Haksız işgalcinin mülkiyet sahibine ödemekle yükümlü bulunduğu en azı kira geliri, en fazlası mahrum kalınan kâr olan haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisil; bölünebilir nitelik taşıdığından terekedeki ortaklığı oluşturan her bir ortağın kendi payı oranında ecrimisil istemesine yasal mani bulunmamaktadır. Nitekim gerek yargısal uygulamalar, gerekse öğretide anılan bu ilke kural olarak benimsenmiştir. (Yargıtay 1....
Dava dilekçesinde taraflar arasındaki 17.11.2011 tarihli protokole göre davalının üstlendiği edimleri yerine getirmemesi sebebiyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL mahrum kalınan gelir, 500,00 TL protokole aykırı hareket edilmesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili ile dava konusu aracın davacıya devri talep edilmiş olup ayrıca bir bedel belirtilmemiştir. İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile davacının mahrum kaldığı kârın net 1.317,31 TL ile 1.338,67 TL aralığında olabileceği bildirildiğinden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, 500,00 TL mahrum kalınan kârın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir....
Bilindiği gbi gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 26.04.2016 gün ve 2015/9-2016/275 sayılı hükmü bozan Dairemizin 27.06.2018 gün ve 2018/1061-2763 sayılı ilamı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi, yükleniciye devri yapılan bağımsız bölümlerin arsa sahiplerine iadesi ile mahrum kalınan kira bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup, yerel mahkemece davanın kabulüne ve 30.000,00 TL kira bedelinin tahsiline ilişkin verilen hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş, Dairemiz sözleşmenin feshi ile birlikte müspet zarar niteliğindeki mahrum kalınan kira bedelinin bir arada istenemeyeceği gerekçesi ile kararı bozmuş, davalı tarafından bu kez karar düzeltme isteminde bulunulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, haksız eylem niteliğindeki meraya elatma nedeniyle eski hale getirme bedelinin tahsili isteğine ilişkin olup, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin bozma ilamı uyarınca verilen hüküm temyiz edildiğinden, Uyuşmazlığın bu niteliğine göre hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Dairemize değil Yüksek 4.Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki; anılan Dairece de görevsizlik kararı verildiğinden ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yüksek Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmesine, 07.05.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davacı hazine vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece, bilirkişinin 15.4.2005 tarihli krokisinde T13 ve T6 olarak işaretlediği yerlerden T13 olarak işaretli yere elattığından bahisle elatmasının önlenmesine ve bu yer için eski hale getirme bedelinin tahsiline, T6 olarak işaretli yer ile ilgili davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki mahalli bilirkişi ve tanık beyanı ile bilirkişi raporuna göre davalının T6 olarak işaretli bölümü dava tarihinden önce kullandığı bu bölüme elatması sonucu meralık vasfının kaybına neden olduğu sabittir. Bu nedenle bilirkişinin bu kısım için tespit ettiği eski hale getirme bedelinin tahsiline de karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu yöndeki talebin reddi doğru olmamış, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davacı hazine vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece, bilirkişinin 15.4.2005 tarihli krokisinde T13 ve T6 olarak işaretlediği yerlerden T13 olarak işaretli yere elattığından bahisle elatmasının önlenmesine ve bu yer için eski hale getirme bedelinin tahsiline, T6 olarak işaretli yer ile ilgili davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki mahalli bilirkişi ve tanık beyanı ile bilirkişi raporuna göre davalının T6 olarak işaretli bölümü dava tarihinden önce kullandığı bu bölüme elatması sonucu meralık vasfının kaybına neden olduğu sabittir. Bu nedenle bilirkişinin bu kısım için tespit ettiği eski hale getirme bedelinin tahsiline de karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu yöndeki talebin reddi doğru olmamış, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.4.2006 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; meraya elatmanın önlenmesi davasının reddine, eski hale getirme bedeli isteminin kısmen kabulüne kısmen reddine, ot bedeli isteminin reddine dair verilen 3.5.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanunun 13/J maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 16.11.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ GEREKÇE : Açılan dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil tahsili istemine ilişkindir. Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunu'nun 683/2. maddesinde "Malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" denilerek mülkiyet hakkına değer verileceği hükme bağlanmış, Anayasa'nın 35. maddesi de aynı yönde bir düzenleme getirmiştir. Yine bilindiği üzere ecrimisil, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle kayıt malikine ödemekle yükümlü olduğu en azı kira geliri, en çoğu ise mahrum kalınan gelir kaybı olan bir tür haksız kullanım tazminatıdır....
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir....