Davacı sözleşmenin gereği gibi ve süresinde ifa edilmediğini iddia ederek ödediği bedelin iadesiyle birlikte ceza-i şart ve zarar talebinde bulunmuş, davalı ise işin %90 oranında tamamladığını bu nedenle sözleşmenin feshedilemeyeceğini , sözleşme kapsamında yaptığı bir kısım iş ve işlemler olduğunu belirterek davanın reddi ile birlikte takas-mahsup kapsamında alacak talebinde bulunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafından ödenen bedelin iadesine ve fakat ceza-i şart alacağı ile zarar talebinin reddine hükmedilmiş, karara karşı davalı yüklenici tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf edenin sıfatına göre istinaf incelemesi sadece iadesine karar verilen bedel yönünden yapılacaktır. Davacı ödediği bedelin iadesini istemiş olmakla sözleşmenin feshini de talep ettiğinin anlaşılmasına göre ve davaya konu sözleşme bedel karşılığı düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olduğundan fesih iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla tüm sonuçlarını doğurur....
İmar Yasası'na, fen ve sanat kurallarına ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yapılan "yasal yapının" eser sahibine tesliminde yüklenicinin temerrüdünün gerçekleşmesi ve sözleşmenin geriye etkili sonuç doğurur şekilde feshi durumunda eser sahibi Borçlar Kanunu'nun 108. maddesi hükmü gereğince verdiğinin iadesi yanında gerçekleşmiş ise menfi zararının tazminini de isteyebilir. Az yukarıda açıklandığı üzere; sözleşmenin batıl olması ifasının kusursuz imkânsızlık nedeniyle olanaksız bulunması ya da eser sahibinin kusuru sebebi ile feshi durumunda eser sahibi menfi zararlarının tazminini isteyemeyeceği gibi; müspet zararının giderilmesini de isteyemez. 25.01.1984 tarih ve 84/3-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, olayın özelliği ve niteliğinin haklı gösterdiği durumlarda Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmü gözetilerek sözleşmenin ileriye etkili sonuç doğurur şekilde feshine karar verilebilir....
Maddesi gereğince "sözleşme nedeniyle uğramış olduğu zarar kalemlerinin nelerden ibaret olduğunun" açıklattırılması, 4- Menfi zarar isteği ile buna ilişkin kalemlerin açıklanması durumuna göre; zarar tespiti hesabına dair denetime elverişli bilirkişi ek raporu alınması, 5- Zarar hesabını içeren bilirkişi raporu denetlenerek hükme esas alınması halinde, karar gerekçesinde; geçmişe etkili fesih durumu ile tarafların kusur durumlarının ve zararın varlığı ile miktarının tartışılması, 6- Hüküm kurulurken de; sözleşmenin geçmişe etkili feshinin açıklanması ve menfi zarar kalemlerinin tahsili hususunun değerlendirilmesi, ayrıca harç ve vekalet ücreti hesabının tazminat bedelleri ile sözleşme bedeli toplamına göre yapılması, Yukarıda belirtilen nedenlerle mahkemece esasa ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmeksizin karar verilmiş olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun, HMK'nın 353/(1)-a-4 ve 6.Maddesi gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına...
İşte, bu eylemli azalmaya, olumsuz zarar (negative interesse) denilir. Bu zararın tazminine ilişkin yasal dayanak, aynı maddenin ikinci fıkrasında (BK m. 108/II) düzenlenmiştir. Olumsuz zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve ... uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zarar ve gecikme cezalarının tahsili ile teminat mektuplarının iadesi istemiyle açılmış, birleşen dava ise, eksik bırakılan işlerin tamamlanmasından kaynaklanmıştır. Mahkemece asıl davanın reddine birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, mülga 818 sayılı BK.'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir....
