Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi ESAS NO : 2015/12340 KARAR NO : 2016/3399 Y A R G I T A Y İ L A M I Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.12.2013 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, meraya elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme tazminatı istemlerine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini talep etmiştir Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile; dava konusu ... ada ....parsel sayılı taşınmaza fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor ve haritada gösterilen 89.260,43 m2' lik alanına davalı ......'...

    Mera Kanununun 6. maddesine göre mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yapılır. Uygulamayı yapacak merci ise valilik onayı ile oluşturulacak olan mera komisyonu ve komisyona bağlı olarak çalışan teknik ekiplerdir. Aynı Kanunun 3. maddesinde yapılan tanımlamalara göre, Tahdit; çayır, mera, yaylak ve kışlak arazisi olduğuna karar verilen yerlerin sınırlarının usulüne uygun olarak ülke nirengi sistemine dayalı 1/5000 ölçekli haritalar üzerinde belirtilmesini ve bu sınırların arazi üzerinde kalıcı işaretlerle işaretlenmesini, Tespit; bir yerin mera, yaylak ve kışlak arazisi olup olmadığının resmi evrakla ve bilirkişi ifadeleri ile belgelendirilmesini, ifade eder....

      Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir....

        Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder....

          Bu yerler, devletin hüküm ve tasarrufu altında olup özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında da kullanılamaz. Mera Kanununun 5.maddesine göre; mera kaynakları arasına, devletin hüküm ve tasarrufunda veya hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak yararlanılabileceği anlaşılan yerler de alınabilir. Mera Kanununun 21.maddesi uyarınca da mera, yaylak ve kışlak alanlarının tapu sicil müdürlüğünde tutulan özel sicillere kaydı gerekir. 4342 Sayılı Mera Kanununa ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, yörede mera komisyonu tarafından tespit, tahdit ve tahsis işlemlerine başlandığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkemece mera komisyonunun yaptığı bu çalışmalara ilişkin belgeler ilgili yerlerden getirtilmemiş, keşif yapılarak dava konusu taşınmazla ilişiği de belirlenmemiştir....

            Söz konusu taşınmaz tekrar ifraz görerek 1967, 1968, 1969, 1970 ve 1971 parseller oluşmuş, iddia edilen müdahalenin ise 1967 ve 1971 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde olup, tapu kayıtlarından bu taşınmazların mera vasfında oldukları görülmüştür. 4342 sayılı Mera Kanunu'nun, 3/d maddesine göre, “Mera: Hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri” ifade etmektedir. Aynı Kanun'un 4. maddesine göre de; “Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Komisyonun henüz görevine başlamadığı yerlerde, evvelce çeşitli Kanunlar uyarınca yapılmış olan tahsislere ve teessüs etmiş teamüllere göre; mera, yaylak ve kışlakların köy veya belediye halkı tarafından kullanılmasına devam olunur. Mera, yaylak ve kışlaklar; özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz ...”...

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/07/2020 NUMARASI : 2017/209 ESAS, 2020/141 KARAR DAVA KONUSU : Mera, Yaylak Ve Kışlağa İlişkin Davalar (Meraya Elatmanın Önlenmesi) KARAR : İlk derece mahkemesinin 02/07/2020 tarihli kararına karşı davacı orman idaresi ile davalı T7 ve davalı T3 tarafından kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme sonucunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı orman vekili dava dilekçesinde özetle; Bandırma ilçesi, Yeniziraatli Mahallesi sınırları içerisinde bulunan dava konusu 451 parsel sayılı taşınmaz mera olarak tespit gördüğü ancak söz konusu taşınmazın mera vasfında olmadığını, 1998 yılında 130 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılan kesinleşen Orman Kadastro ile orman tahdidi içine alındığını ayrıca eylemli orman niteliğinde olduğunu beyanla Bandırma İlçesi, Yeniziraatlı mahallesi, 451 parsel sayılı taşınmazın mera olarak yapılan sınırlandırılmasının iptali ile orman vasfı ile T7 adına tescili...

              İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece dava konusu meraya ilişkin yapılan keşif neticesi verilen bilirkişi raporunda davalının son yıllarda ekim yapmamasından dolayı dava konusu 138 ada 286 ve 160 ada 111 sayılı mera parsellerinin tekrar mera özelliği kazandığı şeklinde bilimsel olmayan görüşü ve bu görüş doğrultusunda yaptığı hesaplamaya taraflarınca itiraz edildiğini, bunun üzerine bilirkişilerden ek rapor alındığını, fakat ek raporda sadece itiraz ettikleri 138 ada 286 ve 160 ada 111 sayılı mera parsellerine ilişkin itirazları doğrultusunda düzeltme yapılması gerekirken ilk raporda itiraz etmedikleri 159 ada 73 ve 101 ada 163 sayılı mera parsellerine ilişkin yaptıkları hesabı ortadan kaldırır şekilde bütün mera parselleri için zayıf karakterli mera olduğu belirtilerek tazminatın suni mera tesis ve işletme tablosundaki veriler ve masraflar toplamının 1/2'sinin kullanılmasıyla hesaplama yapıldığını, böyle bir hesap şeklinin teknik olarak ve bilimsel...

                Hükmü davacı vekili ve davalı ... temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre davacının ve davalının aşağıda yazılı neden dışındaki temyiz itirazlarının reddi yerindedir. 2-Davacı ve davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, 188 ve 190 sayılı mera parsellerine elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istemine ilişkin olup mahallinde yapılan keşif sonucu davalıların mera parsellerine el attıkları sabit olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir. Ancak, gerekçeli kararın hüküm sonucunda 188 sayılı mera parselinin 180 olarak yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığı ve hükmün infazında tereddüt oluşturacağı anlaşıldığından HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                  Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder....

                    UYAP Entegrasyonu