Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, 31.12.2003 vade tarihli 10.000 USD bedelli bononun davacı şirket yetkilisince imzalandığı ve böyle bir borcun olmadığı gerekçesiyle bonodan dolayı borçlu olunmadığının tesbiti, itirazın iptali ve %40 tazminat istemine ilişkindir....

    Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm kararın haklı gerekçeye dayanmadığı sebebi ve vekalet ücreti yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda dava, ilamsız icraya konu zorunlu trafik poliçe teminatından verilen tazminat olup, Zorunlu sigortanın 6102 Sayılı TTK'da düzenlenmesine ve aynı yasanın 4. maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğundan, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekmekte iken davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru bulunmamıştır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak ve menfi tespit davasında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ile ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, alacak ve menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, dava değerine göre sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, dava değerine göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'na göre alacak ve menfi tespit davalarında görev dava değerine göre belirlenir. Bu ana kuraldan farklı olarak HUMK.’nin 8.maddesi II....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasında .... 2. Asliye Hukuk ile .... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira sözleşmesi ve kat mülkiyetinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Sulh hukuk mahkemesi tarafından ise, dava değerine göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'na göre alacak ve menfi tespit davalarında görev dava değerine göre belirlenir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasında .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile .... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Asliye hukuk mahkemesince, uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira sözleşmesi ve kat mülkiyetinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Sulh hukuk mahkemesi tarafından ise, dava değerine göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'na göre alacak ve menfi tespit davalarında görev dava değerine göre belirlenir....

            Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, açmış oldukları davada taleplerinin menfi tespit istemine ilişkin olup, taleplerinin bir miktar paranın ödenmesi ve yahut tazminat istemi olmadığını, TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, işbu davanın arabuluculuğa başvuru zorunluluğu olmayan bir dava olup bu sebepten dolayı da arabuluculuk dava şartı bulunmadığını, menfi tespit davasıyla ilgili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nin 2019/521 Esas 2019/423 Karar 21.03.2019 karar tarihli dosyasında vermiş olduğu kararda: ''Menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Yani, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır....

              Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde: Davacının iş bu davadaki talebi, menfi tespit ve ipoteğin fekki istemine ilişkindir. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucuna, yani neticei talebe göre belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır. Menfi tespit davaları ve buna bağlı olarak ipoteğin fekki talebi bu kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Yani, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin karar gerekçesi bu nedenle usul ve yasaya aykırıdır....

              Uyuşmazlık; menfi tespit davasının dava şartı arabuluculuğa tabi olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. TTK 5/A maddesi uyarınca arabuluculuğun dava şartı olabilmesi için (1) davanın konusunun bir miktar pararın ödenmesi olmalı (2) bu talebin bir davada alacak ve tazminat olarak ileri sürülmesi gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere menfi tesbit davalarında kanunda belirlenen şartların bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucu menfi tesbit davalarını zorunlu aracbuluculuğa tabi tutmak isteseydi bunu açık şekilde ifade ederdi. Yukarıda açıklandığı üzere yorum yoluyla menfi tesbit davalarını İİK 5/A maddesi kapsamına almak mümkün bulunmamaktadır. Tüm bu gerekçeler ışığında menfi tesbit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığının sonucuna varılmalıdır....

              Davacı, davalının haksız icra takibi ve hacizleri nedeniyle menfi tespit davası açmak zorunda kaldığını ve bu nedenle zarara uğradığını söyleyerek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ve yükleniciye devri gereken bağımsız bölümlerin adına tescili ve menfi, müspet zarar ve manevi tazminat isteğine ilişkin olup, yargılama sırasında menfi, müspet zarar ve manevi tazminat talepleri davacı vekilince atiye bırakılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen ... 5. Noterliği'nin 06.02.2010 tarih ve 4184 sayılı düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile bodrum katta 2 adet bağımsız bölümlü depo dahil 6 adet bağımsız bölümün arsa sahiplerine verilmesi kararlaştırılmasına rağmen, yüklenici şirket tarafından 4 adet bağımsız bölüm verildiği, 2 adet deponun ise imar mevzuatına aykırılığı nedeniyle yapılmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmeye göre yapılması gereken bodrum kattaki 1 ve 2 no'lu depoların imar mevzuatından kaynaklı imkansızlık nedeniyle yapılamayacağı hususunda davacı yüklenici tarafından yapım aşamasında davalı arsa sahiplerine bildirimde bulunulmayıp, bina mevcut şekliyle tamamlanmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu