İstinafa konu menfi tespit davası ise 06/05/2019 tarihinde açılmış ve aynı icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu görülmüştür. Borçlu hakkında yapılmış bir takibin bulunduğu ve alacaklının itirazın iptali davası açmadığı durumlarda borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmada hukuki yararı vardır. Ancak menfi tespit davasından önce açılan itirazın iptali davasından sonra menfi tespit davası açılması durumunda hukuki yararın bulunup bulunmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda, yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı açıktır....
Tasarrufun iptali davalarında takip konusu borcun kesinleşmiş olması yanında alacağın da gerçek bir alacak olduğunun belirgin olması gerekir. Alacağın gerçek olmaması ya da ödenmiş olması gibi bir durum ortaya çıktığında tasarrufun iptali davasının temeli kalmaz. Uygulamada tasarrufun iptali davalarından sonra açılan menfi tespit davalarının sırf davayı uzatma amaçlı olduğu gerekçesi ile beklenmesine gerek görülmez iken işbu davada menfi tespit davası ciddi bulunarak birleştirilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur. Bundan dolayı artık menfi tespit davasının sonucunun tasarrufun iptali davasını etkileyebileceğinin de kabulü gerekir. Somut olayda birleştirilen menfi tespit davası yazılı usule göre sürdürülecek bir dava olup tasarrufun iptali davaları ise basit yargılama usulüne tabi davalardır. Bu durumda dahi iki davanın birlikte görülme imkanı yoktur....
Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi doğru değildir. Mahkemece, menfi tespit davasının tefrik edildikten ve ayrı esasa kaydı yapıldıktan sonra, tasarrufun iptali davasının diğer ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması halinde, gerçek bir borç ilişkisinin varlığı tasarrufun iptali davasını etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle re’sen hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı birleşen dosya davacısı ...'a ve davalı ...'a geri verilmesine 03/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, açılan davada önce menfi tespit talebi ile takibin iptali talebi tefrik edilerek, takibin iptali talebi ayrı bir esasa kaydedilmiş ve temyize konu eldeki davada takibin iptali talebiyle ilgili, yapılan yargılama sonucu belitildiği şekilde karar verilmiştir. Dosya kapsamından, açılan davanın 2004 sayılı İİK'nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır. Bu davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri bakmakla görevlidir. Menfi Tespit davasının davacı lehine sonuçlanması durumunda, icra takibi derhal durur ve bu hükmün kesinleşmesi ile icra takibi iptal edilir. Dolayısıyla, takibin iptali istemi menfi tespit davasının içinde olan bir taleptir. Her iki talebin ayrı dava konusu olarak görülüp; tefrik kararı ve ardından da görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir....
Erdal Erdoğan Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit-itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kabulüne karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı karşı davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava davacı banka nezdinde yapılan gecelik (O/N) işlem nedeniyle oluşan fahiş faiz alacağına ilişkin olarak, Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci ve Borçlar Kanunu'nun 20 ve 21 nci maddeleri uyarınca açılmış menfi tesbit ve karşılık açılan itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık bankacılık işleminden doğmakta ve dava da menfi tesbit ile birleşen itirazın iptali davası olarak mahkemeye sunulmaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin görevi bankacılık işlemlerinden doğan ve menfi tesbit ya da itirazın iptali davaları sonucunda verilen hükümlerin temyizen incelenmesidir....
Davacı tarafça daha sonra menfi tespit davası açılmıştır.Ancak bunun öncesinde yapılan takip nedeniyle itirazdan dolayı ... tarafından İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2023/264 E.sayılı dosya ile dosyamız davacısı aleyhine itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Davacının menfi tespit davasının elektriğin kesilmemesine dair ihtiyati tedbir kararı sonrası tedbirin kaldırılmaması için süresinde açıldığı gözetildiğinde ,itirazın iptali davası varsa da aynı tahakkuk nedeniyle tedbir sonrası menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunduğu açıktır. Bu sebeple itirazın iptali davası mevcutken aynı tahakkuk açısından açılan menfi tespit davasında davacının hukuki yararının bulunmadığı neden gösterilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Her iki davanın birleştirilmesi hususunun da usul ekonomisi açısından değerlendirilmesi gerekir....
Mahkemece, asıl dava olan çek iptali davasında 7 adet çekten üçünün davalıda olması nedeniyle 4 çekin iptaline, konusu kalmayan davalı elindeki üç çekten dolayı karar verilmesine yer olmadığına, birleşen menfi tespit davasına konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle menfi tespit davasının kabulüyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olup, hüküm asıl davanın müdahili ve menfi tespit davasının davalısının vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Çek iptali davalarının meşru hamil tarafından açılması mümkün olup, asıl davada aktif dava ehliyeti bulunmayan keşidecinin açtığı çek iptali davası üzerine dört adet çekin iptaline karar verilmesi doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre temyiz isteminde hukukî yarar bulunmadığından bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin üç çeke ilişkin menfi tespit davasına yönelik temyiz istemine gelince, dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici...
Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali ve menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve menfi tespit davasına dair karar, asıl dava davalı-birleşen dava davacısı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Asıl dava, 1776,08 TL toplam alacağın tahsili sitemi ile yapılan takibe vaki itirazın iptali, birleşen dava (2012/619 E.) 10.629,17 TL kira alacağının tahsili istemiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali istemi, diğer birleşen dava (2013/146 E.) yapılan her iki icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece kiraya veren tarafından açılan asıl davanın ve itirazın iptali istemiyle açılan birleşen davanın kısmen kabulüne, kiracı tarafından açılan menfi tespit davasının ise reddine karar verilmiş hüküm asıl dava davalısı - birleşen dava davacısı tarafından temyiz edilmiştir. 1....
Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim ayni ilkeler HGK. 2010/19 E. - 123 E. - 154 K., 2011/13- 576 E. - 747 K., 2011/19- 622 E. - 2012/9 K. Sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.YARGITAY 3....