudan vasi adına düzenlenen 103 davetiyesinin 02.11.2021 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, bu tarihten dava tarihine kadar borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmediği, haczin 21.08.2020 tarihinde konulduğu, bu tarihten çok öncesinde 27.04.2016 tarihinde takip dosyasına sunulmuş borçlu vasisinin vekaletnamesinin bulunduğu, borçlunun vekille temsil edildiği, tebligatın vekile çıkarılmadığı görülmüştür. Dosyada vesayet kararı ile vesayet makamından alınmış husumete izin kararı bulunmadığı anlaşılmıştır....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1- 12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti, 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbi olup bu süre öğrenme tarihinden başlar. Diğer yandan, İİK'nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi şeklinde bir müessese mevcut olmayıp aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz, yeni bir haciz olmakla borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır. Somut olayda, alacaklının talebi üzerine taşınmaz kaydına 18/09/2020 tarihinde haciz şerhinin işlendiği, bu hacze ilişkin 103 davetiyesinin davacı borçluya 06/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından, şikayet süresindedir. Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için bu ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi ve zirai kredi gibi zorunlu ipoteklerden olması gerekir....
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, meskeniyet şikayetine konu taşınmazın davaya dayanak icra takip dosyanın asıl borçlusunun ve davacı T1 murisi Mehmet Köksoy'un adına kayıtlı olduğunu, davacının intikal işlemlerinin yapılmadığından tapu kayıtları gereğince malik olmayıp mirasçı durumunda olup meskeniyet iddiasında bulunacak hukuki sıfatının bulunmadığını, taşınmazın kendisine tahsis edilen aile konutu olmayıp yalnızca 1/4 hisseye sahip olduğu taşınmazın üzerinde davacının kendi meskeniymiş gibi iddiada bulunduğunu, taşınmazın davacının murisinden kalan ve hissesinin olduğu taşınmazlardan yalnızca bir tanesi olup muristen kalan başkaca malların bulunduğunu, meskeniyet iddiasında bulunabilmek için kanunda belirtilen şartların hiçbirinin davacı açısından oluşmadığını, taşınmaza yapılan değerlendirmelerin hatalı olup bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, taşınmazın kadastro parseli ve hisseli bir...
Satış ilanının ilgililere tebliği yönünden; Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen şikayetçi borçlu, taşınmaz maliki dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu, ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürmesi mümkün olmadığı gibi, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu da, ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından mahkemece resen fesih nedeni olarak incelenemez. Borçlunun şikayet dilekçesinin incelenmesinde; vekiline yapılan satış ilanı tebliğ işlemine ilişkin usulsüzlük iddiasını ileri sürmediği anlaşılmaktadır. Mükellefiyeteler listesinin hazırlanmaması yönünden; Mükellefiyetler listesinin yapılmaması ve mükellefiyete ilişkin hususların ilan ve şartnamede gösterilmemesi şikayetçi lehine bir durum olup, bu nedenle ihalenin feshine karar verilemez....
Mahkemece; Meskeniyet şikayetinin HMK 114/1- i ve 115/2.maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine, yönelik karar verildiği görülmüştür....