Mahkemece, davacının sözleşmenin feshi ile birlikte müspet zarar niteliğinde olan kira kaybı tazminatını talep edemeyeceği belirtilerek, menfi zarar kapsamında bulunan, 3.100.000.000 TL ödenen satış bedelinin faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmişse de, 2008/2929-8015 davacının dava dilekçesindeki talebi, bağımsız bölümün süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin 9. maddesinde öngörülen rayiç kira bedeli üzerinden hesaplanacak gecikme tazminatı olup davacının, “sözleşmenin feshi ve ödenen satış bedelinin iadesi” ile ilgili dava dilekçesinde herhangi bir talebi olmadığı gibi, bu hususta yapılmış usulüne uygun bir “ıslah” da bulunmamaktadır. Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz amacıyla verilmiş olan ve “bilirkişi raporunda hesaplanan miktara, ödenen bedelin de ilave edilmesi gerektiğine” ilişkin 14.7.2004 tarihli dilekçeyi de, bir ıslah dilekçesi olarak kabul etmek mümkün değildir....
Kambiyo senedinin standartlarla uyumluluğunun eser sözleşmesi üzerindeki etki ve sonuçları ayrı, onun kambiyo senedi yükümlülüklerine hukuki sadakati aynı şeyler değildir. Davamız ile temin edilmek istenen ilkidir ve buna dair kuşkunun aşılma yeri, ticaret mahkemeleridir...." denilmek suretiyel görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince, "...dava kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasıdır. Kambiyo senedinden kaynaklanan davalar her ne kadar mutlak ticari davalar olsa da eğer kambiyo senedinin ne sebeple düzenlendiği tespit edilebiliyorsa bu durumda görevli mahkemenin tespiti için temel ilişkiye bakmak gerekecektir. Olayımızda taraflar arasında eser sözleşmesi kapsamında bir ilişki olduğu hususu ihtilafsızdır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 20/12/2021 NUMARASI : 2021/536 E-2021/857 K DAVACI : VEKİLİ : DAVALI : VEKİLİ : DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR TARİHİ : 26.05.2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 26.05.2022 Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli davada mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili özetle; taraflar arasında uygulama projelerinin hazırlanmasına ilişkin 13.11.2019 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, müvekkilinin yer teslimiyle işe başladığını, ancak davalının 26.05.2021 tarihinde sözleşmeyi haklı olmayan gerekçelerle feshettiğini öne sürerek sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespiti ile dilekçesinde tarih ve miktarlarını belirttiği ceza kesintileri ile gelir kaydedilen teminat bedeli ve bakiye hakediş alacağı için şimdilik 5.000 TL'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir...
Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. (Binaların bitirilmiş olması halinde getirmesi beklenen eksik işler bedeli, kâr kaybı, gecikme tazminatı müspet zarar; inşaatın yapımı süresince oturulacak ev için ödenmesi gereken kira bedeli, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yapılması dolayısıyla uğranılan zarar, binanın kal bedeline yönelik talepler menfi (olumsuz) zarar kapsamındaki alacak kalemlerindendir). Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer anlatımla, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Bu hususlar dikkate alındığında, davacının zamanında fen ve tekniğine uygun olarak buharlı ısı kazanı teslim etmemesi nedeniyle fuel oil yakıtı kullamaya devam ederek daha fazla yakıt gideri harcadığı iddiası ve talebi menfi zarara girer....
Davacı taraf sözleşmenin yerine getirilmemiş olmasından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL menfi zarar talebinde bulunmuştur. Menfi zarar alacaklının sözleşmenin geçerliliğine güvenerek yaptığı masraflara ilişkindir. Alacaklının mal varlığının söz konusu sözleşme ilişkisine hiç girmeselerdi alacağı değer ile geçersiz kılınan bu sözleşme ilişkisi sonrasında aldığı değer farkı menfi zararı oluşturur. Menfi zararın tazmininde korunan hukuki yarar alacaklının sözleşmenin geçerliliğine ilişkin güvenidir. Menfi zarar kalemlerine sözleşme ilişkisinin tesisine ilişkin her türlü masraf (harçlar ve damga vergisi ödemeleri, yol giderleri, noter masrafları gibi) geçersiz kılınan sözleşmesel ilişki kapsamında yerine getirilen edimlerin iadesinden kaynaklanan masraflar, dava masrafları gibi masraflar dahildir....