Davacı tarafça satışı yapılan yerin tek meskeni olduğu ileri sürülmüş ise de, daha önce süresi içerisinde ileri sürülmeyen meskeniyet şikayeti ihalenin feshi davasına konu edilemeyeceği gibi, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte meskeniyet şikayetinin ileri sürülmesi de mümkün olmadığından, buna dair ihalenin feshi talebi yerinde değildir. Davacı tarafça dosyanın asıl borçlusunun borcu karşılamaya yeter taşınmazı olmasına rağmen bunu hileli şekilde elden çıkardığı, aslında bu taşınmazın satışının yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, davacı ihaleye konu taşınmazını davalı alacaklıya diğer davalı kredi borçlusunun kredi borcuna teminat olarak ipotek tesis etmiş olduğundan ve takip ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip olduğundan ipotekli taşınmazın ihalesinin yapılması doğru olup, buna dair ihalenin feshi sebebi de yerinde değildir. Tüm bunların yanında resen gözetilecek hususlarda da ihalenin feshi sebebinin bulunmadığı tespit edilmiştir....
Tapu sicilindeki ilgililer ihalenin feshini talep edebilirler (İİK md 134) Davacının tapu kaydında ismi bulunmakla ihalenin feshi davasını açabileceğinin kabulü gerekir. Davacı tarafından Ereğli Konya İcra Hukuk Mahkemesinde açılan meskeniyet şikayetine ilişkin 2020/213 esas sayılı dosyanın incelenmesinde halen derdest olduğu belirlenmiştir. Tapu kaydında yer alan ipoteğe ait belgelerin incelenmesinde ipotek alacağının konut yapı kooperatifine toplu konut yapımı amacı ile verildiği ve zorunlu ipoteklerden olduğu görülmektedir. Meskeniyet şikayetinin yapıldığı icra dosyasından tedbiren satışın durdurulması istenmiş ancak mahkemece talebin kabulüne dair bir karar verilmemiştir. 2004 Sayılı İİK nun 363/son maddesinde " İstinaf yoluna başvuru satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz. " düzenlemesi bulunmaktadır. Açıklamalar kapsamında meskeniyet şikayetinde bulunulması başlı başına ihalenin durdurulması için yeterli değildir....
rakamının yeni kıymet takdirine göre hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, şikayete konu taşınmaza ilişkin 25.09.2013 tarihinde yapılan kıymet takdirine ilişkin tebligatın 24.04.2014 tarihinde şikayetçi borçluya tebliğ edildiği anlaşılmakla, bölge adliye mahkemesince bahsi geçen kıymet takdirine ilişkin tebligatın aslı bulunamadığından bu durumun borçlu lehine yorumlanması ve meskeniyet şikayetinin süresinde olduğunun kabul edilmesi somut olaya uygun düşmemektedir. Zira ilk derece mahkemesince PTT'den yapılan araştırma sonucu barkod numarası ile bildirilen kıymet takdir raporu tebliğinin 24.04.2014 tarihinde şikayetçi borçluya tebliğ edildiği sabit olup, borçlunun şikayet dilekçesinde bu tebligata ilişkin usulsüz tebligat iddiasının bulunmadığı da gözetildiğinde öğrenme tarihinin 24.04.2014 olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, meskeniyet şikayetinin yasal süresinde yapılmadığı sabittir....
İcra Hukuk Mahkemesi'de açtığı haczedilmezlik (meskeniyet) şikayeti ile ilgili bir kısım nedenleri ileri sürerek ihalenin feshini talep etmiştir. Borçlunun ihale konusu hacizli taşınmazla ilgili ihale tarihinden önce haczedilmezlik şikayetinde bulunması, bu şikayetin görüldüğü mahkemece satışın durdurulması yönünde tedbir kararı verilmediği sürece ihalenin yapılmasına engel değildir. Diğer yandan Bakırköy 11. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/328 esas sayılı dosyasında ihale tarihinden önce 22/06/2021 tarihinde nihai karar verilerek meskeniyet şikayetinin süre yönünden reddine karar verildiği, davacı/borçlunun ise bu kararı ihale tarihinden sonra 06/09/2021 tarihinde istinaf ettiği anlaşıldığından, somut olayda İİK'nın 363/4. maddesinin uygulanması da söz konusu değildir. Yine meskeniyet şikayetinde borçluya ve vekiline gönderilen bir kısım tebligatların usulsüzlüğünün tartışılması, eldeki ihalenin feshi şikayeti bakımından etkili değildir....
Borçlu vekili meskeniyet şikâyetinde bulunduğu ve henüz şikâyet sonuçlanmadığı hâlde taşınmazın satışının yapılmasının fesih nedeni olarak kabul edilmesi gerekir. Nitekim 12. H.D. 04.10.1991 tarihli 2496 Esas, 10097 Karar sayılı kararında haczedilmezlik şikâyeti kesin olarak sonuçlanmadan yapılan ihalenin feshi gerekeceğine karar vermiştir. Yasa'da mevcut bir düzenlemeye dayalı olarak borçlu meskeniyet şikâyetinde bulunduğu hâlde bu şikâyet sonuçlanmadan taşınmazın satılması, yasal düzenlemeleri işlevsiz hâle getirir. Cebri icra hukukunda uygulama ve kararların alacaklı ve borçlu menfaatini dengeleyecek doğrultuda olması Yasa Koyucunun amacına uygun düşer. Aksinin kabulü Yasa’dan kaynaklanan bir hakkın ihlalini de oluşturur. Açıkladığımız nedenlerle, direnme kararının doğru olduğunu düşündüğümüzden, sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz....
Öte yandan; borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporuna itiraz ettiği taşınmazlardan biri de aynı zamanda meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmaz olup, mahkemece her iki şikayet konusunun da aynı dosyada çözümlenmesi ve borçludan alınacak tek bir gider avansı ile yapılacak keşifte her iki şikayet konusuna ilişkin olarak da tek rapor alınabilecek olması karşısında, mahkemenin tefrik kararı da usul ekonomisi ilkesi gereğince doğru bulunmamıştır. O halde mahkemece, kıymet takdirine itirazla birlikte meskeniyet şikayetinin yapıldığı ve tefrik kararı veren .......... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2016/......
DAVA KONUSU : Meskeniyet Şikayeti ve Kıymet Takdirine İtiraz KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklının müvekkili aleyhine Manisa 3....
meskeninin haczedilemeyeceğine ilişkin şikayetin haciz yoluyla yapılan takipler hakkında uygulanacağı, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde haciz safhası olmadığından bir diğer anlatımla haciz bulunmadığından haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağının olmadığı, dolayısıyla alacaklı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması durumunda da meskeniyet şikayetinin dinlenmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, davacının ihalenin feshi talebinin yerinde olmadığından davanın reddine karar verilmiştir....
Somut olayda, borçlu ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine sunduğu dilekçede, kıymet takdiri ya da satış ilanı tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığı halde, mahkemece, bu hususun re'sen dikkate alınması yerinde değildir. Kaldı ki, borçlu adına çıkarılan satış ilanına ilişkin tebligat usulsüz dahi olsa, borçlunun satış işleminin iptali talebi ile icra müdürlüğüne başvurduğu 12/06/2015 tarihi itibariyle satışa muttali olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; şikayetçi borçluya kıymet takdir raporunun 25/09/2014 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, borçlunun süresinde (yani 02/10/2014 tarihinde) kıymet takdirine itiraz ile birlikte meskeniyet şikayetinde bulunduğu,... 3....