Davacı borçlunun, meskeniyet şikayeti yönünden verilen hükme yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Her ne kadar davacı tarafından meskeniyet şikayetinde bulunulmuş ancak tapu kaydındaki hangi haciz şerhi ile ilgili meskeniyet şikayetinde bulunduğunu açık olarak belirtmemiş ise de, meskeniyet şikayetine konu Konya İli, Karatay İlçesi, Karaaslan Mah., 22826 ada 15 parsel, G Blok, 2 Bağımsız bölüm numaralı meskenin tapu kaydı üzerinde ilgili takip dosyasından 09/08/2019 ve 16/10/2020 tarihlerinde iki kez haciz konulduğu, takip hukukunda haczin yenilenmesi gibi bir hususun olmadığı, her haciz için ayrı ayrı meskeniyet şikayetinde bulunulmasının mümkün olduğu, 09/08/2019 tarihli ilk haciz ile ilgili şikayetçi borçluya 103 davetiyesinin 08/10/2019 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, davacı tarafından dava dilekçesinde ve yargılama sırasında tebligatın usulsüz olduğunun iddia edilmediği, bu haciz yönünden davacının meskeniyet...
Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin "sosyal amaçlı" olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyct iddiasında bulunmaktan önceden vazgeçtiği anlamını taşıdığından meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunmasını engeller. Somut olayda, borçlu hakkında yapılan takipler sebebiyle Balıkesir İcra Daireleri ile Karesi Vergi Dairesi tarafından farklı takip dosyalarında taşınmazı üzerine, muhtelif tarihlerde haciz konulduğu, taşınmaz üzerinde 27.03.2012 tarihli... Bankası A.Ş. lehine tesis edilmiş ipoteğin mevcut olduğu, ancak meskeniyet şikayetinden önce, Balıkesir 2.Aile Mahkemesi'nin 2015/791 E. –2016/343 K. sayılı kararı ile 12.04.2016 tarihinde ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/12/2019 NUMARASI : 2018/849 ESAS 2019/1215 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından İstanbul 10. İcra Müdürlüğü'nün 2018/2711 esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibinin geldiği aşamada müvekkilinin haline münasip tek konutunun İİK md 82/12'ye aykırı olarak satışının talep edildiğini, satış talebi üzerine Küçükçekmece 1....
Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararında bahsi geçer tebligatın azledilen vekile yapılan tebligat olduğunu, davacı asile 103 davet kağıdının ve kıymet takdir raporunun 10/09/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, bu tarihten itibaren süresi içerisinde şikayet yoluna başvurulduğunu, kaldı ki ikinci kez yapılan tebligatın yeni bir şikayet hakkı tanıdığını, bu nedenlerle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmiş, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça istinafa karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır. GEREKÇE: Dava, meskeniyet şikayetine ilişkindir. Meskeniyet şikayetinin hacizden haberdar olunduğu tarihten itibaren yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmesi gereklidir. Dosyanın tetkikinde davaya konu taşınmazın tapu kaydına haciz konulması sonrasında, davalı alacaklı vekilinin talebi üzerine davacı borçlunun vekili Av....
Maddesi gereğince 7 günlük yasal süreye tabi olup, bu süre haczin şikayetçiye tebliği ile, tebliğ edilmemesi halinde öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı, somut olayda da borçlu şikayetçinin tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunmadığı 103 Davetiyesinin 19/01/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen yasal 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 20/12/2021 tarihinde yapılan meskeniyet şikayetinin süreden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Takibe dayanak yapılan bonodan haberi olmaksızın sahte bir imza ile tebligat yapılmak üzere takibin kesinleştirildiğini, Ankara 'da bulunan ve kış aylarında kendisinin kaldığı evin haline münasip ev olduğunu ve haciz sebebiyle mağdur edildiğini, başkaca evin bulunmadığını, evi yıllarca emek vererek dişinden tırnağından artırarak elde ettiğini, meskeniyet şikayetinde bulunmak için evde bizzat oturmanın veya yaşamanın gerekmediğini, babasının alzaymır hastası olduğunu annesinin diyalize girdiğini, söz konusu eve çok ihtiyacının bulunduğunu, ayrıca evin aile konutu olup eşin rızası dışında evin haczedilemeyceğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanunu yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE: Dava; meskeniyet istemine ilişkindir....
İcra Hukuk Mahkemesine 2019/513 sayılı dava dosyası ile Meskeniyet - Kıymet takdirine itiraz ve ipoteğin geçersizliğine dair dava açtıklarını ve dosyanın halen derdest olduğunu, bu sebeple satış ilanının usulsüz olduğunu, icra emrinin icra emrinde yazılı adrese gönderilmemesi nedeniyle icra emri tebliğinin usulsüz olduğunu, kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edildiğini, taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğunu, müvekkilinin haline münasip evinin haczedilemeyeceğini belirterek dava dosyasının bekletici mesele yapılmasına ve icra emri ile kıymet takdiri tebliğlerinin iptaline, meskeniyet yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, satışın durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bu davada talep edilen hususların Mersin 2....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının meskeniyet iddiasında bulunduğu evin haline münasip evden fazlasını ihtiva ettiğini, davaya konu 12183 parsel nolu taşınmaz üzerinde 05.08.2011 tarihli ipoteğin bulunduğunu, davacının çiftçilik yaptığı iddialarını kabul etmediklerini davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; Davacı tarafından ikame edilen mevcut davanın yargılaması sırasında davacıya usulüne uygun tebligat yapılmış, duruşma günü yapılan çağrıda duruşma salonu önünde hazır olmadığı görülmüş, davanın mahiyeti gereği hazır olan davalı ile ön inceleme duruşması yapılmış, davacının ispatına muhtaç iddiası, açtığı davayı takip etmediğinden ispatlanamamış ve mevcut deliller ışığında yargılama sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Somut olayda, haczin bildirimine ilişkin İİK'nın 103. maddesi gereğince düzenlenen davet kağıdı borçluya usulsüz olarak tebliğ edilmiş olsa bile aynı taşınmaza ilişkin kıymet takdir raporu 10.12.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin bir iddia da bulunmadığına göre borçlunun 28.12.2021 tarihinde İcra mahkemesine haczin kaldırılması istemiyle yapmış olduğu başvuru, öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonradır. O halde, İlk Derece Mahkemesince, borçlunun meskeniyet şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararın bozulması gerekmiştir....
Dolayısıyla, borçlu tarafça 20/11/2019 tarihinde 103 davetiyesinin tebliğ edilmesi ile birlikte taşınmaz haczinin bu tarihte öğrenilmiş sayıldığı ancak, meskeniyet şikayeti davasının belirtilen tarihten itibaren 7 günlük yasal süre geçtikten sonra (01/06/2021 tarihinde) açıldığı anlaşılmakta olup, meskeniyet şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesi kararı da bu cihettedir. HMK'nun 357. Maddesi uyarınca, resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar istinaf aşamasında ileri sürülemez, yeni delillere de dayanılamaz, düzenlenmesi uyarınca; davacı tarafından istinaf dilekçesinde ileri sürülen 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği hususu ilk derece mahkemesinde ileri sürülmediğinden dairemizce değerlendirilmemiştir. HMK'nun 355. Maddesi kapsamında dairemizce resen nazara alınması gereken herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmamaktadır....